İstanbul'da bazı hastane çalışanları ve 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerin ortak hareket etmesiyle, yenidoğan bebekler üstünden para kazanmayı hedefleyen çeteye ilişkin soruşturma giderek derinleşiyor.
Bazı bebekleri de öldüren, sağlıklı bebekleri yoğun bakım ünitesine aldıran ve bebeklerin ailelerinden cenazeleri için dahi elden para isteyen çetenin çatısı iki doktor tarafından kuruldu. Onlarca sağlık çalışanı da yenidoğan çetesiyle birlikte hareket etti.
Doktor Fırat Sarı'nın 350 yataklı yoğun bakım işletmesinin sürekli dolu vaziyette olması, soruşturmanın da çok ciddi boyutla erişebileceğini yansıtıyor.
Çetenin elebaşları, Dr. İlker Gönen ile Dr. Fırat Sarı. Bazı hemşireler de doktor gibi çalıştı. Çeteye en önemli hizmeti gerçekleştiren hemşirelerin hepsi itirafçı olmak istedi. Milyarlarca TL’lik yasa dışı bir gelir ortaya çıktı. İşte yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmada son durum…
YENİDOĞAN ÇETESİNİ KİM İHBAR ETTİ?
Yenidoğan çetesi, 2023 yılının mayıs ayında bebeğini kaybedene bir anne tarafından CİMER'e şikayet edildi.
CİMER'e sunulan şikayette şu konular dile getirildi:
"- Eski PKK hükümlüsü, Reyap Hastanesi yenidoğan yoğun bakım doktoru Fırat Sarı ve İlker Gönen SSK'yı dolandırmaktadır.
- Reyap Hastanesi, Medicine Bağcılar Hastanesi, Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Doğa Hastanesi, Bağcılar Şafak Hastanesi, Duygu Hastanesi ve eski olarak Ethica Hastanesi ile birçok hastanenin yenidoğan yoğun bakımlarını kiralayarak gece nöbetçi doktor bulundurmadılar ve insani ve tıbba uygun olmayan koşullar ve bunun gibi birçok sebepten bir sürü bebek insanlık dışı bir şekilde öldü.
- Bu şahıslar birinci basamak olan hastayı epikrizlerde hep 3'üncü basamak göstererek ve 112 komuta kontrol merkezine rüşvet vererek, bebek satın alarak kaç yıldır milyonlarca Türk lirası para kazandılar ve yüzlerce bebeğin ölümüne sebep oldular. Bu satılan bebekler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in yoğun bakımlarında kötü şartlar altında can verdi.
- Bebek ölümlerinin durması için bu kan emici vatan hainlerine dur denmeli. Dediğim hastaneler ani bir şekilde baskınla denetlenirse demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Bu ölen bebekler sizin de bebeğiniz olabilir. Aziz devletimin gerekeni yapacağından hiç kuşkum yoktur."
YENİDOĞAN ÇETESİNDE KİMLER VAR?
Şikayet sonrasında İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü inceleme başlattı. Ardından da devreye İstanbul Emniyeti girdi. Dr. İlker Gönen ve Dr. Fırat Sarı’nın 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla iş birliği içerisinde hareket ettikleri görüldü. Teknik takip esnasında, suç içerikli olduğu düşünülen 2 bin 400 konuşmanın deşifresi yapıldı. Söz konusu konuşmalar İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerinin desteğiyle araştırıldı. Denetimler neticesinde 41 şüphelinin suça karıştığının belirlendi.
Fezlekede, banka hesap hareketleri, HTS kayıtları, fiziki takip tutanakları ve İl Sağlık Müdürlüğü görevlileri tarafından gerçekleştirilen denetimlerin de suç içerikli konuşmalar ile bağdaştığı görüldü.
Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi’nin sahibi Dr. Fırat Sarı, kayıtlarda çalışanı olarak gösterdiği Dr. İlker Gönen ile İstanbul içinde hizmet sunan birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işletmek amacıyla satın aldı. Daha sonrasında ise Fırat Sarı, anlaştıkları hastanelerin yenidoğan birimlerine kendisine bağlı sağlık çalışanlarını yerleştirdi.
Çetenin sağlık çalışanları, 112 Acil Çağrı Merkezi hasta sevklerini yapan Fehmi Alperen, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, il dışı hasta sevklerini yapan Serdar Yüksel ve dönemin Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetleri çalışanı Renas Kılıç aracılığıyla, farklı özel hastanelerde ya da devlet hastanelerinde doğup tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları belirledi. Bu bebekler, anlaşmalı hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın alındı.
Şüpheliler, uzun süreler boyunca bebek hastaların hastanede kalmalarını sağladı. Böylelikle SGK'den yüksek miktarda ödeme alınırken, uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne yol açıldı.
YENİDOĞAN ÇETESİNE HANGİ HEMŞİRELER YARDIM ETTİ?
