ANKA''nın haberine göre, DEVA Partisi Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’a karşı tutum alan bir Cumhur İttifakı ile karşı karşıya olduklarını belirterek, “Şiddetten korunması gereken kadın ve çocuk yerine şiddet uygulayan erkeği mağdurmuş gibi göstermeye çabalayan, anlaşılması zor bir zihniyet, bir akıl tutulması bu. Bu zihniyetin evrensel etik ve ahlaki değerlerde ne de gerçek İslam anlayışında da yeri yoktur. Temel olan yaşam hakkının korunmasıdır” dedi.
DEVA Partisi Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen, kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin 6284 sayılı kanunla ilgili tartışmalara ilişkin açıklama yaptı. Esen, şunları söyledi:
"GERÇEK İSLAM ANLAYIŞINDA YERİ YOKTUR"
"İsmi ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun olan ve kadını şiddetten koruması gereken bir kanuna karşı tutum alan bir iktidar ve Cumhur İttifakı ile karşı karşıyayız. Üstelik kadınına yönelik şiddette Türkiye’nin dünya liderliği gibi bir sabıkası varken. Şiddetten korunması gereken kadın ve çocuk yerine şiddet uygulayan erkeği mağdurmuş gibi göstermeye çabalayan, anlaşılması zor bir zihniyet, bir akıl tutulması bu. Bu zihniyetin evrensel etik ve ahlaki değerlerde ne de gerçek İslam anlayışında da yeri yoktur. Temel olan yaşam hakkının korunmasıdır.
20. yüzyılın ilk yarısında dünyada kadınlara seçme ve seçilme özgürlüğü tanıyan bir Türkiye’den 21. yüzyılın ilk yarısında kadınların en fazla şiddete maruz kaldığı bir Türkiye’ye… Gerçekten, ‘Nereden nereye…’ Biz DEVA Partisi olarak kadınların yanında olmaya devam edeceğiz. ‘Bir can bile feda edilemez’ demeye devam edeceğiz. 6284 sayılı kanununun gereğince uygulandığında koruma sağlayabileceğini göstereceğiz.
"FANATİK DUYGULARLA OY KULLANMA RİSKİMİZ YOK"
Aslında siyasi rehine olmayı kabul etmeyen, vicdanı hür, aklıselim tüm kadın ve erkekler de bu vebalin altında kalmayacak, biliyoruz. Unutmayalım ki bir gün devletin güvenliğine, adaletine sığınmak zorunda kalan kendi kardeşimiz ya da kız çocuğumuz olabilir. Sorumluluğumuz büyük. Bu seçim hepimizin sınavı olacak. Fanatik duygularla oy kullanma lüksümüz yok. İnatla geçmişin hatalarıyla yaşamaya devam mı edeceğiz, umutla geleceğe mi bakacağız? Nasıl bir Türkiye istediğimize karar vereceğiz.”