Kahramanmaraş''ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli depremlerin ardından İstanbul''da beklenen deprem konusu gündeme geldi.
İTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Cem Çelik, beklenen Marmara depreminden etkilenecek İstanbul''daki yapı stokunun durumuyla ilgili değerlendirme yaptı. Çelik, "Yapıların güçlendirilmesi konusunda pek çok çalışma yapıldı. Deneysel çalışmalarla da sürekli geliştiriliyor. Örneğin İTÜ yapı ve deprem mühendisliği laboratuvarında da, değişik güçlendirme türlerinin yapılara olan etkisi deneysel olarak inceleniyor. Dolayısıyla yapıların, depremlere maruz kalmadan yapılan güçlendirmenin etkili olup olmadığını biliyoruz. İstanbul''daki yapı stokunda ciddi bir sorunumuz var. Yapıların yüzde 80''i betonarme yapılardan oluşuyor, önemli bir bölümü de eski yönetmeliklere göre tasarlanmış ve inşa edilmiş yapılar. Diğer kalan yüzde 20''lik kısmı yığma binalar ve bunların bir kısmı tarihi binalar. Prefabrike, çelik ve ahşap binalar gibi binalar var. Her yapı grubu için farklı güçlendirme yöntemi seçilebilir. İstanbul''da en önemli sorun, insanların özellikle konut olarak kullandığı betonarme ve yaşlı binalar. Bunların bir kısmının elenip yenilenmesi gerekir. Kentsel dönüşüm ve yenilenme olabilir. Bir kısmı da hızlı şekilde güçlendirilebilir" dedi.
''KARBON FİBER UYGULAMASI NİTELİKLİ YAPILARDA KULLANILMALI''
Yapı güçlendirme yöntemlerinden biri olan karbon fiber uygulamasına değinen Çelik, "İstanbul Teknik Üniversitesi''nde de bu yapılıyor, sadece kolonlar değil, bölme duvarları da bu işin içine katarak karbon fiber uygulamanın testleri özellikle yapıldı. Deprem bölgesinde de böyle uygulamaların olduğunu biliyoruz ve onların deprem sonrasında ayakta kaldığını sevinerek öğreniyoruz. Karbon fiber uygulamasının yapılabilmesi için özellikle kolonun belirli bir kalitede olması gerekiyor. Karbon fiberin daha nitelikli yapılarda kullanılması gerektiğini düşünüyorum. 1999 depreminden sonra Türkiye''de kullanılmaya başlandı ve her türlü binada kullanılıyor. Uygulayıcıların başarılı olduğunu düşünüyorum. Böylece binaları biraz daha hızlı bir şekilde yapma olanağı da var. Mutlaka mühendislik projesi hazırlanmalı ve daha sonra uygulanmalı. Her binanın kendine özel güçlendirme yöntemleri olabilir. Bu karbon fiber uygulaması onlardan biridir. Bazı binalara da sismik izolatör yerleştirerek güçlendirmek mümkün olabilir. Benim ön plana çıkarmaya çalıştığım, yapıları sönümleyicilerle (yapılara mekanik titreşimi azaltmak için konulan bir aygıt) güçlendirme imkanı var. İleri teknolojilerin kullanılacağı yapıların niteliğinin biraz daha iyi olması gerekiyor ki, bu teknolojilerin etkinliği biraz daha fazla olsun. Her yapı kendi içerisinde değerlendirilmeli ve düzgün bir projelendirmenin ardından güçlendirilmelidir" dedi.