Suç örgütünün elebaşılığını Fırat Sarı'nın yaptığı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir'in ise yönetici olduğu belirtilen fezlekede, örgütün üyelerinin ise Serdar Yüksel, Renas Kılıç, Hakan Doğukan Taşçı, Fehmi Alperen, Deniz Korkmaz, Hasan Basri Gök, Hüseyin Günerhan, Enes Kaan Bölükbaşı, Cansu Akyıldırım, Sümeyye Nur Arslan ve Mehtap Sayar olduğu aktarıldı.
Fezlekede hastaneler ve buralarda çalışan şüpheli hemşireler de şu şekilde sıralandı:
"Beylikdüzü Medilife Hastanesi Hemşiresi Ceren Hatice Kırım, Bağcılar Medilife Hastanesi hemşiresi Çağla Durmuş, Reyap Hastanesi hemşireleri Sümeyye Nur Arslan ve Mehtap Sayar, TRG Hopitalist Hastanesi hemşiresi Cansu Akyıldırım, Bağcılar Şafak Hastanesi hemşiresi Mehmet Halis Başli, Esenler Güney Hastanesi hemşiresi Hüseyin Günerhan, Duygu Hastanesi hemşiresi Deniz Korkmaz ile 11 hastanenin hasta takibini yapan hemşiler Hakan Hasan Basri Gök ve Doğukan Taşçı."
YENİDOĞAN SORUŞTURMASINDA KAPATILAN HASTANELER HANGİLERİ?
Şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu çetenin Akabe Sağlık Tesisleri AŞ'ye ait özel Avcılar Hospital Hastanesi,
Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi,
Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ'ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi,
Beymed AŞ'ye ait Özel Birinci Hastanesi,
Refik Arslan AŞ'ye bağlı Özel Bağcılar Şafak Hastanesi,
Ekip Sağlık AŞ'ye ait Özel TRG Hospitalist Hastanesi,
Reyap AŞ'ye ait Özel Reyap İstanbul Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi,
Doğamed AŞ'ye ait Özel Doğa Hospital Hastanesi,
Öte yandan, Silivri Kolan ile Esenler Güney hastanelerinin yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin kiralanarak işletmesinin devralındığı ve bu hastanelerin tamamında doktorlar yerine hemşirelerin sağlık hizmeti sunduğu, fezlekeye yansıdı.
YENİDOĞAN SORUŞTURMASI NASIL YAPILDI?
Yenidoğan çetesiyle ilgili ihbarın ardından İl Sağlık Müdürlüğü, hastanelere giderek durumu anlamaya çalıştı.
Soruşturma esnasında ise işbirliği içerisinde Emniyet ile ortak hareket edildi. Sağlık ekipleri, Emniyetin belirlemelerine göre, hastaneler rutin denetim yapar gibi denetlemeye başladı, soruşturmanın fark edilmemesi için özen gösterildi.
Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doktor Malik Türkay Esin, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Özel Sağlık Kuruluşları Denetim Biriminde uzman olarak görev yaptığı dönemde soruşturmaya başında dahil oldu.
Esin, durumu korku filmi olarak nitelendirirken şu bilgileri verdi:
"'- Kötü malzemeyi kullan hastalık kapsın, durumu kötü, şahıs ölmüş ama kuvözde beklet parasını alalım ya da boşver yatağı boşalt, bunu öldür'... Yani bunun insanlıkla, sağlıkçılıkla bağdaşır tarafı yok.
- O yüzden de bizi en çok yıpratan kısım o oldu. Geceleri gidip bu tapelerin çözülmesinde de bununla ilgili sorgularda da çalıştık. Ama bu bünyenizin kaldıracağı bir şey değil.
- Tamamen masum bir bebeği 5 bin lira, 10 bin lira için öldürmek insanlıkla açıklanacak bir şey değil. Biz bunları sağlıkçı olarak da doktor olarak da insan olarak da kabul etmiyoruz. Bir kişinin öldürülmesi emrinin telefonda dinlenilmesi, karşı tarafta da diyelim ki bir bayan olup, bir annenin bir bebek öldürmesi. Çünkü o sağlıkçılardan bayan olanların sonuçta bir annelik vasfı var. Bir bebeğin ölümünü kahkahayla... Bunun anlatılır tarafı yok. Korku filmi seyrediyorsunuz. Hiç sevmediğiniz bir korku filmi, kabus. Kurgu mu? Yani kurgu olsun, bu gerçek olmasın, ciddi olmasın, başka bir şey çıksın istiyorsunuz ama ne yazık ki değil. Bunları yaşadık."
YENİDOĞAN ÇETESİ SİSTEMİ NASIL İŞLEDİ?
Soruşturma esnasında ifadeleri alınan hemşireler, sistemi de anlattı.
Çetenin en tepesindeki isim Dr. İlker Gönen, suç işlemediğini ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmasını gerektirecek bir durumun ortada olmadığını savundu.
Hemşire Hakan Doğukan Taşçı ise etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini dile getirdi.
