Kahramanmaraş''ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkez üssü olarak 6 Şubat Pazartesi günü meydana gelen 7.7 ve 7.6''lık depremlerde 10 il büyük hasara uğradı. Depremler büyük yıkımlara yol açarak binlerce kişinin ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlandı. Meydana gelen depremler sonrası bölgelerde arama- kurtarma çalışmaları ise sürdürülüyor.
DEÜ DAUM Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, afet bölgesine Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak ve DEÜ-DAUM''dan öğretim görevlisi Dr. Özkan Cevdet Özdağ, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Karabacak ile giderek incelemelerde bulunuyor.
"NORMALDE İMARA AÇILMADAN ÖNCE ETÜTLERLE BELİRLENİR"
Kendisi de Hataylı olan ayrıca bazı uzak akrabaları göçük altında kalan Prof. Dr. Sözbilir, yıkımda sıvılaşmanın etkisini vurgulayıp, "Sıvılaşma, zeminin sarsıntı sırasında taşıma gücünü kaybetmesi olarak tanımlanabilir. Eğer zemin ''alüvyon'' dediğimiz, henüz suyunu kaybetmemiş, diyajenez sürecini (taşlaşma-taş haline geçme) tamamlamamış ise, yer altı suyu seviyesi 0-10 metre arasındaysa ve kum-silt boyutundaki malzemeden oluşuyorsa o bölgede sıvılaşma tehlikesi var demektir. Normalde bu tür zeminler üzeri imara açılmadan önce jeolojik-jeoteknik etütlerle belirlenir" diye konuştu.
"SUÇ YALNIŞ İŞLERİN ALTINA İMZA ATANLARDA"
Sıvılaşma tehlikesi olan zeminlerin üzerine doğrudan bina yapılamayacağını vurgulayan Prof. Dr. Sözbilir, "Bu nedenle öncelikle sıvılaşma tehlikesi ortadan kaldırılmalıdır. Kahramanmaraş merkezli her iki depremde de sıvılaşmanın gerçekleşmesi nedeniyle özellikle Antakya ve Gölbaşı gibi yerleşimlerde hem can ve hem de mal kaybı ciddi boyutlara ulaşmıştır. Demek ki sıvılaşma tehlikesi ortadan kaldırılmadan bu binalar projelendirilip, inşa edilmiş. Yani depremin bir suçu yok. Suç bu tür yanlış işlerin altına imza atanlarda" dedi. (DHA)