Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, 2010 yılındaki anayasa değişikliğiyle ilgili flaş açıklamada bulundu. Kılıç, Türkiye’nin dönüm noktası olarak nitelendirdiğini belirtirken, "Bir vesayeti kaldırırken bir başka vesayetin fırtınasına uğradık" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin İkinci Yüzyılında Tam Demokrasi Hedefi ve Yeni Anayasa'dan Beklentiler" başlıklı panel gerçekleşti. Demokraside Birlik Vakfı, Ankara Gençlik Parkı Kültür Merkezi'nde gerçekleşen panelde konuşmacı olarak yer alan eski Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç, 2010'daki anayasa değişikliği için "Bir vesayeti kaldırırken bir başka vesayetin fırtınasına uğradık" söyleminde bulundu.
Mahkemelerin yorum hakkını doğru kullanmadığını söyleyen Kılıç, tutukluluk konusunu bile cezalandırma aracı olarak kullandıklarını belirtirken, yasada yazmasına rağmen keyfi yorumlarla, insanları tutuklayarak hapishanelerde bekletmek durumunda kaldıklarının altını çizdi. Kılıç, “Bir anayasa var, bir de anayasanın uygulanması ve yorumu var. Bir hukuk devleti var, hukuk devletinin uygulanması ve yorumu var. Sorunumuz ne Anayasa, ne de yasalarımızdır. Bunu uygulayan ve yorumlayan insanlarımızdır. Yargı erkine verilmiş olan yorum hakkı maalesef isabetli kullanılmıyor" ifadelerini kullandı.
“BİR VESAYETİ KALDIRIRKEN BİR BAŞKA VESAYETİN FIRTINASINA UĞRADIK”
Türkiye’de Anayasa Mahkemesi, Hakimler Savcılar Kurulu, Yüksek Seçim Kurulu Bu üç kurumun tarafsız ve bağımsız olmasını temin etmedikçe sorunlardan asla kurtulamayacaklarını vurgulayan Haşim Kılıç, Cumhuriyet'in kurulduğu günden beri 2010 anayasa değişikliğini Türkiye için bir dönüm noktası olarak gördüğünün altını çizdi. 2010 anayasa değişikliği Türkiye'nin makas değiştirdiği yıl olduğunu söyleyen Kılıç, çok önemli bir değişiklik olduğunu ve Bu değişiklikte yargı vesayeti ile askeri vesayetin ortadan kaldırılması konusunda ciddi adımlar atıldığını belirtti. Kılıç, o konuda da başarılı olunduğunu söylerken "Ancak bir vesayeti kaldırırken bir başka vesayetin fırtınasına uğradık.” söyleminde bulundu.
Günümüzde terör örgütü olarak anılan cemaatin yapılanması ve onun ele geçirilmesi daha sonra da mevcut siyasi partinin iktidarı ele geçirilmesi sonunda bu vesayetin bitmediğini belirten Kılıç, geriye doğru gidildiği zaman Türkiye'nin iki konuda çok ciddi sıkıntı çektiğini söyledi. Bunlardan ilkinin ifade özgürlüğü, diğeri de din ve vicdan özgürlüğü olduğunu belirtirken sorunların bu eksende hep doğduğunu belirtti.
“DEMOKRASİNİN, LAİKLİĞİN VE HUKUK DEVLETİNİN İÇİNİ YETERİNCE DOLDURDUK”
"1961 Anayasası'nda Cumhuriyet'in nitelikleri belirtilmiş; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiştir.” diyen Kılıç, ancak bu kavramların içleri doldurulması gereken kurum tarafından evrensel hukuk değerlerine uygun olarak doldurulmadığından dolayı bu sorunları yaşayarak geldiğini söyledi. Kılıç, ifade özgürlüğünün içerisine basın özgürlüğünü de örgütlenme, toplantı, gösteri yürüyüşü özgürlüğünü de katarak, din ve vicdan özgürlüğü konusunda da tarihi hatalar yapılarak belli bir noktaya kadar geldiğini belirtti. Kılıç, "bugün bazı konularda şikayet ediyorsak, bazı konuları eleştiriyorsak, mutlu değilsek bu laiklik konusunun içinin evrensel anlamda doldurulamadığındandır.” dedi.
“Biz ne demokrasinin ne laikliğin ne de hukuk devletinin ne de sosyal devletin içini yeterince doldurduk” açıklamasını yapan, Kılıç, “Anayasa Mahkemesi'ydi. Anayasa Mahkemesi yorum hakkı olan, anayasayı yorumlayan ve 'Anayasa Mahkemesi ne diyorsa anayasa odur' olan bir kurum bizim için. Ama bunların içi doldurulamadı." ifadelerini kullandı.