Meral Akşener'den canlı yayında önemli açıklamalar: Benim bulunduğum yerde FETÖ, PKK, Hizbullah olmaz

Meral Akşener'den canlı yayında önemli açıklamalar: Benim bulunduğum yerde FETÖ, PKK, Hizbullah olmaz

İYİ Parti lideri Meral Akşener, Habertürk canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Akşener, "HDP'nin Cumhur İttifakı'nın bileşenleri tarafından PKK ile özdeşleştirip bu defa bizim kafamızda çekiç olarak kullanılması. Benim bulunduğum yerde ne FETÖ, ne İBDA/C, ne PKK, ne de Hizbullah olur" dedi.

28 Mayıs'taki Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu öncesi İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Habertürk TV ekranlarına konuk oldu.

aksener9.jpg

Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu'na kefil olduğunu söyleyen Akşener Sinan Oğan'ın Erdoğan'a destek kararı için; "Asıl kararı verenler Sinan Oğan’a oy verenler olacak. 5.3'lük seçmenin koştura koştura Erdoğan'a gideceğini sanmıyorum" ifadelerini kullandı.

Gazeteciler Serap Belet, Hülya Hökenek İncedursun ve Kürşad Oğuz’un sorularını yanıtlayan Akşener’in açıklamaları şöyle:

ASIL KARARI VERENLER SİNAN OĞAN’A OY VERENLER OLACAK

Ben olumlu veya olumsuz değerlendirmeye dair kendimi hak sahibi görmüyorum. Bu değerlendirmeyi yapacak olan sayın Oğan'a 5.3 oy vermiş seçmendir. Bu seçmenler sayın Erdoğan'ı desteklemeye mi gideceklerdir; yoksa bir denge unsuru olarak tutum mu alacaklardır, onu bilmiyoruz. Sayın Oğan'ın kişisel kararını elbette saygıyla karşılıyorum. Uzun zamandır Türkiye'de siyasi partilere, şahıslara oy veren seçmenin iradesi sıfır, o partinin bendesi marabası gibi tarif edilen seçmen var. Seçmen velinimettir. Sayın Erdoğan'a koştura koştura desteklemeye gideceğini düşünmüyorum. İkinci tur için bir aktör olacağını ortaya koyara sayın Oğan yol yürüdü. Millet İttifakı'nı da Cumhur İttifakı'nı da eleştirdiği alanlar vardı. Sayın Kılıçdaroğlu bizatihi sayın Oğan'ı ziyaret ederek cevap verdi. Soru işaretlerine açık ve net cevaplar verdi sayın Kılıçdaroğlu. Sayın İnce özellikle üzerinde durduğum kişidir. Sayın İnce, sayın Özdağ, sayın Oğan dahil olmak üzere onlarla konuşmaya yetkili kıldık biz. Sayın Kılıçdaroğlu'nun konuşması gerekiyor muhatap olarak. Buna karşılık sayın Erdoğan davet etti ve sayın Oğan'ın itiraz ettiği herşey yerinde duruyor. Şaşırdığımı söylemem. Görüşmelerden sonra gidişata göre şaşırmadım. Bu 5.2'lik alan sayın Oğan'ın hareketiyle koştur koştur gidip sayın Erdoğan'ı destekleyecek diye kavram da yok.

"İYİ PARTİ'DEN VE DİĞER PARTİLERDEN DE GİDEN OLMUŞTUR"

Esasında bu seçmenler muhalif. İki muhalif ittifak vardı. Biri ATA bir tanesi Millet İttifakı. İki ittifakın da itirazları vardı Cumhur İttifakı'nın bazılarına. Sayın Erdoğan'ın kutuplaştırma gibi itirazlar vardı. Bunun üzerine elbette İYİ Parti'den de, CHP'den de oy verenler vardır. O sesin duyulmasını isteyen insanları. Hep Z kuşağı diye konuşuldu. Yaş gruplarına göre gruplandırdığınızda farklı alanlarda itirazları olan, kendisinin duyulması olan insanlar vardı. İYİ Parti'den de başka siyasi partilerden de giden olmuştur. Bize oy veren seçmenin çok standart sapması dışında sayın Kılıçdaroğlu'na oy verdiği görülüyor. Bize oy vermeyi düşünüp, sonra kızıp oy vermemiş olabilir.

