Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Ekonomi düzelirse herşey düzelir

Hep söylemişizdir, burası Anadolu coğrafyası. Bir anlamda Mezopotamya topraklarını da kapsar. Bu kadim topraklar çok medeniyetler, çok imparatorluklar, çok devletler gördü tarih boyunca. Anadolu son Türk devleti oldu ve Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar da yaşayacaktır inşallah. Lakin bu topraklarda yaşamanın büyük bedelleri vardır. Bu bedelleri milletimiz bin yıldır ödedi hem de öyle böyle değil kanıyla canıyla ödedi. Bu topraklarda daha fazla bedel ödememek ve sonsuza kadar var olmak için her zaman söylediğimiz üzere iki kolonunuz çok sağlam olacak. Bunlardan birisi çok güçlü bir Ordunuz, diğeri ise çok güçlü bir ekonominiz olacak. Yani maddi zenginliğiniz olacak. Yeter mi? Yetmez. Bir de çok iyi eğitilmiş bir halkınız olacak. Aklı ile düşünecek, yanlışı doğruyu kolayca görebilecek, ahlakı ile adil karar verebilecek bir halk olacak. Bunlar olduğu zaman Türk Milletini kimse bu topraklardan söküp atamaz. Türk Milleti bu hasletlere sahiptir. Türk ordusu da dünyanın en güçlü orduları arasındadır. Lakin bu gün için ekonomimiz güçlü değildir. Türkiye, dönemin Başbakanlık Müsteşarı merhum Turgut Özal’ın hazırladığı 29 Ocak 1979 ekonomik kararları ile o güne değin devam eden “karma ekonomik sistemi” terk edip ABD’nin dünya insanlarını köleleştirmek üzere ortaya koyduğu “Neo- Liberalizm”i yani “Vahşi Kapitalizm”i hayata geçirdi. Bu büyük sistem değişikliği Türkiye Cumhuriyetinin tüm varlığı boyunca yaptığı en büyük ve en onarılmaz hata oldu. Çünkü Neo-Liberalizm Emperyal Gücün hedef ülkelerdeki tüm değerleri yıkarak toplumu çözülmeye götürmeyi ve bu suretle hedef ülkeyi sessiz sedasız, ekonomi yolu ile ele geçirmeyi amaçlayan bir enstrümandı. (Bu sistem Türkiye’de hayata geçirildiğinde sistemden nemalanmaya başlayan kesimlerce ve onların kiralık borazanlarınca çok alkışlandı ve maalesef halkımız kandırıldı. Bu gün bireysel olarak çok kişi farkında ama iş işten geçti gibi. Hâlbuki Türkiye için doğru ekonomik sistem Atatürk’ün koyduğu, planlı kalkınmayı hedefleyen karma ekonomik sistemdi.) Nitekim öyle de oldu. Türkiye Allaha şükür ki şimdilik ele geçirilemedi ama ne yazık ki birçok toplumsal değerimizi de kaybettik. Örneğin eski komşuluk ilişkileri şimdi var mı? Yok. Ya da hiç karşılık beklemeden insanlar yeterince birbirine yardım ediyor mu? Yok. Utanma duygusu toplumun her kesiminde yeterince var mı? Yok. Bu ve benzeri birçok değeri sayabiliriz. Bu gün Neo Liberalizmin ipliği pazara çıkmıştır. O nedenle pek çok Batı ülkesi planlı ulusçu ekonomi politikalarına dönüyorlar. Neo-Liberal ekonomi modeline geçen Türkiye’de en büyük darbeyi “orta direk” dediğimiz halk kesimi almıştır. Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde ülkeyi ayakta tutan kesim “orta direk” denilen halk kesimidir. Anadolu’da eski evlerin ortasında çok kalın bir ahşap direk vardır. Bu direğe “keran” denir. Bu direk evin çatısını tutan en önemli yapı parçasıdır. Bir kişi yanlış bir iş yapıp büyük bir zarar verdiğinde “keranı ortadan kırdın” derler yani evin çatısını başımıza yıktın anlamında. Toplumlar için de “keran” yani “ortadirek” bu demektir, toplumu ayakta tutan direk. Bu gün ne yazık ki ülkemizde “ortadirek” diye tanımladığımız kesim çok aza indirgenmiş