Yeniçağ yazarlarından Gürel Yurttaş "Rıza Çalımbay Lugano karşısında tarihe geçme şansını nasıl kaçırdı?" başlığı ile karşılaşmayı yorumladı.
Tarihinin en sıkıntılı dönemini geçiriyor Beşiktaş. Futbolcuların kimisi sakat. Kimisi hasta. Kadro dışılar var. Kimisi de belki kaçak güreşiyor.
İşin enteresanı teknik heyette de sıkıntı var.
5 futbolcu kadro dışı bırakıldı, teknik direktörün haberi sonra oldu.
Antalya kampı iptal edildi, teknik direktör yine sonra öğrendi.
Rıza Çalımbay'a neden haber verilmiyor? Yoksa bırakıp da gitmesi mi isteniyor?
Sorular sorunlar...
Bu atmosferde Beşiktaş, UEFA Konferans Ligi'nde gazozuna maça çıktı İsviçre'de Lugano ile. Gazozuna diyorum; Lugano'nun da iddiası kalmamış da ondan. Haa belki ülke puanı için önemli diyebilirsiniz. Başka da bir şey yok.
Yukarıda saydığım olaylardan anladığım kadarıyla Rıza Çalımbay'la çalışmayı düşünmüyor yeni yönetim.
Bu durumda ben olsam ne yapardım?
Yönetime tepki koymak için değil.
Tamamen gençlerle sahaya çıkardım.
Kulübede oturan gençleri ilk 11'de sahaya çıkarırdım.
O yıldız(!) futbolculara alın size Beşiktaş. Önemli olan formadır. Siz olmasanız da Beşiktaş var derdim.
İşte o zaman tarihe geçerdin Rıza hoca. Seninle ayırsalar bile yolları unutulmazdın.
Semih'i ilk 11'e koyardım mesela. Geçen sezon genç takımı 18 maçta 17 gol atarak şampiyon yapan Mustafa Erhan Hekimoğlu'nu da. Demir Ege'yi de.
Bir Emrecan Terzi'yi oynattın, o da zorunluluktan. Ben zorunluluktan değil, isteyerek koyardım gençleri. O kaçak güreşip İstanbul'da kalanlara da ders verirdim.
Peki Beşiktaş ne yaptı?
Zaten Lugano da şansı olmadığı için grupta yarı yarıya yedek takımla çıkmıştı saha.
Maçı en çok ciddiye alanlar İsviçre ve civarındaki vatandaşlarımızdı. Çılgınca destek oldular her şeye rağmen Beşiktaş'a.
Beşiktaş ilk yarıda iyi mücadele etti seyircinin de kışkırtmasıyla. Ama iyi oynadığı söylenemez. Gol pozisyonuna daha çok giren taraf Lugano'ydu. Kaleci Ersin kurtarışlarıyla öne çıktı bu yarıda. Bir de 36'da Cenk'in attığı golle Beşiktaş soyunma odasına 1-0 önde girdi.
Rıza hoca ikinci yarıda yaptı dediğimi, gençleri sırayla sürdü sahaya. İyi de yaptı.
Cenk'in yerine Semih başladı ikinci yarıya. Hareket getirdi ileriye. Gol pozisyonları yarattı, gol pozisyonlarına girdi.
60'da bu kez yukarıda isimlerini saydığım Demir Ege ile Mustafa Erhan Hekimoğlu'nu aldı Salih ve Muleka'nın yerine.
İkinci yarının da yıldızı Ersin'di.
Yine daha çok pozisyona giren taraf Lugano'ydu, yine kritik kurtarışları yapan da Ersin oldu.
Beşiktaş'ta ise özellikle Semih başrol oynadığı hızlı ataklarda son vuruşları dikkatli yapabilseydi golünü de atabilirdi.
Kalırsa Rıza hocaya, kalmazsa yerine gelecek olana Semih'i daha çok oynatmasını öneriyorum. Ya da Samet Aybaba'nın bunun için hocayı zorlamasını diliyorum. Diğer gençleri de. Sonunda kazanan Beşiktaş olacaktır, elbette ki Türk futbolu da.
Zaten ikinci yarıda giren gençler gösterdi bunu. Son dakikalarda Emrecan Terzi'nin attığı gol de kanıtı oldu.
Neyse ki Avrupa defteri kapandı Beşiktaş'ın. Lugano'yu yenmesi bir teselli olabilir mi bilemem ama Avrupa'da oynadığı tüm maçları gözümün önüne getirdiğimde diyorum ki; bu işkence daha fazla çekilmezdi.
NOT: Maç bitmek üzereyken sahaya çıkan saçma sapan kavgayı anlayamadım. Lugano kaptanıyla Chemberlein kırmızı kart gördü bu yüzden. Sahanın en tecrübeli iki futbolcusuydu bunlar. Neyi paylaşamadılar anlamadım. Gruptan çıkma şansını mı kaçırdılar? Yakıştı mı?