"AK PARTİ İLK DEFA 2002'DEKİ OYUNA DÜŞTÜ"

Organik mitinglerde sayın Kılıçdaroğlu'na oy istediğimde oluşan alkışı görüyorsunuz. Kalabalık olmuş, az olmuş gibi iddiamız yoktu. Güzel ve coşkulu mitingler oldu. Erzurum'dan sonra ben sayın Kılıçdaroğlu'nun 1. turda seçimi alacağına inandım ve bunu da belirttim. Böyle gördüğünüz de Meclis'in de alabileceğini denk düşürüyorsunuz. Bir bahane uydurmuyorum. Cumhur İttifakı'nda AK Parti 2002'deki oyuna düştü, ilk defa, 21 yılda. Sayın Erdoğan ikinci tura kaldı. Buna karşılık Meclis'i aldılar. Bu Türkiye açısından büyük fayda da getirebilir. Sayın Kılıçdaroğlu'nu seçtireceğimize inanıyorum. Yasama ve yürütmede denge ve denetleme olur. O zaman sağduyu Türkiye'ye hakim olur. Hep beraber Meclis'te referanduma görek kalmadan, bütün partilerin 'evet'i ile parlamenter sisteme geçiş daha kolay, uzlaşı ile olur diye düşünüyorum.

"SEÇİMİ KAYBEDERSEK UCUBE SİSTEMİ TARTIŞMAYACAĞIZ"

Benim derdim şu; biz bu ucube sistemin, burada özne sayın Erdoğan sayın Kılıçdaroğlu değil. Sayın Erdoğan kazanırsa, göreceksiniz en fazla 2 sene sonra özellikle kadınlar 'Meral hanım haklıymış' diyecekler. Özellikle kadınlar nefes alamayaca. Bu dile sahip bir partiyle el sıkışma durumunda bıraktı. Bunu kaybedersek, bu ucube sistemi bir tartışamayacağız. Sayın Erdoğan'ın son seçimi. Bunu bir kenara koyun. Burada çok büyük haksızlık var. Sistemden kaynaklanan abukluklar var. Ben bugün derin yoksulluk çalıştığım Ümraniye'deki evlerden geliyorum. Okulları anlattı çocuklar, şu duvara kafamı vurasım var. Bugün milletvekili var ama kıymeti harbiyesi yok. Bu sistemi değişteribiliriz. Sayın Erdoğan kazandı, sanıyorum 326 civarında milletvekili oldu. Bir dahaki seçime kaç yıl sonra ise, sayın Erdoğan aday olamayacağı için bir kişi koyun. Bu tarafta öfkesi artmış, bu yarık, bu fay hattı iyice genişleyecek. 50 yılık siyasi hafızaya sahibim. 21. yüzyılda sizin çocuklarınız bambaşka şeyler konuşurken biz 1947'nin Türkiye'sindeyiz. 1947'yi değiştirmek üzere rahmetli İnönü ile rahmetli Bayar oturdu. Şimdi tekrar oraya döndük.

"KILIÇDAROĞLU'NUN ÖCALAN'I ÇIKARACAĞI İFTİRASI TUTMUŞ"

Mesela bana PKK'lı dendi. Diyarbakır'a gittiğim zaman faili meçhulcü dendi. Dürüst bir şekilde söylüyorum; bu işle alay etmeyi tercih ettim. Dünya kadar televizyon kanalı, sosyal medyada inanılmaz kampanya olmuş. HDP'nin masada olduğunu düşünmemiştim, bu tutmuş. Sayın Kılıçaroğlu'nun Öcalan'ı çıkaracağına dair iftiralar tutmuş. 3 yıldır esnaf geziyorum. İlk buz gibi karşılandım. Zaman içerisinde o sıcaklığa döndü. Kadına karşı ters davranmıyor bizim esnafımız. Bu kadar abukluğun üzerine yürüdüğünüz zaman asıl yapılması gereken, sizler için doğru olanı anlatmaktan geri düşüyorsunuz. Seçmen velinimettir. Seçmenin talebi şöyle olmalıydı; biz onu dönüştürememişsin. Bunların söylediklerinin bana ne faydası var? Bu ülkede hiç kimse vatan hainliği yapmaz, ülkede kimse PKK ile elele tutuşmaz. Bir de bu kadar büyük bir kampanyanın boca edildiğini belki de iyi göremedik.

