Demokrasi mi tek adam rejimi mi, buna karar vereceğiz
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Demokrasi mi, tek adam rejimi mi? Buna karar vereceğiz. Demokrasi diyorsak 'Benim gibi düşünmeyen insanların da düşünme hakkı vardır, onların da görüşlerini açıklama hakkı vardır' deniyorsa bu demokrasidir." dedi.
Kılıçdaroğlu, çeşitli programlara katılmak üzere geldiği Ordu'da, TESK Otel'de iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada seçime gitmediklerini, referandum yaptıklarına dikkati çekti.
Seçimde tercihin herhangi bir siyasi parti olabileceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "A partisi, C partisi, E partisi... Seçim bildirgesine bakarız, seçim programına bakarız, partinin programına bakarız, dolayısıyla hangi partiyi iktidara layık görüyorsak gider oyumuzu kullanırız. Demokrasinin olmazsa olmaz kurallarından birisi budur." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, 16 Nisan'da bir anayasa değişikliğinin oylanacağını anımsatarak, "Bu anayasa değişikliği sadece bizi değil, bizim çocuklarımızı ve torunlarımızı ilgilendiren bir değişikliktir. Dolayısıyla anayasa değişikliği için referandumda oy kullanırken oturup düşünmemiz lazım. 'Evet' dersek ne olur. 'Hayır' dersek ne olur. 'Evet' demek mi daha doğrudur? 'Hayır' demek mi daha doğrudur? 'Evet' dediğimizde Türkiye'de neler olacak, 'hayır' dediğimizde Türkiye'de neler olacak? Dolayısıyla hepimizin düşünerek, danışarak, tartışarak, medeni insanlar gibi bir araya gelerek ve memleketin çıkarlarını düşünerek karar vermemiz lazım." diye konuştu.
Meselenin bir seçim meselesi değil bir memleket meselesi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesele bir bayrak meselesidir. Mesele bir vatan meselesidir. Mesele bir birlikte yaşama meselesidir. O açıdan herkesin sorumluluğu var. Bu ülkede yaşayıp referandumda oy kullanacak olan herkesin sorumluluğu var. Hiç kimse 'benim sorumluluğum yoktur' diyemez. Böyle bir lüksü de yoktur. Birinci kuralımız şu: Biz demokrasiyi mi istiyoruz, tek adam rejimi mi istiyoruz. Demokrasiyi istiyorsak gideceğiz 'hayır' oyu vereceğiz. 'Hayır demokrasiye gerek yok tek adam rejimi bize yeter, tek adam düşünsün başka kimsenin düşünmesine gerek yoktur' deniliyorsa gidilecek 'evet' oyu kullanılacak. Bu kadar basit, bu kadar kolay bir tercih."
Kılıçdaroğlu, evet ile hayırın bir ilkesi olduğunu vurgulayarak, "Demokrasi mi, tek adam rejimi mi? Buna karar vereceğiz. Demokrasi diyorsak 'benim gibi düşünmeyen insanların da düşünme hakkı vardır, onların da görüşlerini açıklama hakkı vardır' deniyorsa bu demokrasidir. Ben de konuşurum, başkası da konuşur. Ben de derdimi anlatırım, başkası da derdini anlatır. A siyasi partisi de olur, B siyasi partisi de olur. Kimsenin üzerinde baskı olmaz. Herkes rahatlıkla düşüncülerini açıklamış olur. Tercih bu. Ana tercih. Demokrasi tercihi. Bunu yapacak mıyız, yapmayacak mıyız?" ifadelerini kullandı.
"Şu tercihi de oturup düşünmemiz lazım" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bir kişiye yetki verdik. Türkiye Büyük Millet Meclisini feshedip seçimlere götürsün mü götürmesin mi? Bu kadar basit bir soru. Diyeceksiniz ki 'Biz Ordu'da yaşayanlar olarak gidiyoruz, oy kullanıyoruz, Ordu'dan şu kadar milletvekili gönderiyoruz Meclise, Ordu'nun ve Türkiye'nin çıkarlarını savunsunlar onlar görevlerini yapsınlar' diyorsanız, gideceksiniz 'hayır' oyunu kullanacaksınız. 'Hayır biz seçtik gönderdik oraya, bir kişiye de yetki verdik, istediği zaman Meclisi feshetsin, yeniden Ordu'da seçim yapalım. Bizim tercihimiz, bizim oylarımızın hiçbir önemi yok, bir kişi ne zaman istiyorsa meclisi fesheder, ne zaman istiyorsa seçim yapar' diyorsanız, gideceksiniz 'evet' oyu kullanacaksınız. Bu kadar basit."
