Gazete Memur sitesinden yer alan habere göre, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, Türkiye''den Avrupa''ya ihraç edilen ballarda taklit ve tağşiş olduğu öne sürülen raporun gerçeği yansıtmadığını belirterek, bu kadar bariz bir tağşişin ithalatçı ülkelerce belirlenememesinin, aslında o ülkelerce tağşiş yapıldığı ihtimalini düşündürdüğünü savundu.
Şahin, 23 Mart''ta Avrupa Birliği (AB) Komisyonu içinde taklit ve sahte ürünlerle mücadelede bağımsız bir soruşturma kurumu olarak çalışan OLAF''ın yayınladığı "Bal Raporu"na ilişkin yazılı açıklama yaptı.
- İhraç edilen 15 baldan 14''ü sahte
OLAF raporunda, Balda en kötü notu Çin, Türkiye ve İngiltere''den ithal edilenler aldı. Çin''den ithal edilen ballarda 89 numuneden 74''ünün, Türkiye''den ithal edilen 15 numuneden 14''ünün bal niteliği taşımadığı tespit edildi.
Avrupa''ya Türkiye''den ihraç edilen 15 baldan 14''ünde tağşiş olduğunun öne sürüldüğünü aktaran Şahin, Türkiye''de zaman zaman taklit ve tağşiş vakalarına rastlansa da gerek bakanlık gerek kendileri tarafından tağşişi belirlemek için yeni analiz metotları üzerinde çalışıldığını ve tağşiş içeren ürünlerin değerli balların yanında küçük bir miktarı temsil ettiğini kaydetti.
Şahin, rapora konu olan balların ihracının genel olarak direkt üreticiden değil Türkiye''deki bal ihracatçısı firmalar üzerinden yapıldığını vurgulayarak, firmalara bal kabulünün analiz yoluyla yapıldığını ve herhangi bir kusurlu ürünün alınmadığını ifade etti.
Ürünün kusurlu olmasının Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği''ne uyum göstermemesi anlamına geldiğine işaret eden Şahin, tebliğde bala dışarıdan hiçbir madde eklenmemesinin açıkça belirtildiğini ve kimyasal kalite kriterlerinin de dünyaya uyumlu olduğunu bildirdi.
- Bal ülke dışına çıktığında, ithal eden ülke şeker eklemiş olabilir
Şahin, yani üretilen balın kabulünün ihracatçı firmalarca dünya kriterlerine uygunluğu değerlendirilerek kabul edildiğini belirterek, "Söz konusu raporda bahsi geçen balların ülkemiz dışına çıktığında, ithal eden ülkeler tarafından şeker şurubu ekleme gibi bir tağşişe maruz bırakılmadığının bir garantisi yoktur. Kaldı ki yine konu ile ilgili yapılan haberlerde teknolojinin, ''ithal edilen hileli ballardaki tağşişi tespit etmeye yeterli olmadığı'' ibaresi geçmektedir. Ülkemizin en çok ihracat yaptığı ülke Almanya''dır. Ana bal ithalatçımız olan Almanya, tüm dünyaya taklit ve tağşişi tespit etmede en etkili yöntem diyerek NMR teknolojisini pazarlamaktadır. Raporda söz edilen bala şeker şurubu ilave etmek gibi bariz bir tağşişi ithalatçı ülkelerin tespit edememesi ve ithal ettikleri balların büyük bir kısmında tağşiş olması ihracatçı ülkelerden çok ithalatçı ülkelerde tağşiş yapılarak balların satışa sunulması ihtimalini düşündürmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Bu raporu telin ediyorum"
Haberlerde sıklıkla kusurlu olması ya da ithalatçı ülkenin mevzuatına uygun olmaması sebebiyle gümrükte kalan ve geri gönderilen ürünler olduğunu vurgulayan Şahin, bal ile ilgili durumda, önce ihraç eden firmalar, sonrasında da bağımsız kurumların analiz yaptığını, balın gümrükten geçtiğini ve ithalatçı ülkelerdeki market raflarına kadar ulaştığını anlattı.
Şahin, diğer gıda ürünlerinde, eğer mevzuata aykırı bir durum varsa ürünlerin ithalatçı ülkeye girişi yapılmadan gümrükten dönme durumu yaşanırken, market raflarındaki balda tespit edilen tağşişin sorumluluğunun ihracatçı ülke olarak kendilerine ve arıcılara yüklenmesinin gerçekçi ve bilimsel olmadığını ifade etti.
Bu raporun kesinlikle doğruları yansıtmadığını aktaran Şahin, şunları kaydetti:
"Eğer doğruları yansıttığı iddia ediliyorsa da ''şu ülkeden, şu firmadan, şu kadar balı ithal ettik, bu bal bozuk olduğu için şu firmadaki şu balları iade ettik'' diyemiyorsanız o zaman Türkiye''deki arıcıları suçlamaya hiç hakkınız yok. OLAF''ı raporda bahsettiği ballar ve firmaları açıklamaya davet ediyorum. Bu raporu hiç gerçekçi bulmuyoruz. Bu raporu telin ediyorum. Doğru olmadığı ve yanlı olduğunu belirtmek istiyorum. Bu tarz haberlerin hem ülkemiz hem dünya basınında ''Türkiye balda sahtecilikte 2. sırada'' gibi sunulması arıcılarımızın ve arı ürünlerimizin itibarını zedelemektedir. Dünya Arıcılar Birliğinin de gerekli tepkiyi vermesini istiyorum. Tarım ve Orman Bakanlığımızın da böyle raporlar karşısında bir duruş sergilemesini bekliyoruz."