"PKK İLE İLİŞKİM VARSA GEREĞİNİN YAPILMASI LAZIM"

Duran Kalkan uzun uzun kesildi verildi. İkinci bölümü yayınlandı. Dendi ki, en fazla bizimle görüşen Tayyip Erdoğan'dır. O kadar çok şey söyleyebilirim ki. Şurada oturup, Tayyip Erdoğan'ı PKK'lı ilan e derim. Hem de karineli. Habur rezaletini sorarım. Bütün fasit dairenin içine girdiğiniz zaman siz unutuluyorsunuz. Sizin çocuğunuz için ne yapmayı düşünüyoruz, ne benim ne Kılıçdaroğlu'nun ne sayın Erdoğan'ın cevaplamadığı bir seçim olamaz. Buradan kaçtı iş. Ben hep burada tutmaya çalıştım. Mansur Bey'le gittiğimiz mitinglerde PKK mevzusunu konuştuk. Benim PKK ile ilişkim varsa gereğinin yapılması lazım. Sizin karşınızda konuşamıyor olmam lazımdı.

"ANADOLU LİSESİNDEKİ KIZ KAZANAMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYOR"

Eğitim gitmiş. Parası varsa çocuklarını okutabiliyor aileler. Anadolu lisesinde okuyan bir kız. Ağlarsınız. Öğrencinin geleceği ile ilgili plan yapan öğretmeni inşa etmeniz lazım. Bir öğretmen sözleşmeli, ücretli, başöğretmen, normal öğretmen olamaz. Öğretmeni yaz tatilini yeni değer setleriyle eğitirsiniz. İki gündür eğitim boyutunu görüyorum felaket. Hukuk okumak isteyen genç kız kazanamayacağını düşünüyor. Bu kız Anadolu lisesinde.

Bir sandık görevlisi kadın ile konuştum. Gayret etmemiz lazım. Seçmen patrondur. Seçmeni ikna etmek görevimiz. Eksiğimiz varmış tamamlamaya çalışıyoruz.

"ANKET ŞİRKET YÖNETİCİSİ BİLGE YILMAZ'A 'İSTİFA ET' DEMİŞ"

Anketlerde sayın Kılıçdaroğlu birinci çıktığında borsa yükselmişti. Dolayısıyla ekonomi onu satın almıştı. Perşembe günü ne kararlar alındı, bu da başka durum. Anketler doğru mu eğri mi onu bilemem. Anket şirketi sahiplerin temel sorunu, istisnalar kaideyi bozmaz, çalıştıkları siyasi partilerin yöneticilerini siyasi iletişim açısından tanzim etmeye çalışıyorlar. Orada bilim kayboluyor. Bir anket şirketinin üst düzey yöneticisi Bilge Yılmaz hocayı arayıp 'istifa et bu partiden' demiştir. Bu bilime, ahlaka yansıyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun Muharrem İnce, Sinan Oğan, Ümit Özdağ ile görüşmesiyle ilgili tam yetkiyi verdik. Bu arkadaşlarımızın destek vermesine itirazımın olmadığını ilk önce ben söyledim. Çarşamba günü toplantı yaptık. 2 bin sandık civarında itirazımız vardı. 4 şehire itirazımız vardı. İkisi hala sürüyor. Bütün bu çalışmaları basınla paylaştım.

