Kızılay'dan 'kan satışı' açıklaması

Kızılay'dan 'kan satışı' açıklaması

Kızılay Kan Alma Hizmetleri Genel Müdürü Saim Kerman, “Herhangi bir ad altında fark ödenmesi ya da Kızılay'ın gönderdiği faturaların bedellerinin vatandaştan istenmesi bir suçtur” dedi.

Türk Kızılay Kan Alma Hizmetleri Genel Müdürü Kerman, hastanelere kan satışının personel giderlerini karşılamak için yapıldığını söyledi. Hastalardan kan için para istenmediğini, böyle bir durumda şikayetçi olunması gerektiğini belirten Kerman, “Herhangi bir ad altında fark ödenmesi ya da bedelin vatandaştan istenmesi bir suçtur” diye konuştu.

Türk Kızılay Kan Alma Hizmetleri Genel Müdürü Saim Kerman, Anadolu Ajansı''na açıklamalarda bulundu.

Kızılay''ın 1957''den bu yana kan alma faaliyetlerini yürüttüğünü belirten Kerman, “Bütün kan bileşenlerini Kızılay temin etmemektedir. Örneğin beyaz kan hücrelerinin alt kümelerinin tedavide kullanılması söz konusu olduğunda Kızılay bu alanda bir faaliyet icra etmemektedir. O nedenle bazı sosyal medya mecralarında birtakım kan ürünlerinin bulunmadığına dair ifadelerin bir kısmı bu beyaz seriye aittir ve kurumuzun görev alanında bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı.

Kızılay''ın 18 bölgede faaliyetlerini sürdürdüğünü, 68 ilde sabit noktada hizmet sağladıklarını aktaran Kerman, şunları söyledi:

“Ekiplerimizle her gün yaklaşık 200-220 noktaya kadar ulaşabiliyoruz. Bu 220 noktada 830 civarında mobil araç kullanıyoruz. Bunların aşağı yukarı 100''ü kan almada kullandığımız otobüs ve kamyonlardan oluşuyor. Bazı noktalarda da güçlendirilmiş çelik konstrüksiyon yapılarda kan alma işlemini gerçekleştiriyoruz. 2 bin 988 personelimiz bu operasyonlarda çalışıyor. Günlük 1200 hastaneye de servis yapıyoruz. Yılbaşından bu yana hizmete sunduğumuz ürün sayısı 835 bin. Bu büyük meblağın ortaya çıkmasında giderler söz konusu. Bunların en başında gelen, çalışan işçilerimizin alın teridir, emeğidir, bunun karşılığıdır. İkincisi kullandığımız materyaldir. Dörtlü set dediğimiz bugün yaklaşık 200 lira civarında bir maliyeti olan seti kullanıyoruz. Aynı zamanda devletimizin Sağlık Bakanlığı aracılığıyla Kızılay''a yüklemiş olduğu testleri gerçekleştiriyoruz. Bu standart testlerin dışında ayrıca tavsiye niteliğinde olan bir kararı Kızılay kendisine ödev olarak belirlemiş ve 2019 yılından beri nükleik amplifikasyon testleri dediğimiz gelişmiş bir test sistemi daha kurgulamış ve hayata geçirmiştir. Onu da çapraz analiz materyali olarak kullanıyoruz. Dolayısıyla bir ünite kanın elde edilmesinde ortalama olarak yaklaşık 1025 lira civarında bir mali gider söz konusu.”

2007''den önce sosyal güvencesi olmayanlardan ilaç alımında ve hastane yatışlarında olduğu gibi bir hizmet bedeli ödemesini Kızılay''ın da uyguladığını hatırlatan Saim Kerman, bu bedelin, bir ünite kanı elde etmek için kullanılan maliyet gideri olduğunu, kanunen bu bedel üzerinde bir miktarın alınamayacağını ifade etti ve 2007''den sonra bu sistemin değiştiğini dile getirdi.

2007''de sağlık sisteminin birleştirilmesiyle vatandaşların Kızılay ile parasal ilişkisinin tamamen kesildiğine söyleyen Kerman, bundan sonraki süreçte sadece Sosyal Güvenlik Kurumu''nun, oluşan maliyetin bedelini kendi belirlediği rakam üzerinden hastanelere aktarmasının söz konusu olduğunu belirtti.

Kerman, “Bu aktarımda kullandığımız şey nedir? Evet sosyal medyada zaman zaman dolaşan o faturalardır. Bu faturalardaki ifadeler doğrudur. Bölge kan merkezlerimiz, sevk ettikleri ürünün bedelini hastanelere fatura etmektedirler, özel ya da kamu hastanelerine. Devletimiz ise hastaneler tarafından kendilerine ulaştırılan, ister ameliyat esnasında kullanılan kan ürünleri ister doğrudan lösemi gibi hastalıklarda kullanılan kan ürünleri olsun, bunların bedellerini hastanelerin hesaplarına yatırmakta, hastaneler de o meblağları Kızılay''a aktarmaktadırlar” dedi.

“Bunlardan bir kısmı maalesef hastanelerde dava konusu olacak kadar geç yatırılmaktadır” diyen Kerman, “Çünkü biz bunlarla sonuçta çalışanların maaşlarını ödüyoruz. Kan torbası ithal ediyoruz. Bunlar ithal ürünler. NAT testlerini, selülozik testleri, kan gruplama testlerini büyük oranda ithal ediyoruz. Bu bedeli ödeyebilmek için de bu çevrimi bir şekilde yapmamız lazım. Devletimizin bulduğu formül de budur. Yani Sosyal Güvenlik Kurumu üzerinden bir ödeme yapılmasıdır” şeklinde konuştu.

"VATANDAŞTAN İSTENMESİ SUÇTUR"

2013 yılında güncellenen Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği''nde "kan bileşenlerinden asla ilave ücret alınamayacağı" ibaresinin yer aldığını dile getiren Kerman, “Vatandaşlarımızın, sosyal medyada dolaşan faturaların üzerine ilaveten kendilerinden bir para talep ediliyorsa bunu derhal şikayet konusu yapmaları gerekir ki biz takipçisi olabilelim. Sağlık Bakanlığımızı da elbette devreye alabilirler. Bize değil onlara da şikayetlerini iletebilirler. Dolayısıyla herhangi bir ad altında bir fark ödenmesi ya da Kızılay''ın gönderdiği bu faturaların bedellerinin vatandaştan istenmesi bir suçtur. Çünkü burada ''yapılmamalıdır'' demiyor, ''yapılamaz'' diyor, yasaklanmış bir hadiseden bahsediyoruz” dedi.

Kızılay Kan Hizmetleri Genel Müdürlüğünün, geçen yıl 451 milyon lira zarar ettiğini aktaran Kerman, “Bunu doğrudan doğruya Kızılay''ın öz kaynaklarından finanse ederek kapatmıştır. Bir önceki mali yılı 226 milyon, ondan önceki mali yılı da 179 milyon lira zararla kapatmıştır. Yani yaklaşık 800 milyondan fazla bir bedeli Kızılay kendi öz kaynaklarından finanse etmiştir. Kızılay''a burada haksızlık yapılmaktadır. Hiçbir şekilde ticari olarak kar elde edilen bir iş değildir” diye konuştu.

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.