Gazeteci Fatih Altaylı, “Kuzey Marmara rezaletinden bahsedelim mi!” adlı köşe yazısında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Şimşek’in asıl niyetini açıklayan Fatih Altaylı, “Akaryakıt zamları ile pahalılık önlenir mi?” sorusunu gündeme taşıdı. Şimşek’in asıl hedefinin akaryakıt fiyatını daha önce bakanlık yaptığı dönemdeki seviyeye yani 2,6 avroya çekmek olduğunu belirten Altaylı, benzin fiyatının 68 TL olabileceğini belirtti.
“BANA NE, BEN HEP 50’TL’LİK ALIYORUM” DEMEYİN”
Altaylı “Seçimden önce 19 TL olan akaryakıt bugün 40 TL. 3 aylık artış yüzde 100’ün üzerinde. Petrol piyasasında bu oranda bir artış falan yok, dolar kurunda da… Sakın bazı ahmaklar gibi “Bana ne, benim otomobilim yok. Bana ne, ben hep 50’TL’lik alıyorum” demeyin. Akaryakıt fiyatları böyle artarken tüketim ürünlerinin fiyatlarının yerinde kalması mümkün değil. Hepsi market, manav, kasap raflarında hepinize kendini gösterecek. Enerji fiyatları bu oranda artarken, enflasyonun düşmesini beklemek için ise ancak “bankacı” olmak lazım” açıklamalarında bulundu.
İşte Fatih Altaylı’nın yazısı şu şekilde:
Akaryakıt zamları ile pahalılık önlenir mi!
“Mehmet Bey’in Maliye Bakanı olduğu 2013 yılı Türk ekonomisinin kağıt üzerinde en iyi yılıydı.
O sırada da benzinin litre fiyatı 5 TL, dolar kuru ise 1,9 TL idi. Yani bir litre benzin 2,6 dolara satılıyor ve yine dünyanın en pahalı benzini unvanını taşıyordu.
O günlerde yine benzin pahalı falan deniyordu ama kimse bugünkü kadar sıkıntı çekmiyordu.
Çünkü Bakanlığın dün açıkladığının aksine, mesele sadece fiyat değil alım gücü meselesiydi ve o gün Türk halkının alım gücü bugünün üzerinde idi.
Çok değil, hemen hemen 1,5 ay önce, geçen Mayıs ayında 8 bin 500 TL asgari ücret alan biri, maaşının tamamı ile 439 litre benzin alabiliyorken, bugün asgari ücretin 11 bin 402 TL’ye çıkmasına rağmen, şu anda tüm maaşı ile 332 litre akaryakıt alabiliyor.
Yani siz iktidar olarak asgari ücretlinin deposundan 100 litre benzin çaldınız.
Bize Avrupa örneği falan vermiş Bakanlık. “Orada daha pahalı” diyerek.
Fransa ve İspanya’da geçen yaz 2,2 avro olan akaryakıt fiyatları yaklaşık yüzde 17 gerileyerek 1,8 avroya düştü. Ve asgari ücretli bir Fransız maaşı ile yaklaşık 850 litre yani asgari ücretli bir Türk’ün alabildiğinin iki katından fazla akaryakıt alabiliyor.
Ve sizi bilmem ama biz buna “alım gücü” diyoruz Mehmet Bey.
Anladığım kadarı ile siz akaryakıt fiyatlarını, eski bakanlığınız dönemindeki gibi 2 doların üzerine çıkarmak niyetindesiniz.
2013’teki seviyeye çekerseniz litresi 68 TL demektir.
Seçmeniniz için mahzuru olmayabilir.
Onlar hep 50 TL’lik alıyor nasıl olsa…”
Bu satırları, iktidar akaryakıt zamlarına başladığı zaman kaleme aldım ve Şimşek’in hedefinin akaryakıt fiyatını daha önce bakanlık yaptığı dönemdeki seviyeye yani 2,6 avroya çekmek olduğunu söyledim.
Benzin fiyatını 68 TL yapabilir diye yazdım.
Herkes güldü. Delirdiğimi zannetti. Seçimden önce 19 TL olan akaryakıt nasıl 68 TL olabilirdi.
Bugün 40 TL. 3 aylık artış yüzde 100’ün üzerinde. Petrol piyasasında bu oranda bir artış falan yok, dolar kurunda da…
Son zamla beraber 1 asgari ücretle alınabilen benzin miktarı 279 litreye düştü.
Ve seçimden bu yana asgari ücretlinin deposundan çalınan akaryakıt miktarı 160 litreye çıktı.
Sakın bazı ahmaklar gibi “Bana ne, benim otomobilin yok. Bana ne, ben hep 50’TL’lik alıyorum” demeyin.
Akaryakıt fiyatları böyle artarken tüketim ürünlerinin fiyatlarının yerinde kalması mümkün değil.
Hepsi market, manav, kasap raflarında hepinize kendini gösterecek.
Enerji fiyatları bu oranda artarken, enflasyonun düşmesini beklemek için ise ancak “bankacı” olmak lazım!