"MİTİNGLER YAPILDI, ŞİMDİ BİREYE DOKUNMA ZAMANI"

1 milyonun üstünde geçersiz oy var. 1 milyon 37 bin. Katılma oranı yüzde 87. Sayın Kılıçdaroğlu 24 milyon 595 bin oy. Sayın Erdoğan 27 milyon 133 bin 849 oy. Aradaki fark 2,5 milyon civarında. Oy kullanan 55 milyon 833. Böyle baktığınız zaman potansiyel seçmen 12 milyon oy vermemiş. Bu seçime iki taraf da sıfırdan başlıyor. Cumhur İttifakı'nda da BBP, MHP, Yeniden Refah gibi partiler ayrı girdiler. Bizim Millet İttifakı'nda CHP ve biz ayrı ayrı girdik. Çeşitli kafa karışıklıkları her tarafta olabilir. Bugün sadece iki kişi için oy istenecek. Şimdi konu daha sadeleşti, basitleşti. Arada 2,5 milyon rakam olduğu için mikro seviyede bire bir, şahıs olarak temasla bu işi sağlamak. Mitingler yaptık. O tamam. Trabzon'a defalarca gitmişimdir. Böyle bir mitinge ilk defa şahit oldum. İnanılmaz kalabalıktı. O güç gösterilerini bütün partiler yaptı. Şimdi bireye dokunma zamanı. Şimdi 50 bin genç yeni oy kullanacakmış. Mami diyorlar bana. 'Mami ne söylüyorsun, sayın Kılıçdaroğlu'na oy vermek için ikna et beni' dedi.

"2018'DEKİ OYUMUZUN AYNISINI ALDIK"

Kast ettiği muhtemelen öyle bir şey değil. Millet İttifakı Cumhur İttifakı üzerinden olmuştur. Çarpıtmaya müsait cümleler kurmamamız gerekiyor. Çok kritik bir süreçten gidiyoruz. Oradan ne anlaşılır, sayın Erdoğan'a yeşil ışık. Benim ağzımdan böyle bir şey çıksaydı Türkiye birbirine girmişti. Meral Hanım sayın Erdoğan'a göz kırpılıyor diye. Millet İttifakı'nın bünyesindeki partilerin toptan özeleştiri yapması kavramını doğru bulmuyorum. Biz 2018'deki oyumuzun aynısını aldık. 44 milletvekili çıkarmış oluyoruz. Kararları oylayarak aldık. Dolayısıyla aynı kaldık. Bizim yüzde 10'lik kemikleşmiş oyumuz var. 24-25 Haziran'da olağan büyük kongre yapacağız. Daha yüksek bir oy olmamız gerekiyordu. Bu benim sorumluluğumdadır. Sorumluluk bana aittir, başarı olarak kabul ediliyorsa herkesindir. Başarısızlık bana aittir. İtirazı olarak arkadaşlarımız bir araya gelinir, aday çıkarılır, yarışılır. Ben de elbette adayım tabii ki.

"BENİM BULUNDUĞUM YERDE FETÖ, İBDA/C, PKK, HİZBULLAH OLMAZ"

Masadaki mevzu da partimizin bilgisi dahilinde, sonraki aşamada parti yöneticilerimizin bilgisi dahilinde. Yani ben kafama göre takılmadım. Bundan dolayı problem yaşadıysa partimiz. Bütün bunları kendi iç bünyemizde konuşacağız. Cumhurbaşkanlığını aldığımız halde de bunlar olacak. Bu kutuplaşma işlerinden bıktık ama böyle bir sonuçla karşılaştığımız gerçekliktir. Komplo anlamında söylemiyorum, HDP'yi tanzim etmeye kalkışan kişilerin, ısrarlı bir şekilde anahtar, kilit her neyse HDP'nin olması gerektiğini çekiçle vura vura götürdüler işi. HDP'nin Cumhur İttifakı'nın bileşenleri tarafından PKK ile özdeşleştirip bu defa bizim kafamızda çekiç olarak kullanılması. Benim bulunduğum yerde ne FETÖ, ne İBDA/C, ne PKK, ne de Hizbullah olur. Bunları söylemek bile insana kendini kötü hissettiriyor. Cumhur İttifakı da HDP'yi sopa olarak kullanırken diğer taraftan Kürtlere hakaret edildi. Kürt eşittir PKK'lı oldu bu ülkede. Sonuç itibariyle anahtar millettir, seçmendir. Dolayısıyla o seçmenin Kürt, Türk, HDP'ye, İYİ Parti'ye, CHP'ye, AK Parti'ye, MHP'ye oy vereni de seçmenin hayallerini, hedeflerini duymak gerekir.