"GÜÇLENDİRME İÇİN PROJE SÜRESİ TANINMALI"
Prof. Dr. Oğuz Cem Çelik, Milli Eğitim Bakanlığı''nın binin üzerinde yapıyı güçlendirdiğini ifade ederek, "Valiliğin açıkladığı 100''ün üzerinde devam eden çalışma var. Özel sektörte de çok sayıda konut güçlendirildi. Onlar tabii ki, biraz daha rahat ediyorlar. Böyle bir depremden sonra Türkiye''deki her yerde olduğu gibi, özellikle nüfusun da fazla olduğu İstanbul''da insanlar ayağa kalktılar ve kendi binalarının durumunu merak eder hale geldiler. Bu güçlendirmenin biraz hızlı yöntemlerle olmasını ben de tercih ediyorum ama, mutlaka bir projelendirme süresi tanınması lazım. Aksi halde doğru bir şey yapayım derken yanlış bir şey de yapılabilir" ifadelerine yer verdi.GÜÇLENDİRME ÇALIŞMALARI YAPAN FİRMALARA TALEP ARTIŞI
Depremlerden sonra performans analizi yapan, proje hazırlayan ve güçlendirme çalışmaları yapan firmalara talebin arttığını ifade eden İnşaat Mühendisi İsa Akdemir ise, "Binamıza performans analizi yaptırmak için bu konuda uzman ve yetkin firmalar, teknik üniversitelere başvurmak gerekiyor. Başvurudan sonra ekipler gelerek, deprem yönetmeliğinde bina analizi için gerekli veriler var. Bunların nasıl alınacağı deprem yönetmeliğinde geçmektedir. Buna göre donatı tespiti, karot numunesi alınması, projesi varsa yerine uyguluğunun kontrolü, yoksa yerinde statik rölöve çıkarılması, temel sisteminin kontrol edilmesi ve en son kapsamlı zemin etüt çalışması yapılarak, bina 3 boyutlu modelleniyor ve deprem güçlerine maruz bırakılıyor. Bu yöntemle binanın performans analizi ortaya çıkmış oluyor. Çıkan rapordan sonra kat malikleri için birkaç seçenek var. Binayı, yıkıp yeniden yapmak bir seçenek ve maliyetli bir yöntemdir. Güçlendirme yapmak isterlerse yeniden yapım maliyetinin yüzde 25, yüzde 30''u gibi bir maliyeti var. Güçlendirmeye karar verdikten sonra belediyelerden güçlendirme ruhsatı alabiliyorlar" diye konuştu.
"BİNALARA LABORATUVAR SONUÇLARINA GÖRE TANI KOYUYORUZ"
İsa Akdemir, binada yetersizlik ileri seviyedeyse en etkili yöntemin betonarme olduğunu belirterek, "Bu betonarme yöntemde binamıza x ve y yönünde perde beton ilavesi yaparak, temelden en üst kata kadar devam ettiriyoruz ve gelen deprem kuvvetini bu perdeler karşılıyor. Binada perde atmak imkanı yoksa, diğer bir yöntem, betonarme manto dediğimiz betonu 10 - 15 santimetre kalınlaştırmaktır. Bir diğer yöntem son teknoloji ürünü olan ''karbon fiber'' uygulamasıdır. Binada kapsamlı analiz yapılmadan karbon fiberin tek başına bir binayı güçlendirip, güçlendiremeyeceği söylenemez. Gerekli laboratuvar sonuçlarını alıp bir performansa tabi tutuyoruz ve bir tanı koyuyoruz. O tanı üzerinden teşhis koyuyoruz ve binada uygulanacak yöntemleri, güncel deprem yönetmeliğine göre projelendiriyoruz. Uygulama yapılırken mutlaka binanın boş olması gerekiyor" dedi.
"BİTİŞİK YAPILARDA SİSMİK İZOLATÖR SAKINCALI
Mevcut binalara sismik izolatör yerleştirilmesi için üst yapının da deprem yönetmeliğine uygun olması gerektiğini belirten İsa Akdemir, "Mevcut binalarda sismik izolatör yapılabilir. Bina 2000 yılı öncesi deprem yönetmeliğini karşılamıyor ise, sismik izolatörle kurtulması söz konusu değil. Binanızın üst yapısını da belli bir kaliteye getirmeniz lazım. Bitişik nizam olan yapılarda sismik izolatör uygulanması sakıncalıdır" ifadelerini kullandı.