CANAN İSPİR / KAMUSON HABER
Avukat Turgut Kazan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın anayasanın iki dönem kuralı gereği üçüncü kez aday olamayacağı iddiasıyla AİHM’e başvurdu. İstanbul Barosu eski başkanlarından Avukat Turgut Kazan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Anayasadaki “bir kişinin en fazla iki kez seçilebileceğine” dair dönem kuralının YSK dahil tüm kurum ve kişileri kapsadığını belirten avukat Kazan, alınan kararın kabul edilemez olduğunu ifade etti.
“Anayasadaki dönem sınırlaması tüm kurum ve kişileri bağlar”
Kazan, geçtiğimiz ay Yüksek Seçim Kurulu’na yaptığı itirazda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan''ın üçüncü kez aday olabilmesinin tek istisnasının TBMM tarafından alınacak seçimlerin yenilenmesi kararı ile mümkün olabileceğini belirterek "Anayasada yer alan dönem sınırlaması kuralı, YSK dahil bütün organ, makam, merci ve kişileri bağlar. Türkiye 2017 değişikliği ile sistemi değiştirmiştir, tek adam rejimine geçilmiştir gibi yorumlarla 2018 seçimini yeni sistemin ilk seçimi, 2023 seçimini de ikinci seçimi saymak asla kabul edilemez" ifadelerini kullanmıştı. Dilekçesinde ayrıca Anayasadaki dönem sınırlamasının tüm kurum ve kişileri bağladığını kaydeden Kazan, 2017 değişikliği sonrasında sistemin değiştiği iddiasıyla Erdoğan’ın üçüncü kez seçilemeyeceğini belirtmişti.
Ünlü hukukçu YSK’ya sunduğu dilekçesinin devamında ise şu ifadeleri kullanmıştı: “Anayasada bu kadar açık bir kural varken Erdoğan’ın bir kez daha aday olabileceğinin düşünülmesi 60 yıl boyunca avukatlık yapan bir hukukçu sıfatıyla beni çok şaşırttı. Anayasacılar, Adalet Bakanlığı, Yargıtay / Danıştay Başkanlığı veya Daire Başkanlığı yapmış, toplumun tanıdığı hukukçular, sorunu hep benim gibi anlayıp açıklıyor… Sadece TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile Cumhurbaşkanlığı Başhukuk Danışmanı Mehmet Uçum’un inanılmaz ve akıl almaz bir yaklaşımla 2017 değişikliğiyle sistem değişmiştir. Artık birinci seçim 2014 değil 2018 seçimidir. Ve 14 Mayıs 2023 adaylığı üçüncü değil ikinci kez adaylık sayılır diyorlar. Bir kere, Şentop TBMM Başkanı''dır, tarafsız olmak durumundadır. TBMM Başkanı da Adalet Bakanı da böyle bir değerlendirme yapmamalıdır, yapamaz. Cumhurbaşkanlığı danışmanına gelince, onun görevi kamuoyuna açıklama yapmak değil anayasa hukukçularının konuya ilişkin görüşlerini toparlayıp Cumhurbaşkanı''na sunmaktır. Kaldı ki anayasayla böyle bir istisna konulmadığına göre yorum yoluyla istisna yaratılamaz."
2017 seçimini hatırlattı
Ancak YSK, cumhurbaşkanlığı adaylıkları için yapılan tüm itirazları, 31 Mart 2023 tarihinde karara bağlayarak reddetmişti. Turgut Kazan, dün sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada YSK’nın bu kararıyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AiHM)’ne başvuruda bulduğunu kaydetti. YSK’nın 2017 referandumunda 2,5 milyon mühürsüz oyu geçerli saydığını belirten Kazan, “Oysa, 298 sayılı yasanın 77 ve 101’inci maddeleri çok açıktı. Sandık mührü bulunmayan pusulalar geçerli olamazdı. Ama AKP temsilcisinin uyduruk bir dilekçesi esas alındı. Ve tek adam rejimine geçiş sağlandı.” dedi.
Yüksek Seçim Kurulu’nun itirazlarla ilgili olarak verdiği son kararla bir kişinin en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebileceğini öngören Anayasanın 101/2’nci maddesini yok saydığını kaydeden Kazan, "Anayasada yer alan dönem sınırlaması kuralı, YSK dahil bütün organ, makam, merci ve kişileri bağlar. Türkiye 2017 değişikliği ile sistemi değiştirmiştir, tek adam rejimine geçilmiştir gibi yorumlarla 2018 seçimini yeni sistemin ilk seçimi, 2023 seçimini de ikinci seçimi saymak asla kabul edilemez" dedi.
5 Nisan’da başvurumuzu yaptık
Kazan diğer paylaşımında ise başvurusunu şöyle duyurdu: “YSK bugün de kimseyi şaşırtmadı. Üstelik, doğrudan Anayasanın 101/2. maddesi yok sayılarak RTE’a üçüncü kez adaylık yolu açıldı. Biz, yoğunlaşan seçim haberleri nedeniyle, bu kararı tartışmayı ertelemiştik. Ama bilinmesini isteriz ki, hemen 5 Nisan günü AİHM’ne başvurumuzu yaptık... Ne yazık ki, YSK kronometrenin sıfırlandığı sonucuna vardı. Hemen meslektaşım Av. Serkan CENGİZ’i arayıp konuştum. Yetki belgesini kargoya verdim. O da hiç geciktirmeden başvuru formunu doldurup AİHM’ne gönderdi. Kendisine teşekkür ederken, kamuoyunun bilgisine sunuyorum.”