"MİLLET İTTİFAKI'NIN MECLİS SAYISINI HDP İLE TAMAMLAMAK İSTEDİLER"

Türkiye'de bir insan kitlesi var ki, sayısı çok değil. Onlar da beğendikleri siyasi partileri, herkesi mecbur bırakmak istiyor. Bu dönem beğendikleri parti HDPydi. Daha önce sayın Erdoğan'ı tanzim etmeye kalkıştılar. Sayın Erdoğan onları kapının önüne koydu. Millet İttifakının Meclisteki sayısı HDP ile tamamlansın istediler. Bunların anlamı şu; halkı tanımıyorlar, insanları bilmiyorlar. O benim gittiği evlerin içine girmemişler, ayaklarının altına rutubet değmemiş. Bugün bir çocuğa sordum 'ne istersin oğlum' dedi. TOKİ'den ev istedi. Satın almak için değil, o iğrenç evden kurtulmak istedi.

"KILIÇDAROĞLU NE ÖCALAN'I ÇIKARIR NE DE FETÖ İLE EL SIKIŞIR"

Ben Atatürkçüler azaldı, çoğaldı kısmına bir şey diyemem. Oy için burayla el sıkışacak kadar işi götürürseniz, bu tarafı da sürekli olarak HDP ve PKK üzerinden tanzim etmeye çalışırsanız sonuç itibariyle bu ülkede insanlar birbirinden uzaklaşır. Kürtler eşittir PKK'lı haline döner, bu yanlış. Eğer öyle bir şey olsa Güneydoğu'da ne durumda olacaktık biz. İYİ Parti saldırıya uğradı. Çok pis bir dille karşılaştık. Bunu yanlış bulduğumu ifade etmek istiyorum. Atatürk'ü sevmek, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmak, ülkede her vatandaşın refah içinde yaşamasını istemek, milliyetçilik anlayışının öne çıktığını söyleyebilirim. Bundan çok mutluyum. Başından beri ayrıştırmanın dışında olmaya gayret ettik. Bu makul dilin, kapsayıcı dilin Türkiye'nin bütün siyasi partilerinin işin içine dahil olmasını diliyorum. Net bir şekilde şunu söylüyorum, Kürtlere karşı dilimizi dikkatli tutacağız. Ben sayın Kılıçdaroğlu'na kefilim, ne Abdullah Öcalan'ı çıkarır ne de FETÖ ile el sıkışır. Seçmenden ricam şu; Kılıçdaroğlu'nu seçelim. Parlamenter sisteme ülkenin geçmesinin elzam olduğuna Allah şahittir, kalpten inanıyorum.

KILIÇDAROĞLU İLE ÖZDAĞ'IN BİRLİKTE METİN HAZIRLADIKLARI KONUSU

Sayın Kılıçdaroğlu'nun PKK, Apo, FETÖ ile asla terör örgütüyle yanyana gelmeyeceğine dair kefalet koyuyorum. MHP Kocaeli İl Başkanlığı yapmış bir abinin kız kardeşi olarak söylüyorum bunu. Sayın İnce ile kulis bilgim var. Sayın Ümit Özdağ beyefendi ile ilgili Kemal Bey'le yaptığı konuşmadan, parti bünyesinden, takip eden arkadaşlaran öğrendiğim birlikte metin üzerinde çalıştıklarına dair. Bir mutabakat metni olacağına dair. Arkadaşlarımdan aldığım bilgi bu. Sayın Kılıçdaroğlu ile bir görüşmem olmadı. Sahadan buraya geldim.