Fırat Sarı’nın kendisini usulsüz işlerin içine sokan kişi olduğunu iddia eden Taşçı, "Kendisi hastanede doktor bulundurması gerekirken doktor yerine beni bırakıyordu. Ben de çocukların sağlığı için elimden geleni yapıyordum. İşler iyice çığırından çıktıktan sonra, çocukların sağlığı tehlikeye girdikten sonra bu kişiyle sürekli tartıştım. Yaklaşık 4 aydır da kendisi ile görüşmüyorum. Kendisi ile kavga ederek ayrıldım." diye konuştu.
350 YATAK TAMAMEN DOLUYDU
Gıyasettin Mert Özdemir'i ismen tanıdığını belirten Taşçı, birkaç kez görüştüğünü kaydederek, "Bu kişiyi CİMER'e şikayet ettim. Şikayet etme sebebim 'bebek tüccarlığı' yapmasından dolayı. Bu kişi 112 Acil'de ambulans şoförü olarak çalışır. Birçok özel hastane ile iş yapar. Genelde hastanelerde başhekimlerle, hastanede müdürleri ile anlaşarak hastanelere dışarıdan yenidoğan bebeklerin gelip yatışını yaptırıyor ve bundan kar elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin bu yenidoğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor." iddiasını öne attı.
Taşçı, ifadesinde şu iddiaları dile getirdi:
"- Sorumluluğu da benim gibi hemşirelere yıkıyorlar. Bu sistemden şikayetçi olup işten ayrıldığım dönemde yaklaşık bir yıl boyunca işe girmemi engellediler. Bir tane hastanın yaşama şansı az olmasına rağmen elimden geleni yaptığım için Fırat Hoca bana 'O hastayla ilgilenme boşuna, bırak ölsün.' diyerek beni sürekli işimi yapmamam konusunda engelledi. Ancak ben bunlara rağmen hastalara hep yardım ettim. İmkanlar doğrultusunda yönetimdeki kişilerden hastaların ödemelerinde indirim talep ettim. Bunu inisiyatif alarak yaptım.
- Bu soruşturma ile ilgili yapılan denetimlerden sonra Fırat Sarı'ya 'Artık bu işlerde yokum, istediğin raporları yazmayacağım' dedim ve Sarı'yı hastane yönetimine şikayet ettim. Fırat Sarı da benim şikayetimi öğrenince istifamı istedi. Bu sebeple de işten ayrıldım. Ben ayrıldıktan sonra da hastanede eks sayısı arttı. Bu eks vakalarının da araştırılmasını talep ediyorum."
Şüpheli hemşire Hasan Basri Gök de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma isteğini ifade etti. Samimi bir şekilde bütün bildiklerini anlatacağını belirten Gök, şunları söyledi:
"- Fırat Sarı, Gıyasettin Mert Özdemir'den tanıdığı ve irtibatlı olduğu hastanelerden kendi kontrolünde olan hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sağlıksız yenidoğan bebek bulmasını istiyordu.
- Yaklaşık 350 yatak kapasitesine sahip olan, Fırat Sarı'nın işletmeciliğini yaptığı yoğun bakımlar çoğunlukla fulldü. Fırat Sarı bu bebekler için SGK'ya faturalandırma yapıyordu. Bunun için de epikriz raporları gerekiyordu. Bu raporların neredeyse tamamı usulsüz olarak düzenleniyordu. Kendisi bir format oluşturmuş ve bu oluşturduğu formatı işletmeciliğini yaptığı hastanelerde yoğun bakım ünitelerinden sorumlu hemşirelere veriyor ve matbu olan format üzerinde düzenleme yapılarak epikriz raporu yazılmasını istiyordu."
HEMŞİREYİ DOKTOR YAPTI
Şüpheli hemşire Hakan Doğukan Taşçı da etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini aktardı.
Kendisini usulsüz işlerin içine sokan kişinin Fırat Sarı olduğunu öne süren Taşçı, "Kendisi hastanede doktor bulundurması gerekirken doktor yerine beni bırakıyordu. Ben de çocukların sağlığı için elimden geleni yapıyordum. İşler iyice çığırından çıktıktan sonra, çocukların sağlığı tehlikeye girdikten sonra bu kişiyle sürekli tartıştım. Yaklaşık 4 aydır da kendisi ile görüşmüyorum. Kendisi ile kavga ederek ayrıldım." savunmasını yaptı.
BAŞHEKİMLERLE ANLAŞTI
Taşçı, Gıyasettin Mert Özdemir'i ismen tanıdığını ve birkaç kez görüştüğünü belirterek, sistemi şöyle anlattı:
"Bu kişiyi CİMER'e şikayet ettim. Şikayet etme sebebim 'bebek tüccarlığı' yapmasından dolayı. Bu kişi 112 Acil'de ambulans şoförü olarak çalışır. Birçok özel hastane ile iş yapar.
- Genelde hastanelerde başhekimlerle, hastanede müdürleri ile anlaşarak hastanelere dışarıdan yenidoğan bebeklerin gelip yatışını yaptırıyor ve bundan kar elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin bu yenidoğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor." ifadelerini kullandı.