"Her maddenin düşünülmesi gerek"
Kılıçdaroğlu, her maddenin düşünülmesi gerektiğini belirterek, 18 madde olduğunu, fazla olmadığını, oyların buna göre kullanılması gerektiğini söyledi.
Kıdem tazminatına değinen Kılıçdaroğlu, "Örnek. Kıdem tazminatı. 'Hiç önemli değil bir kişiye yetkiyi veriyoruz, istiyorsa kıdem tazminatını bir kararname ile kaldırabilir. Varsın yetkisi olsun kıdem tazminatını da kaldır' deniliyorsa gidilecek 'evet' oyu kullanılacak. 'Memurun ve işçinin kıdem tazminatı olsun' deniliyorsa, bunun da güvencesi olsun deniliyorsa gidecek orada 'hayır' oyu kullanacak." dedi.
Kılıçdaroğlu, işçi sendikaları, işveren sendikaları ve devletin bir araya gelip oturup hesap yaptığını ve asgari ücreti tespit ettiğini anımsatarak, "Bu düzen devam etsin, asgari ücret yine uzlaşmayla belirlensin' deniyorsa gidilecek buna 'hayır' oyu kullanılacak. 'Hayır asgari ücrette buna gerek yok, bir kişiye yetki verdik, istiyorsa asgari ücreti dondursun, istiyorsa kaldırsın', bunun yetkisini veriyorsanız gidip 'evet' oyu vereceksiniz. Bu kadar basit. Bunun siyasi partilerle bir ilgisi yok. Çünkü asgari ücretlilerinin tamamı bir partiden değil. Her partiden asgari ücretli var. Oturup her asgari ücretli bunu düşünmek zorunda." diye konuştu.
"Devlette liyakat sistemi olsun mu, olmasın mı ve liyakat sistemini kim belirlesin?" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, bugün mevcut yapıya göre devlette liyakat sistemini Türkiye Büyük Millet Meclisinin belirlediğini hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, Devlet Memurları Kanunu'na değinerek, şunları söyledi:
"Kim müsteşar olacak? Nitelikleri ne? Kim genel müdür? Nitelikleri ne? Hakim, nitelikleri ne? Savcı, onların da ayrı kanunu var. Nitelikleri ne? Şef, şube müdürü... Bütün bunların hepsi var. Türkiye Büyük Millet Meclisi genel kuralları belirler, hükümet de o kurallara uygun olarak atama yapar. Diyorsanız ki 'Bu sistem doğrudur, Türkiye Büyük Millet Meclisi devletteki liyakat esaslarını belirlemeli. Orada ortak akıl olmalı' diyorsanız gideceksiniz 'hayır' oyu kullanacaksınız. 'Hayır hiç buna gerek yok bir kişiye yetki verdik, hiç bizim düşünmemize gerek yok, bir kişi tek adam hepsine yetkili olsun' diyorsanız gideceksiniz 'evet' oyu kullanacaksınız. Bu kadar basit. Tercih tamamen size ait."
"550 milletvekili bana göre fazladır"
Kılıçdaroğlu, 550 milletvekilinin kendisine göre fazla olduğunu savunarak, normalinin 450 olduğunu ifade etti.
Şimdi 600'e çıkarılacağına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"(550 milletvekili bize yetmiyor, 600 milletvekili olsun) diyorsanız gideceksiniz 'evet' oyu kullanacaksınız. '600 milletvekiline 187 trilyon para ödeyeceğiz. Buna gerek var mı?' diyorsanız gideceksiniz 'hayır' oyu kullanacaksınız. Bana sorarsanız niye 600, niye 187 trilyon lira. Eğer bu parayı birisine vereceksen götür fındık üreticisine ver. Fındık üreticisi burada. Ekip, biçiyor, gübreliyor, topluyor ve alın teri döküyor. Bu yıl fındığın fiyatına bakın. 187 trilyonu gidip ek milletvekillerine vereceksin, fındık üreticisi yine perişan vaziyette. Diyorsanız ki 'fındık üreticisi olarak zaten biz perişanlığa alıştık, açlığa da iyi alıştık. Dolayısıyla biz gidelim evet verelim' diyorsanız kaderinizi kendiniz çizmiş olacaksınız. 'Hayır 187 trilyon bizim cebimizden çıkmamalı, bu para bize verilmeli' diyorsanız gideceksiniz 'hayır' oyu kullanacaksınız. Hepimizin düşünme zamanı. Bunun partiyle alakası yok. Fındık üreticilerinin tamamı A partisinden ya da B partisinden değil. Her partiden fındık üreticisi var ama fındık üreticilerinin ortak sorunu var. Fiyat."
"Şu soruyu da kendinize sorun. Bu anayasa değişikliği memleketin hangi sorununu çözüyor?" diyen Kılıçdaroğlu, "Bana bir Allah'ın kulu çıkıp desin ki şu sorununu çözeceğiz. Fındık üreticisinin sorununu mu çözecek? Yok. Taşeron işçinin sorununu mu çözecek? Yok böyle bir şey. Devlet memurunun sorununu mu çözecek? Hayır tam tersine devlet memurları güvencesiz hale gelecek. Kıdem tazminatını mı güvence altına alacak? Tam tersine kıdem tazminatını isterse bir kararname ile kaldırabilecek. Muhtarların geleceğini mi güvence altına alacak? Hayır. Bir kararname ile muhtarlıkların tamamını kapatabilir." değerlendirmesinde bulundu.
"Çift başlılık yok ki"
Devlette çift başlılığın kaldıracağının söylendiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:
"Çift başlılık yok ki. Cumhurbaşkanı var en tepede. 80 milyonu temsil edecek. Altında başbakan var. Devleti yöneten kişidir. Hesabını gider Türkiye Büyük Millet Meclisine verir. Büyük Millet Meclisinden güven oyu ister. Bir bakanın yolsuzluğu, usulsüzlüğü olduğunda Türkiye Büyük Millet Meclisine gen soru verilir. Bakan gelir, kendisini savunur. Bu sistemden tamamen vazgeçiyoruz. Neden. Başkan aynı zamanda partinin genel başkanı olacak. O zaman her Ordulu kardeşim kendisine soracak, 'Ben tarafsız bir başkan mı istiyorum, partizan bir başkan mı istiyorum.' Diyorsanız ki 'Tarafsızlığa ne gerek var' gidip 'evet' oyu kullanacaksınız. 'Hayır bu olmaz, devletin başkanı 80 milyonu temsil etmek zorunda ve onun tarafsız olması lazım' diyorsanız gidip 'hayır' oyu kullanacaksınız."
Kılıçdaroğlu, 18 yaşında seçilme konusuna da değinerek, "(18 yaşında milletvekili olur) diyorlar. Diyorsanız ki '18 yaşında milletvekili olsun, ömür boyu askerden muaf olsun, iki yıl milletvekilliği yaptıktan sonra da milletvekilliği emeklilik hakkına kavuşsun', bunu istiyorsanız gidip evet oyu kullanacaksınız. 'Bu kadar olmaz. Benim çocuğum El Bab'a gidiyor, benim çocuğum eksi 40 derecede PKK ile mücadele ediyor, Ankara'daki beylerin çocukları hem milletvekili olacak hem askerlikten muaf olacak hem de milletvekili emeklilik aylığına hak kazanacak' diyorsanız, 'Bu haksızlıktır' diyorsanız gideceksiniz hayır oyu kullanacaksınız." diye konuştu.
"Bizim cumhuriyetimiz sokakta kurulmadı"
Şimdi düşünme zaman olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"1924 Anayasası görüşülürken Mustafa Kemal Atatürk'e Meclise fesih yetkisi verilmemiştir. Şimdi veriyoruz bir kişiye. Niye veriyoruz. Hani milli irade vardı. Milli irade nerede tecelli ediyor, Türkiye Büyük Millet Meclisinde. Şu soruyu bana da sorabilirsiniz. Hayır çıkarsa ne olur, evet çıkarsa ne olur. Evet çıkarsa şu olur: Türkiye sonu belirsiz bir maceranın içerisine girer. Nasıl? Libya'daki gibi. Tek adam vardı. Romanya'daki gibi, Çavuşesku vardı. Suriye'deki gibi, Esad vardı. Saddam, Irak'taki gibi. Bu ülkelerin tamamı bölündü. Türkiye büyük bir riskle karşı karşıya kalır. Karadeniz'in milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve bayrağa bağlılığını da biliyorum. Ama Karadenizli oturup düşünmek zorundadır. Yurtseverlik, vatanseverlik zamanı gelmiştir. Bizim cumhuriyetimiz sokakta kurulmadı. Bizim cumhuriyetimizi birileri bize ikram etmedi. Niye rejimi değiştiriyoruz. 141 yıllık parlamenter geleneğimiz var."