Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Bayındır, yaklaşan Kurban Bayramı öncesi kurban kesim aşamalarında dikkat edilmesi gerekenler ile ilgili, “Usulüne uygun kesim yapılmazsa, hasta hayvanların kesiminde kullanılan bıçak kişilerin derisini kestiyse ya da şarbonlu hayvanın eti iyice pişirmeden yenilirse oldukça tehlikeli olan deri şarbonu, mide-barsak şarbonu hatta menenjit tablosu gelişebilir. Mide bağırsak şarbonu yüzde 75, menenjit gelişti ise yüzde 95 öldürücüdür” dedi.
Kurbanlık hayvanlardaki hastalıklara ve kurban kesim aşamalarında yaşanabilecek enfeksiyonlara karşı uyarılarda bulunan Prof. Dr. Bayındır, “Usulüne uygun kesim yapılmazsa, hasta hayvanların kesiminde kullanılan bıçak kişilerin derisini kestiyse ya da şarbonlu hayvanın eti iyice pişirmeden yenilirse oldukça tehlikeli olan deri şarbonu, mide-bağırsak şarbonu hatta menenjit tablosu gelişebilir. Mide bağırsak şarbonu yüzde 75, menenjit gelişti ise yüzde 95 öldürücüdür. Hayvanlardan bulaşabilen ve özellikle Kurban Bayramlarında artış gösteren bir diğer hastalık ise virüslerin neden olduğu orf hastalığı da var. Ancak bu hastalıkta özel bir tedavi seçeneği yok ve bağışıklık sistemi normal kişilerde kendi kendine 6 haftalık süre içinde iyileşmektedir” diye konuştu. Kurban etlerinin uygun sıcaklıkta saklanmasının önemine de dikkat çeken Bayındır, “+4 derece üzerinde büyükbaş ve küçükbaş hatta kümes hayvanlarının etlerini saklamaya uygun değil bakteri üremeye uygun bu ısı. Buzdolabında saklayacağız ya da uzun süreler için ise donduracağız” dedi.
MUTFAK HİJYENİ HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Etleri yıkarken yapılan hataların enfeksiyonları tetiklediğini ifade eden Prof. Dr. Bayındır, “Etleri veya kullanılan malzemeleri yıkarken genelde lavabonun kenarında salata malzemesi bulunuyorsa o etin suyu etrafa sıçrar o malzemeyle yapılan salata da ishal, karın ağrısı, ateş gibi belirtiler veren enfeksiyonlara neden olur. Lavabonun kenarında bir şey olmayacak. O et veya kullanılan malzemeler yıkandıktan sonra da el hijyeni sağlanacak, tezgâh dahil ortam temizlenecek. Gıda zehirlenmesi ile ilgili de bakteri, virüs veya parazit gibi mikroplar veya bazı bakterilerin toksin veya spor gibi birtakım ürünlerini içeren yiyeceklerin yenilmesi neden olmaktadır. Ancak bazen hijyenik olmayan su tüketimi sonrasında da benzer tablolar görülebilmektedir. Hijyenik olmayan su doğrudan tüketilebildiği gibi, kontamine su ile yıkanıp çiğ tüketilen meyve ve sebzelerle hastalık bulaşabilir. Bu durumda özel salgın araştırması yapılmazsa tablonun gıda ya da su kaynaklı olduğu ayırt edilemez. Gıda zehirlenmesinin en yaygın nedenlerinden biri virüsler ve virüsler içerisinde norovirüs ve rotavirüslerdir. Ayrıca genel olarak mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, ishal, ateş, bulanık görme, baş dönmesi gibi belirtilerin zehirlenme kaynaklı olabileceğini ifade eden Bayındır, solunumu durduracak kadar sinir-kas fonksiyonlarını bozan belirtiler bile görülebilir. Ancak bu belirtiler çok nadir olarak ortaya çıkmaktadır” diye konuştu.
GIDA ZEHİRLENMESİ BELİRTİLERİNİ SIRALADI
Prof. Dr. Bayındır, gıda zehirlenmesi belirtilerinin gıda tüketiminden hemen sonra, saatler, günler veya haftalar sonra ortaya çıkabildiğini söyleyerek, “Hastalık etkeni mikrobun veya bazen toksin ya da sporların türüne göre değişmektedir. 24 saat içinde 6'dan fazla olan ishal, kusmuk veya dışkıda kan varlığı, bir günden daha uzun süren 38,5 dereceden yüksek ateş, şiddetli karın ağrısı şikayetleri görüldüğünde hekime başvurulmalıdır. Genellikle bu hastalıklar ilaç kullanmadan bol sıvı tüketimi ile 1-2 gün içinde düzelmektedir. Hekim önerisi olmadan gereksiz yere antibiyotikler ve bağırsak hareketlerini durduran ilaçlar kullanılmamalı. Beş yaş altı çocuklar ile 70 yaş ve üzerindeki kişilerde görülen aşırı susuzluk hissi, ağız veya dil kuruluğu, kas krampları, baş dönmesi, bilinç bulanıklığı, uyku hali, koyu renkli idrar çıkımı veya 5 saatten uzun süredir idrar çıkaramama belirtileri varsa da hiç vakit kaybedilmeden hekime başvurulmalıdır” dedi. (DHA)