"GARAJDAN BOZMA EV YAPMIŞLAR"

Türkiye'de bir kısım çok uçtu, bir kısım insan da dibe gitti. Gittikçe açılıyor. 2,5 yıl evvel asgari ücret alan aile ayda 1 kilo et alabilirken bugün mümkün değil. Garajdan bozma ev yapmışlar 3 bin 500 lira kira. Işık yok, kafanızı eğerek giriyorsunuz. Kiralar çok pahalı.

"NEYİN NASIL YAPILACAĞINA DAİR TEK KELİME EDİLMEDİ"

Millet İttifakı bileşenlerin tümümün ekonomi kadroları muhteşem. Bizde Bilge Bey, Ümit Özlale, Birol Aydemir, Cihan Paçacı, Ayfer Yılmaz var. Çok iyi ekonomistimiz var. Böyle bir sisteme ekonomi çok kolay. Ekonominin esas patronu güvendir. En basitinden Kemal Bey kazanacak anketlerine inanıldığı anda borsa ne oldu? Sayın Erdoğan ikinci tura kalınca Perşembe günü neler oldtu hatırlayın. Kredi limitleri düştü, kredi kartlarıyla ilgili ödemeler ne oldu? Seçim boyunca sürekli vaat verildi. Vaatlere ilişkin neyin nasıl yapılacağına dair tek kelime edilmedi.

"BIRAKIN HAKARETİ ELEŞTİRME HAKKINIZ BİLE YOKTUR"

Sosyal medyada yer alan arkadaşlarımız seviyorlar orada insanları gagalamayı. Deprem oldu. Ben deprem yaşamış bir insanım. Berbat bir şeydir. Çok zor atlatıyorsunuz. Deprem olduğunda İstanbul'daydım. İzmit'e nasıl gittiğimizi bilemedik. İzmit'in yarısı yıkılmış. Annemleri, kayınvalidemi bulmak vs. bir sürü şey geçirdik. Ben orada kaldım. Orada birliktelik olması gerekiyor. Arama kurtarma çalışmalarını düdüklü arabalarla gittiğiniz için engelliyorsunuz. Bu kutuplaşma orada da yaşandı. Çift taraflı oldu bu mevzu. Orada siyasi partilerin birbiriyle ilişkisi kırmızı kuvvetler mavi kuvvetler gibi oldu. Kocaeli'de şu olmuştu. Hasan Gemici Bey İzmit'ten bakandı. Osman Pepe Refah Partisi milletvekiliydi. Diğer partilerin milletvekilleri her sabah 09.30 Hasan Gemici bizimle toplantı yapar, gerekli kararları alırdı. İktidar bunu yapamadı. Sosyal medya üzerinden muhalefet ise 'hadi hadi' diyen sistem oldu. Sonuçta depremzedenin derdine çare olmak için kakafoni oluştu. Bunu söylemek zorundayım. O insanlara oy verdiği için bırakın hakareti eleştirme hakkı bile yoktur. Ben niye az oy aldım diye tartışamazsınız.

"İKİ BELEDİYE BAŞKANI ARKADAŞIMIZIN KATKISI BÜYÜK OLDU"

İki belediye başkanının çok büyük katkısı olduğuna inanıyorum. Seçim esnasında su sayaçlarını DHKP/C'liler okuyacaktı. Seçimi kazandılar böyle bir şey sözkonusu olmadı. İftiraların gerçekleşmediğini ispatlayan alanlar bunlar. Sosyal yardımlar kesilecek diye iddialar vardı. Ankara'da hangi yoksul eve girerseniz girin, ayda 1 kilo et aldığınız Ankara Belediyesi'nin verdiği bir kart var. Ankara çiftçisi 4,5 milyar TL kazandı. Bu iki arkadaşımızın somut yaptığı işleri konuşma imkanımız oldu bu iftiraların karşısında.