adeta yok gibi olmuştur. Avrupa ülkelerinde toplumun maksimum yüzde 6-7 si asgari ücretle çalışırken bu gün ülkemizde toplumun ciddi bir kesimi asgari ücret ya da biraz üstünde gelirle yaşamını sürdürmek zorundadır. Bu durum iyi eğitimli, vatansever, dürüst, insanca koşullarda yaşayan ama zengin de olmayan, orta halli olan, ülkesine hizmet eden ve ağırlığı beyaz yakalılardan oluşan kesimin hemen hemen çok azalmasına neden oldu. Çünkü Emperyal güçler hedeflerinde olan ülkelerde kendilerine daha yakın duran az sayıdaki zengin kesim ile karnını doyurmaktan başka amacı olmayan halk kesimini isterler. Bu suretle hedef ülkelerdeki halk kesimleri çok daha kolayca kontrol edilebilirler. Çünkü karnı aç olan insanın ülke, ekonomi, bilim, eğitim, gelecek projeksiyonları gibi hayati meseleleri düşünecek imkânı çok kısıtlı olur. O zaman da ülkelerin geleceklerinin istikrarlı ve parlak olma ihtimali o ölçüde düşük olur. Türkiye bütün bu zorlukları aşabilecek imkân ve kabiliyetlere sahiptir. Yeter ki doğru hedefler konulsun ve azimle o hedeflere yürünebilsin. Örneğin hep söyleriz, tarım ve hayvancılık sektörü Türkiye için hayati önemde bir sektördür. Bu gün kırsalda tarımda olan nüfusun ağırlıklı yaş ortalaması 50 nin üzerinde. Gençler tarım- hayvancılık yapmıyor, köyü bırakıp şehirlere geliyorlar. Zira tarım – hayvancılık girdileri çok pahalı olduğundan yeterince para kazanamıyorlar. Devletimizin tarım ve hayvancılığa olanca gücü ile destek vermesi gerekir. Ama hala aksini yapanlar var. Geçenlerde bir haberde Anadolu’nun bir ilinde en verimli ovaların olduğu, yaş sebzenin ve meyvenin yetiştiği mümbit topraklara beton ekonomisi olan “hal binası” yapmaya kalkmışlar. Ya muhterem hiç mi akıl yok sende, en verimli, bire üç veren tarım arazisine beton döküp inşaat yaparak hal binası yapmak hangi aklın ürünüdür? Git 5 km. ötedeki kayalık, çorak araziye yap inşaatını, hal binasını. Tarım alanını yok etmek de nedir? Sayın Şimşek Hazine ve Maliye Bakanı olarak ekonomiyi düzeltmek gibi çok zor bir görevi üstlendi. Lakin ekonominin bunca temel yapısal sorunu ile nasıl başedecek bilemiyoruz. Bir takım tedbirler de alacaktır kuşkusuz. Örneğin emeğe ayrılan payı, büyümeyi aşağı çekecek gibi görünüyor. Ama ekonominin 40 yıllık yapısal sorunları nedeniyle bir tarafı çeksen öbür taraf elinde kalıyor. Emeğe ayrılan payı aşağı çektiğinizde ücretlilerin ve emeklilerin zaten zor olan yaşam koşulları daha da zorlaşacaktır. Büyük halk kitlelerini oluşturan bu kesimler zaten enflasyonist koşullarda yaşadıklarından harcamalarını daha da kısmak zorunda kalacaklardır. O zaman da ekonominin olmazsa olmazı tüketim faktörü özellikle iç tüketim çok düşeceğinden özellikle küçük esnaf ve küçük işletmeler çarkı döndüremeyeceklerdir. Bu durum üretimin devamlılığını olumsuz etkileyecek ve sanayinin çarklarının dönmesini iyice yavaşlatacaktır. Çünkü ürettiğiniz her ürünü ihraç etme imkânınız da mümkün değildir. Dünyada böyle bir pazar yoktur. O durumda da ekonominin resesyona girme tehlikesi karşımıza çıkar. Velhasılı kelam ekonomik dengeler bıçak sırtı. Umarız ve dileriz Sayın Şimşek bu dengeleri iyi götürür ve ekonomimizi düzlüğe çıkarır. Baştan söyledik güçlü bir ekonomi bu topraklarda var olmanın olmazsa olmaz şartıdır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları