Enflasyon karşısında eriyen gelirler, asgari ücret zammı beklentilerini artırırken, işverenler bu dönemde bölgesel asgari ücret uygulamasını yeniden gündeme getirdi.
2025 yılı asgari ücret tespit süreci yaklaşırken, Türkiye'de asgari ücretle çalışanların sayısı ve bu konudaki tartışmalar da yoğunlaşıyor. Uzmanlar, bölgesel asgari ücret uygulamasının geçmişte Türkiye'de deneyimlendiğini ve 1974'te terk edildiğini hatırlatıyor. Bu uygulama, gelir adaletsizliğini artırabilir ve farklı bölgelerde yaşam standartlarını derinleştirebilir.
DİSK-AR verilerine göre, asgari ücretle çalışanların oranı yaklaşık yüzde 50 seviyesinde. Merkez Bankası ve IMF verileri de benzer oranlar gösteriyor. Avrupa'da ise bu oranlar çok daha düşük. Türkiye'deki asgari ücret tartışmaları, toplu sözleşme kapsamının dar olmasıyla da ilgilidir. Çözüm, asgari ücreti sosyal bir alt sınır olarak güçlendirmek ve toplu pazarlık mekanizmalarını geliştirmekten geçiyor.
Bölgesel asgari ücret tartışmaları, büyük kentlerde daha yüksek ücret istemekten ziyade Anadolu'da daha düşük ücretler ödenmesini teşvik etme amacı taşıyor. Uzmanlar, bu önerilere karşı çıkarak, asgari ücretin artırılması ve sendikalaşmanın yaygınlaştırılması gerektiğini vurguluyor.