"BİZ EGE ORDUSU GİBİ GÜNEY ORDUSU KURACAĞIZ"

Bun anlayış beka sorunudur. Suriye'nin iç işlerine karışmanın getirdiği sonuç bazı arkadaşlara göre 11 milyonluk sığınmacı. Aynı toprakta doğmuş, aynı kültürün sahibi 8 milyon yekpare bir yapıdan bahsediyorum. Hiçbir ülke bunu kaldıramaz. Sizin 36 bin askeriniz dışarıda. Biz Ege ordusu gibi Güney Ordusu kuracağız. Güney Ordusu o sınırları koruyacak. O ilden bu ilen asker toplamadan orada bir komutanlık kuracağız. Başındakinin orgeneral olduğu komuta merkezi. Hani var ya Ege Ordusu. 1. Ordu, 2. Ordu, Güney Ordusu. Sayın Erdoğan'ın bütün sınırların kevgire döndüğü noktada bekayı muhafaza etmeleri mümkün değil. 7 trilyon dolarlık ticaret hacmi olan sınırdaşlarımızla kavga ettik. Mısır'la kavga ettik, kimin işine yaradı? Yunanistan'ın. Mavi vatanın yarısı gitti. Şu anda ilişkinin onarılmasını olumlu buluyorum. Niçin kavga ettik? Cevabı yok.

"BÜTÜN VERİLERİN CHP'YE GÖNDERİLMESİ TALİMATINI VERDİM"

Bizim kendimize dair sistemimiz vardı oradan takip ettik. Bizim ıslak imzalarımız, kendi listelerimizden girilen her yerden ıslak imza geldi. Aksaklıklarımız oldu. Bazı yerlerde sandık kuruluna gönderdiğimiz arkadaşlarımızın o görevi alamama gibi aksaklıklarımız oldu. Bu başka bir şey. Aynı İstanbul seçimlerinde olduğu gibi nasıl o imzalar alındı 13 bin 500 oy farkı bile ortadan kaldırılamadığına göre, burada da sandık başında bütün üç kağıtlar, hileler sandığın başında olur. Sandıkta duracaksınız, ilçe seçim kuruluna kadar gidip görevini yapacaksınız. İYİ Parti olarak söylüyorum burada bazı aksaklıklar oldu ama oyumuz çalındı diyemem. Bütün gençlere şimdi verileri CHP'ye verilmesi talimatını verdim. Diğer siyasi partiler de aynı. Gönüllülük sayısı artmış durumda. Gençler hem CHP'ye hem bize sandık görevlisi olmak üzere geliyorlarmış. Sandığa gitmemiş vatandaşlarımızdan, sayın Oğan'a oy vermiş kardeşlerimizden sayın Kılıçdaroğlu'na oy vermelerini istiyorum.

"KADINLARI SAHİPLENDİRMEK NE DEMEK?"

Samimi bir hayvanseverim. Aktivist denemez ama yardım edicilerindenim. Türkiye'de bu konuda ne kadar çalışan insan varsa dolaylı tanıyorum. Bir erkekle bir hayvanın evliliği dünyada yok. Bunlar tutmadı. HDP ve PKK üzerinden Kürtlerin eşittir PKK'lı haline getirilmesi şuuraltında burada gay ya da yönelimi farklı bireylerin ölüm korkusu hissetmesine sebep oldu. Hangi yönelimde olursa olsun, bir insan, hangi cinsiyette olursa olsun, doğduğu andan itibaren hakları mevcuttur. Siz gay bir bireyden hoşlanmayabilirsiniz, oğlunuzun, kızınızın böyle bir yönelimi olmasını istemezsiniz bu başka bir şey. Bir yönetici olarak onlara sopa attırmak istemezsiniz. Her türlü konu kadın üzerinden gidiyor. 7 sene Meclis'i yönettim. Yasakladığım bir şey vardı. Espri, şaka vs. gibi kadın üzerinden kim yapıyorsa Meclis'ten atıyordum. Sahiplendirmek ne demek. Şimdi küfür edeceğmi, dangalak diyeyim. Böyle bir durum olabilir mi? Sokakta gezemiyor kadınlar. 21. yüzyılda yaşıyoruz."

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.