Açıklamasında, “İstanbul İslamiyet’in ilk döneminden günümüze ulaşmış olan paha biçilmez eserleri korumaktadır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), ashab-ı kirâm ve Haremeyn’e ait “emânât-ı mukaddese” ve başkaca önemli birçok kutsal eşya ve başkaca eserlerin önemli bir kısmı, muhtemel Marmara Depreminde hasar alma ihtimali Prof. Dr. Celal Şengör gibi uzmanlarca tartışılan Topkapı Sarayı Müzesi bünyesinde bulunmaktadır. Yavuz Sultan Selim’in 1517 yılında Mısır seferinden sonra İstanbul’a getirdiği bu emanetler zaman kaybetmeden güvenli bir lokasyona taşınmalıdır. Bu koleksiyonu korumak dini bir görev olduğu kadar insanlık tarihine ve atalarımıza saygının da gereğidir. Kültür Bakanlığında mevcut olan bilgi, birikim ve yetişmiş personel bu işi hızla kotaracak yeterliliktedir” şeklinde konuştu.
"Dünyanın en değerli porselenleri tehdit altında"
2019 yılında Kültür Bakanlığına yaptığı açık çağrı ile, bugün değeri milyarlarca avro ile ifade edilen, Topkapı Sarayı Müzesi’nin dünyada en tanınan koleksiyonu olan Çin Porselenleri Koleksiyonu’nun, depreme karşı koruma altına alınmasını talep etmiş olan Ali Serim, bu paha biçilmez koleksiyonun Çin sınırları dışındaki en büyük porselen koleksiyonu olmasının önemine işaret ederken, “Deprem ne yazık ki bu koleksiyonu paramparça ederse dünya kültür tarihi için bir kıyamet olarak nitelendirilebilecek boyutta bir kayıp yaşanacaktır. Bu eserleri hızla İstanbul dışına almak zorundayız. Depreme dayanıklı özel bir müze tasarlamak ve inşa etmek için yeterince vaktimiz kalmadı. Koleksiyon 13. yüz yıl sonundan 20. yüz yıl başına kadar ihraç̧ porselenlerin gelişimini göstermesi açısından ayrı bir öneme sahip olup Çin’in İslam pazarları için ürettiği ihraç porselenlerden oluşmaktadır. Koleksiyon nitelik olarak Çin’de hüküm sürmüş Yuan, Ming ve Qing hanedanları döneminde, Longquan bölgesinde yer alan Jingdezhen ve Fujien bölgelerinde bulunan porselen fırınlarında üretilmiştir. Böyle kıymetli ve muazzam bir koleksiyonu yeniden oluşturmak ne bir insana ne de bir devlete tekrar nasip olamaz” dedi.
"Yazma eserler ve hatları korumalıyız"
Açıklamasının sonunda Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, İslam Eserleri Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi, Millet Kütüphanesi ve Süleymaniye Kütüphanesi başta olmak üzere yazma eser ve Türklerin Dünya Sanat Tarihinde ulaştıkları en yüksek nokta olarak nitelediği yazı sanatlarının başyapıtlarını ihtiva eden nadir hat koleksiyonlarının da muhtemel Marmara Depremi ve çıkacak yangınlara karşı tedbir amaçlı olarak acilen İstanbul’dan nakledilmesi gerektiğini vurgulayan Ali Serim, özellikle bazı Camilerimizde bulunan hat şaheserlerinin acil olarak koruma amaçlı nakledilmesinin gereğinin altını çizdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin göreceği en önemli ve kapsamlı kataloglama, lojistik ve depolama projesi hızla planlanmalıdır. Kültür Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde böylesi bir projeyi 3-6 ay içesinde uygulamaya koyabilecek çok kıymetli bürokratlar mevcuttur. Çalışmalar hemen şimdi başlamalıdır. Milli Saraylarımızın içindeki antika mobilya ve muhtelif eşyanın da acilen naklini tartışmaya açmakta, hatta İskender Lahdini bile acilen teşhirden kaldırmakta fayda olabilir diyen Serim teşhirin önemini kaybettiğini, korumanın ve güvenliğin ön planda olması gerektiğini vurguladı.
Çözüm önerisi Konya
Çözüm önerisi olarak, İstanbul’da sağlam zemin üzerine, depreme dayanıklı ve uluslararası mimari yarışma ile tasarlanacak bir mega müze inşa edilinceye kadar ülkemiz ve coğrafyamız için öneme sahip tüm eserlerin deprem riski görece olarak diğer bölgelerden daha düşük olarak ifade edilen Konya’da, Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde bulunan 3. Ana Jet Üssü’nde emanete alınmasını öneren Ali Serim, 2017’de yapılan Milli Kültür Şurası sırasında İstanbul’daki müzelerin ve tarihi değeri olan el yazmalarını ihtiva eden kütüphanelerin ve nadir hatlara sahip tarihi camilerin muhtemel afet sonrası yıkım, yangın ve yağmaya karşı hazırlıksız olduğunu dile getirdiğini ve bu uyarının hazırlanan komisyon raporuna bizzat kendisi tarafından eklettirildiğini ifade etti.