NASA tarafından ''Kızıl Gezegen'' adıyla da bilinen Mars gezegeninde ilginç bir bulut keşfedilmişti. Kaliforniya''dan daha büyük bir bulut olduğu ifade edilen bulutun Mars’ın kırmızı çehresi boyunca uzanan bulutun empresyonist bir ressam tuval boyunca bir çizgi çekmiş gibi göründüğü belirtildi.
2018 YILINDA GÖRÜLDÜ
İlk kez 2018 yılında, Avrupa Uzay Ajansı’nın Mars Express uzay aracı tarafından çekilen fotoğrafta Astrofizikçi Jorge Hernández Bernal’in gördüğü şey bu bulut değildi. Yaklaşık 20 yıl önce çekilen görüntü oldukça flu ve anlaşılmazdı. Daha sonraları İspanya’daki Basque Country Üniversitesi’nde Mars meteorolojisi üzerinde çalışan Bernal, fotoğraftaki gölgenin çok daha farklı bir şey olduğunu hemen fark etti: Kızıl Gezegen’de gizemli bir hava fenomeni gerçekleşiyordu.
ESA''NIN YALAN SÖYLEDİĞİNİ DÜŞÜNEN İNSANLAR DA VARDI
Araştırmacılar daha iyi ekipmanlarla Mars’a bakınca, Kızıl Gezegen’deki bulutun tüm ihtişamıyla süzüldüğü ortaya çıktı. Ekip, fotoğraf arşivini iyice karıştırdı ve bulutun sürekli orada olduğunu gördü. Öyle ki 1970’lerde NASA’nın gerçekleştirdiği Viking 2 görevinde bile oradaydı.
İşin sırrı onu ne zaman arayacağını bilmekti.
Mashable’a konuşan Bernal “Avrupa Uzay Ajansı (ESA)’nın yalan söylediğini düşünen insanlar vardı. Bu biraz zordu çünkü keşif yapıldığı zamanlar çok gençtim. Twitter’da insanlarla konuşmaya çalışıyordum” dedi.
Bernal ve ekibi gözlemlerini 2020 yılında yayınladı ve gördükleri şeyin kısa adı AMEC olan ‘Uzun Arsia Mons Bulutu’ olduğunu açıkladı.
Bulutun uzunluğu 1.700 kilometre olduğundan bilim insanları güneş sistemimizdeki türünün en uzun örneği olabileceğine inanıyor. Bu çalışmayı, Journal of Geophysical Research: Planets’te yayınlanan ve Mars’ın yılın bu zamanı bulutsuz olan güney bölgesindeki sıra dışı tekil bulutu volkanların yapmış olabileceğini gösteren ikinci bir rapor daha takip ediyor.
MARS''IN UZUN BULUTU NASIL KEŞFEDİLDİ
Sönmüş bir volkan olan Arsia Mons’un batı yamacındaki buz bulutu, onlarca yıldır gün doğumunda ortaya çıkıyor. Bir zamanlar lav püskürten bu volkan, 435 kilometre genişliği ve 18 kilometre uzunluğuyla Mars’ın atmosferine doğru yükseliyor. Gezegenimizdeki en büyük volkan olan Mauna Loa, Mars volkanının yanında cüce gibi kalıyor.
NASA’nın Mars Reconnaissance Orbiter gibi Mars’ın etrafında dolaşan bazı uzay araçları, Güneş’le senkronize olduğu için öğlen vaktine kadar fotoğraf çekemiyordu. O saate kadar hareket halindeki bulut sabah saatlerinde yalnızca 3 saat havada kaldığı için çoktan gitmiş oluyordu.
BU BULUTUN OLUŞMASINI SAĞLAYAN ŞEY NE?
Bilim insanları Kızıl Gezegen’deki volkanların sönmüş olduğunu uzun zamandır biliyor. Bunun yerine, ‘orografik etki’ olarak adlandırılan, bir dağın ya da volkanın üzerinden yükselen havanın fiziksel yapısı söz konusu.
Bilim insanları, Arsia Mons dağının gezegen atmosferi üzerindeki etkilerini yüksek çözünürlüklü bilgisayar simülasyonu üzerinde canlandırdı. Kuvvetli rüzgârlar eteğinde kırbaçlanarak yerçekimi dalgaları oluşturuyor. Nemli hava geçici olarak sıkışıyor ve dağın yamacına doğru sürükleniyor. Bu hava akımları saatte 73 km hıza kadar eserek sıcaklığın 12 C dereceden fazla düşmesine neden oluyor. Bu da suyun yanardağın zirvesinden yaklaşık 45 km yukarıda yoğunlaşmasını ve donmasını sağlıyor.
BULUTU GÖZLEMLEMEK İSTEYEN İNSANLAR VAR
Mars’daki bir yılın yüzde 5 ila 10’unda, tozlu gökyüzü nemin havada tutunmasına yardımcı olurken gezegenin atmosferi bulut oluşturmaya elverişli oluyor. Ekibin oluşturduğu modele göre, yılın başlarında hava çok kuru, yılın sonlarında ise gezegenin iklimi suyun yoğunlaşması için çok sıcak oluyor.
Ancak araştırmacıların yarattığı simülasyon, Arsia Mons bulutunu benzersiz koşullar altında oluşturabilmiş olsa da uzun kuyruğunu kopyalamayı başaramadı. Bilim insanları en büyük sorunun bu olduğunu söylüyor. Ne yazık ki bu sadece uzay gemilerinde bulunan ve maddedeki parçacık türlerini tanımlayan spektrometre cihazlarıyla çözülebilecek bir gizem. Buluttaki su buharının yakından incelenmesi araştırmacılara daha fazla ipucu verebilir.
Bernal son olarak şunları söylüyor:
“Bu bulutu gözlemlemek isterdim ama yerimin neresi olduğunu biliyorum. Bazen uzayı bir ütopya gibi düşünüyoruz. Dünya’daki uzay aracımdan ona baktığım için mutluyum.”