İktidarın 500 dolar ile 22 bin lirası!

İktidar son seçimlerden önce işçilere, emekçilere iki açık söz vermişti. Birincisi asgari ücretin 500 dolar olacağı ikincisi ise en düşük memur aylığının 22.000 lira olarak belirleneceği.

Şimdi bakalım ne oldu?

Bilindiği gibi asgari ücret temmuzdan geçerli olmak üzere 11.402 lira olarak belirlendi. Bu belirlenmenin yapıldığı tarihte 486 dolara karşılık gelen asgari ücret şimdi 450 dolarlara geriledi, yani 35 dolardan fazlası gitti.

Ama daha kötüsü yolda! İşçiler yeni asgari ücretlerini alacakları temmuz ayı sonunda acaba kaç dolar almış olacaklar. Bu henüz bilinmiyor, ama 400 dolar alabilseler iyi.

Yani daha almadan asgari ücrette işçilerin % 20 civarında kaybı var!

Gelelim memurlara (kamu emekçileri) verilen 22.000 lira sözüne. Bu söz verildiği zaman 22 bin lira 1128 dolar yapıyordu, bugün ise 877 dolar yani daha şimdiden %22 kayıp!

Tabii bir de daha şimdiden yapılan zamları ve ilerde yapılacak zamları düşünelim.

Sonbahar ayları geldiğinde bu ücretlerle faturalarımızı nasıl ödeyebileceğimizi, temel gıda ihtiyaçlarımızı nasıl karşılayabileceğimizi düşünmek bile korkutucu. Allah bütün emeği ile geçinenlerin yardımcısı olsun!

Enflasyon iktidardakilerin uyguladıkları politikaların sonucudur. Enflasyondan kim zarar görüyor tabii ki sabit ücretlerle geçinenler. Peki enflasyondan kim kazanıyor tabii ki sattığı mallara ve hizmetlere enflasyondan bile fazla zam yapanlar. Ama bunların içinde hükümet de var. Çünkü o da birçok vergiye, hizmete çok daha fazla zam yapmaktadır

Ülkemizde asgari ücret neredeyse her çalışanın ücret düzeyi oldu. Hükümetin söz verdiği beş yüz dolarlık asgari ücret ya da 22 bin liralık (877 dolar) en düşük memur maaşı ile geçinmek, kiraları, faturaları ödemek mümkün mü? Tabii ki hayır!

Ama bir an kabul edelim, 500 dolara ve 1128 dolara razı olduk, bari onu ödeyin. Bunu deyince de, burası Türkiye dolarla mı maaş ödenecek diyorlar. Tamam haklısınız. Zaten bunu söyleyen yok.

O zaman çözüm ne? Tabii ki eşelmobil sistemi. Yani aylık enflasyona göre ücretlerin, maaşların artırılması sistemi. Ama tabii ki gerçekten bağımsız olması için yönetiminde devletin yanında işçilerin ve memurların da ağırlıklı olarak temsil edildiği TÜİK‘in(Türkiye İstatistik Kurumu ) belirlediği enflasyon oranları kullanılarak!

***

Düşük ücretlerle birlikte çok büyük bir sorunumuz da çalışma hayatımızda yıllardır süren belirsizlik halleridir.

Her seçim öncesi verilen sözler seçim sonrası unutuluyor. Merkezi kamu kurumlarında ve belediyelerde taşeron sistemi bir şekilde devam ediyor.

Yıllardır çalışma bakanları taşeron işçilere kadrolu ve güvenceli çalışma hakkı vereceğiz dedi. Gerçekte 2019 yılında çıkarılan KHK ile yapılan kamu kurumlarındaki işçilere verilen gerçek işçi kadrosu (4D ) veya memur kadrosu (657)olmadı. Belediyelerdeki 600 bin ve diğer kamu kurumlarındaki yüzbinlerce işçilerin aynı işi yaptıkları eski kadrolu işçilere göre uğradıkları büyük haksızlık ve eşitsizlikler sürüyor.

Özel sektördeki taşeron uygulamaları ve buna bağlı adaletsizlik ve azgın sömürü düzenli ise alabildiğine devam ediyor ve her geçen gün büyüyor.

Hükümetin ve büyük patronların bu politikaları tamam da buna karşı sendikaların bu sessizliği ve duyarsızlığına ne demeliyiz?

Hani sendikaların eylem planları?

Hani sendikaların ortak mücadele programları?

Hani sendikaların büyük kitlesel arayış toplantıları?

Eskiden de sendikalarımızda büyük sorunlar vardı ama neredeyse 1990’ların ikinci yarısından itibaren sendikaların çoğu sanki bir “Baronlar Kulübü” haline geldi, ya da başka güncel deyimle sendikaları “oligarklar” yönetmeye başladı.

Hükümetler ve patronlar sendika yöneticilerinin bir çeşit “krallar” konumuna gelmesinden çok memnunlar. Bu sendikacı denilen ama sadece işçilerin karşısında “krallar” kesilenler sayesinde “vur eline al ekmeğini düzeni” çok güzel devem ediyor!

Bugünlerde hep değişimden bahsediliyor.

Biz işçiler ve emekçiler için sendikalarda ve siyasal anlayışlarımızdaki değişim artık elzem haline gelmiştir.

Tüm işçilerin katılımına açık kurultaylar, çalıştaylar, konferanslar istiyoruz!

Sendika seçimleri delegelerle değil tüm üye işçilerin katılım ile olmalıdır!

Kamuda işçi memur ayrımı olmamalı, üst düzey memurlar dışında tüm çalışanlar 4D işçi kadrosunda istihdam edilmeli aynı sendikalarda örgütlenmelidirler!

Düzenlerini bozmalıyız!

Rahatlarını kaçırmalıyız!

Seçimler bitti iktidar ve ahalisi yoluna kaldığı yerden devam ediyor, verdikleri sözler yerine gelmedi ve ekonomik kriz büyüyerek devam ediyor...

Düzen muhalefetti bir seçenek sunamıyor, çare olamıyor…

İşçi sınıfı ve tüm alın teri ile geçinenler başının çaresine bakmalı örgütlenmeli, siyasette var olmalı ve kendi yolunu inşa etmelidir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları