ÇANAKKALE: ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIĞIN SEMBOLÜ
Çanakkale Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında 1915-1916 yıllarında Gelibolu Yarımadası'nda yaşanmış büyük bir savunma savaşıdır. 18 Mart 1915'te başlayan deniz savaşları ve ardından gelen kara muharebeleri, sadece Osmanlı'nın değil, tüm Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlık yolunda attığı en önemli adımlardan biri olmuştur.
253 BİN KAHRAMANIN CAN VERDİĞİ CEPHE
Çanakkale Savaşı'nda Osmanlı ordusu, binlerce Mehmetçiğin fedakarlığıyla boğaza geçit vermedi. Osmanlı tarafında 253 bin askerimiz şehit olurken, İtilaf Devletleri de ağır kayıplar verdi. Savaş, tarihin en kanlı mücadelelerinden biri olarak kayıtlara geçti.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE ÇANAKKALE RUHU
Çanakkale, sadece bir zafer değil, Türk milletinin birlik ve berberlik içinde neler başarabileceğinin en büyük göstergesiydi. Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" sözleri, bu sözün ardındaki sarsılmaz iradeyi ve fedakarlığı gözler önüne serdi.
İTİLAF DEVLETLERİNİN HEDEFİ VE NUSRET MAYIN GEMİSİ'NİN ROLÜ
İngiltere ve Fransa, Osmanlı topraklarını bölmek ve boğaza hakim olarak Rusya'ya yardım ulaştırmak istiyordu. Ancak Nusret Mayın Gemisi'nin gece gizlice döşediği mayınlar sayesinde, İtilaf donanması ağır kayıplar verdi ve ilerleyemedi. İlk olarak deniz harekâtında hüsrana uğrayan İtilaf kuvvetleri, kara harekâtına başlamak zorunda kaldı. Ancak burada da Mehmetçik, göğüs göğse çarpışarak Çanakkale'nin geçilmez olduğunu dünyaya ilan etti.
Kara Fatma cephede mücadele eden kadın kahramanlardan biri olarak anılırken, Halime Çavuş erkek kılığına girerek cephede savaşmış, Safiye Hüseyin savaşta görev yapan ilk Osmanlı kadın hemşirelerinden biri olarak tarihe geçmiştir.
Çanakkale Zaferi yalnızca erkek askerlerin değil, aynı zamanda cephe gerisinde ve hatta doğrudan cephede savaşan kadın kahramanların da destanıdır. Yaralı askerleri tedavi eden hemşireler, mühimmat taşıyan kadın işçiler ve bizzat silah kuşanarak düşmana karşı direnen kahraman kadınlarımız, bu zaferin görünmeyen ancak vazgeçilmez kahramanlarıydı.
Çanakkale Savaşı’nda sadece yetişkinler değil, henüz 15-16 yaşındaki gençler ve çocuklar da vatan müdafaasında yer aldı. Lise öğrencileri, eğitimlerini yarıda bırakıp cepheye koşarak kahramanca mücadele etti. Özellikle Galatasaray, Vefa, İstanbul ve İzmir liselerinden mezun veremeyen sınıflar, bu savaşta en büyük kayıpları veren gruplardan oldu.
Ali Reşat ve Mehmet Ali gibi 16 yaşındaki gençler, siperlerde Mehmetçik ile omuz omuza çarpıştı. Savaşın en genç kahramanlarından biri olan Kınalı Hasan, cephede büyük fedakârlıklar gösterdi. Hilmi Çavuş gibi küçük yaştaki birçok çocuk asker, orduya katılarak vatan için canlarını feda etti.
Çanakkale Savaşı'nın en büyük kahramanlarından biri de Seyit Onbaşı idi. 275 kilogramlık top mermisini sırtlayarak namluya süren Seyit Onbaşı, düşman gemisi Ocean’ı vurarak savaşın seyrini değiştirmiştir. Onun bu insanüstü gücü ve azmi, Çanakkale direnişinin simgesi haline gelmiştir. Bugün, Seyit Onbaşı'nın anısı, Türk milletinin inanç ve kararlılığının bir göstergesi olarak yaşamaya devam etmektedir.
Çanakkale Savaşı, savaş tarihinin en yoğun çatışmalarından biri olarak bilinir. Bazı cephelerde metrekareye düşen mermi sayısı 6.000’i bulmuştur. Yoğun topçu atışları ve siper savaşları, savaş alanını adeta bir cehenneme çevirmiştir. Mehmetçik, bu ölüm yağmurunun altında bile sarsılmaz bir iradeyle vatanını savunmaya devam etmiştir.
Çanakkale Zaferi, sadece Osmanlı Devleti'nin değil, bütün Türk milletinin bağımsızlık ruhunun bir nişanesi olarak tarihteki yerini aldı.
Bugün, şehitlerimizi minnet ve rahmetle anıyor, Çanakkale Zaferi'nin kahramanlarını saygıyla yâd ediyoruz. Çanakkale, tarihte bir kahramanlık destanı olarak sonsuza dek yaşamaya devam edecek.
"Çanakkale Geçilmez!"
