Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, A Haber''de ekonomi gündemine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Bakan Bilgin''in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Türkiye''nin ekonomik gelişmeleri içerisinde sosyal gelişmelerin ayrı yeri var. Ekonomik ve sosyal politikalar arasında dengenin kurulması lazım. Ekonomi aynı zamanda bir toplumun çeşitli sınıfları, grupları arasındaki ilişkileri de dikkate alan bir ekonomi politik meselesidir.
Sosyal devlet sorumluluğuyla asgari ücrete çok önem gösterdik. Pandemi, arkasından gelen enflasyonist etki en çok ücretlileri etkiledi. Biz ücretlilieri koruyacak bir siyaset anlayışına sahibiz. Bize özellikle toplumun alt kesimlerini, emekçileri koruyacak sosyal politika yaklaşımlarını uygulama görevi verildi.
"ASGARİ ÜCRET ENFLASYON KARŞISINDA ERİDİ"
Hükümet olarak refah artışının bütün topluma yayılması için çalışıyoruz. Asgari ücrette çalışanları ve emekçileri koruyacak bir yaklaşım içindeyiz. Ben de bu hassasiyetle asgari ücret meselesine yaklaştım. Son asgari ücret düzenlemesi yani 8 bin 500 TL''lik artış, o gün beklenenin üzerinde bir artıştı. Bugün için bu eriyor enflasyon karşısında ama dolar bazında baktığınızda o zaman 460 dolar civarındaydı. Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesi bu.
"EMEKÇİLERİ EZDİRMEYECEĞİZ"
Biz gerçekten asgari ücretliler ile emekçileri koruyacak bir politikayı izlemeye hassasiyet gösteriyoruz. Enflasyon düşüyor. Rakamlardan anlıyoruz bunu. Tüketici ve üretici fiyatları arasındaki makas hızlı bir şekilde düşüyor. Bu da enflasyonun gerçek anlamda düşme eğilimine girdiğini gösteriyor. Enflasyon düşüyor ama fiyatlar hala yüksek. O zaman biz sosyal devlet anlayışıyla ücretlileri koruyacak politikalar izleyeceğiz. Temmuzda da yine aynı şekilde bunu yeniden değerlendirip yeni bir asgari ücreti belirleyeceğiz. Çalışanlarımızı, emekçilerimizi koruyan uygulamalar yaptık ve onları yapmaya devam edeceğiz. Emekçileri ezmedik ve ezdirmeyeceğiz.
SİNAN OĞAN''IN 30 BİN TL ASGARİ ÜCRET VAADİ
Bunu kimin dediğinin bir önemi yok. İktisat bilmediği kesin. İktisata giriş dersinden sıfır alır. Bizdeki enflasyon maliyet enflasyonudur. Bunun içinde de enerji maaliyetinin büyük etkisi vardır. Enflasyonu 30 bin, 100 bin yaparsak o zaman Türkiye''de talep enflasyonu olur, çift yönlü olur. Yani asgari ücreti rakamsal olarak artırırsak onun reel değerini, alım gücünü düşürmüş oluruz. Orada bir denge noktası var. Nasıl bir artış enflasyona yol açmaz? Üretim artışıyla ücretlerdeki artış arasında bir optimum noktanın, dengenin olması lazım. Onu kaybederseniz enflasyon aynı zamanda sarmal olarak talep enflasyonu olarak da büyür. Onun için biz o 30 bin TL söylemlerini ciddiye almıyoruz. Biz şuna bakıyoruz; reel olarak ücretlerin piyasa, pazar fiyatları karşısındaki durumunu önce korumamız sonra artırmamız gerekiyor.
"ASGARİ ÜCRETİN ÜZERİNDEKİ ÜCRETLERİ DE ARTIRIYORUZ"
Asgari ücreti artırdığımız zaman aslında asgari ücretin üzerindeki bütün ücretleri de artırmış oluyoruz. Bu konuda işverenlerden eleştiri de alıyorum. Siz asgari ücreti artırınca bizim de maliyetlerimiz artıyor diyorlar. Bütün mühendisler, ustalar, beyaz yakalılar da aynı oranda zam istiyor. Bu aslında güzel bir şey. Biz aslında gelir dağılımını, hangi pozisyonda çalışırsa çalışsın ücretli çalışanların da gelirlerini yeniden düzenlemiş oluyoruz. Biz bunu sermayenin payından alarak yapıyoruz. Bu aynı zamanda asgari ücretin görünmeyen bir fonksiyonudur. Gelir dağılımını düzenleyici bir fonksiyondur. Onun altını çizmek isterim.
"DOLARDAKİ DALGALANMA DURDU"
Dolardaki dalgalanma uzun bir süredir durdu. Hep yatay çizgide devam ediyor. Dolar üzerinden Türkiye''ye yapılmaya kalkılan operasyon durdurulmuş oldu. Meselenin bir de operasyonel boyutu var. Çeşitli finans kuruluşlarının yurt dışından Türkiye''ye yönelik dolar üzerinden yürüttükleri bir operasyon var. Bu engellenmiş oldu.
FAHİŞ FİYAT ARTIŞINA TEPKİ
Buna rağmen fiyat artışlarının bir yerde durması lazım. Davranış bozuklukları söz konusu, meselenin bir de ahlaki boyutu var. Ne yapıyor adam, açgözlülük yapıp kârını olabildiğince artırmak istiyor. Özellikle talebi esnek olmayan ürünlerde bir fırsatçılık yapılıyor. Özellikle gıdada. Bunlarda aşırı bir fiyat artışı var. Ben bunların devletlin piyasaları düzenleyici müdahalesiyle, kural koyarak belli ölçüde kontrol altına alınabileceğini düşünüyorum. Ama her toplumda ekonominin kendi kuralları vardır ama toplumun da özellikle tüccarların uyması gerek ahlaki kurallar vardır. Ahlak ortadan kalkarsa her türlü ahlaksızlık olur. Piyasa bir yağma düzeni değildir. Bu ahlaksızlığı sürdürenler kısa dönemde konjonktürün dalgalanmasından istifade ederler ama uzun dönemde bunu devam ettiremezler."
