Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte, rejimin neden olduğu insan hakları ihlalleri ve yolsuzlukların yanı sıra devasa dış borç yükü de yeni hükümetin önünde önemli bir engel olarak duruyor. Rejim döneminde alınan dış borçların büyük bir kısmı, savaşın finansmanı, halkı bastırmaya yönelik askeri harcamalar ve Esad ailesinin kişisel servetini artırmak için kullanıldı. Bu borçların büyük bir kısmının “kirli borç” olarak tanımlandığı belirtiliyor.
Suriyeli ekonomist Mohammed Hasan, İran ve Rusya’nın Esad rejiminin en büyük alacaklıları olduğunu ve bu borçların 100 milyar doları aştığını tahmin ediyor. Hasan, yeni hükümetin bu borçların uluslararası mahkemelerde tartışılmasını sağlaması gerektiğini belirtiyor. “Bu borçlar, halkın zararına ve kişisel zenginleşme amacıyla kullanıldı. İran ve Rusya’nın borçlarını tahsil etmek için harekete geçmesi, Suriye’nin yeni dönemdeki ekonomik toparlanma çabalarını baltalayabilir,” diyor.
Ali Yerlikaya'dan Suriyeliler açıklaması: Suriye'ye dönüşler iki kat arttı
İRAN VE RUSYA'NIN TALEPLERİ
İran Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada, Esad rejiminden kalan borçların yeni geçiş hükümeti tarafından ödenmesi gerektiğini duyurdu. İran Dışişleri Sözcüsü İsmail Bakaei, borçların uluslararası hukukta “devletin halefiyeti” ilkesi gereği geçerli olduğunu belirtti. Ancak İran’ın alacaklarının 50 milyar dolar olduğu iddialarını “abartılı” olarak nitelendirdi ve gerçek rakamı açıklamaktan kaçındı.
Rusya ise Suriye üzerindeki ekonomik ve askeri etkisini devam ettirmek için daha stratejik bir yol izliyor. Moskova, Tartus Limanı’ndaki varlığını korumak ve enerji anlaşmalarını yeniden müzakere etmek için Suriye’ye ekonomik baskı yapmayı planlıyor. Rusya, aynı zamanda yeni hükümetin bu anlaşmaları geçersiz sayma girişimlerine karşı uluslararası platformlarda harekete geçmeye hazırlanıyor.
Suriye'de paralar imha ediliyor! Kasada 26 ton altın var
YENİDEN İNŞA İÇİN GEREKLİ KAYNAKLAR
Edinilen bilgilere göre, rejim döneminden bu yana Planlama Bakanlığı’nda görev yapan bürokratlar, geçici geçiş hükümetine verdikleri ön raporda, ülkenin askeri, altyapı, telekomünikasyon, havalimanları ve sosyal konut projeleri dahil olmak üzere toparlanabilmesi için en az 80 milyar dolar kaynağa ihtiyaç olduğunu belirtti.
Raporda, özellikle Deirizor, Halep, İdlib, Şam, Hama ve Humus gibi şehirlerdeki sanayi işletmelerinin yeniden faaliyete geçirilmesi için ciddi teşviklere ihtiyaç duyulduğu ifade ediliyor. Bu şehirlerdeki sanayi kuruluşlarının yeniden ayağa kaldırılmasının, Suriye ekonomisinin canlanmasında kilit rol oynayacağı belirtiliyor.
Bakan Yerlikaya ülkesine dönen Suriyeli sayısını açıkladı
Tarım ve turizm sektörlerinin yeniden yapılandırılması için de bir komisyon kurulması öneriliyor. Uzmanlar, tarım sektörünün canlandırılmasının kırsal bölgelerde istihdam yaratacağını ve gıda güvenliğini sağlayacağını, turizmin ise döviz girdisi sağlayarak ekonomiyi destekleyeceğini belirtiyor.
GÖÇ VE DİASPORA POLİTİKALARI
Suriyeli siyasi kaynaklara göre, yeni hükümet Ocak ayının sonuna kadar Suriye’nin dış politikasına ve göç stratejilerine yönelik bir ön rapor hazırlayacak. Bu raporun, Suriye’nin yurtdışındaki temsilcilikleri, uluslararası kurumlardaki konumu ve komşu ülkelerdeki Suriyelilere yönelik politikaları içermesi bekleniyor.
Ayrıca, yurtdışında yaşayan milyonlarca Suriyeliyi yeniden ülkeye çekmek ve diaspora ile güçlü bağlar kurmak amacıyla bir Diaspora Bakanlığı kurulması planlanıyor. Bu bakanlık, yurtdışındaki Suriyelilerin yeniden yapılanma sürecine dahil edilmesi ve ekonomik katkı sağlaması için çalışmalar yürütecek.
ULUSLARARASI HUKUK MÜCADELESİ
Suriyeli hukukçu Hadi Mustafa, yeni hükümetin Esad rejiminin borçlarının iptali için uluslararası hukuk mekanizmalarını devreye sokması gerektiğini vurguluyor. Mustafa, “Bu borçların büyük bir kısmı halkın zararına kullanıldı ve kirli borç olarak nitelendirilmeli. Yeni hükümet, İran ve Rusya gibi alacaklıların borçlarını tahsil etmeye yönelik girişimlerine karşı uluslararası mahkemelerde güçlü bir savunma yapmalı,” diyor.
Mustafa’ya göre, İran ve Rusya’nın savaşta Esad rejimiyle iş birliği yaptığı ve yıkımın bir parçası olduğu gerçeği, yeni hükümetin uluslararası alanda elini güçlendirebilir.
ŞEFFAFLIK VE ULUSLARARASI İŞ BİRLİĞİ
Yeniden yapılanma sürecinde şeffaflığın hayati önem taşıdığına dikkat çekiliyor. Özellikle uluslararası yardımlar ve yatırımların şeffaf bir şekilde denetlenmesi gerektiği belirtiliyor. Bu süreçte yapılacak hataların, yeni hükümetin uluslararası itibarını zedeleyebileceği uyarısında bulunuluyor.
SONUÇ: ZORLU BİR GELECEK, BÜYÜK BEKLENTİLER
Suriye’nin yeniden inşa süreci, harap olmuş bir ülkenin toparlanması için büyük kaynaklar ve güçlü bir liderlik gerektiriyor. Ancak uzmanlar, uluslararası iş birliği, şeffaflık ve halkın güvenini kazanan bir yönetim anlayışı olmadan bu sürecin başarılı olamayacağını ifade ediyor.
Esad rejiminin mirası olan borç yükü ve yıkım, yeni hükümetin önündeki en büyük zorluklardan biri olarak duruyor. Ancak doğru politikalar, etkili stratejiler ve uluslararası destekle Suriye’nin yeniden ayağa kalkması mümkün olabilir.