CANAN İSPİR / KAMU SON HABER
(ÖZEL HABER)
Prof. Dr. Üstün Dökmen’in geçtiğimiz yıl 13 Ağustos tarihinde konuk olduğu Armağan Çağlayan''ın “Zor Ama Yine De Sor” isimli programında sarf ettiği sözler, uzun süre tartışma konusu olmuştu. Ünlü psikolog, YouTube’da yayınlanan programda “Başörtülü psikolog, başörtülü psikiyatrist, başörtülü PDR uzmanı olması meslek etiğine ykırıdır. Nötr olamazlar. Eczacı, mimar, inşaat mühendisi başörtülü, tesettürlü olabilir. Söylediğim aynen şu, bir eczacı başörtülü olabilir, mimar olabilir, Milli Eğitim izin verdiği için öğretmen olabilir, hakim ve savcı benim alanım değil karışmıyorum. Fakat başörtülü psikolog, başörtülü psikiyatrist, başörtülü PDR uzmanı olması meslek etiğine aykırıdır. Nötr olamazlar” diye konuştu.
“PSİKOLOG DİNİ, SİYASİ, MİLLİ SİMGE KULLANAMAZ”
Çağlayan’ın ‘neden olamazlar’ sorusuna ise şu şekilde yanıt verdi: “Psikoloğun karşısındaki kişiye karşı nötr davranış içerisinde olması gerekiyor. Empati kurabilmesi gerekmektedir. Empati kurabilmemin temeli nötr davranmaktan geçer. Empati kuramazsam sempati duyarım, özdeşim kurarım. Özdeşim kurarsam artık o iletişim o artık psikolojik danışmanlıktan çıkar. Komşu teyze, komşu amca sohbetine dönüşür. Objektif olmak gerekiyor. Dünyada meslek etiği şudur, bizim insanlarımız bilmiyor. Psikolog, psikiyatrist, PDR uzmanı dini, siyasi, takım, milli simge kullanamaz”
“DÖKMEN’İN AÇIKLAMALARI NEFRET SÖYLEMİ”
Ünlü profesörün bu sözleri sosyal medyada uzun süre tartışma yarattı. Eğitim Bir-Sen Sendikası, Dökmen’in sözlerinin ayrımcılık ve nefret söylemi olduğu iddiasıyla Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na başvuruda bulundu. Sendika, söz konusu açıklamaların inancı gereği başörtüsü takan kadınları hedef göstermeye yönelik nefret suçu oluşturduğunu, başörtüsü takarak mesleğini icra eden psikolog, psikiyatrist, rehberlik öğretmeni ve PDR uzmanlarına yönelik ayrımcı, ötekileştirici ve kamu görevlilerine karşı pedagojik inancı sarsacak nitelikte olumsuz sonuçlar doğurabileceği iddia edildi.
“ATATÜRK ROZETİ DE TAKILMAMALI”
Prof. Dr. Üstün Dökmen ise yanıtında programdaki konuşmasının sadece bir kısmının ele alındığı, bu sebeple ifadenin bütünlüğünün bozulduğu, çarpıtılarak yanlış anlamlar çıkarıldığını öne sürdü. Konuşmada ruh sağlığı uzmanının kıyafetiyle ve davranışlarıyla hastaya/danışana nötr, sade bir tablo sunması gerektiğini ifade ettiğini, başvuruda konuşmasının cımbızlanarak sadece başörtüsünden bahsettiği izlenimi uyandırılmaya çalışıldığını iddia eden Dökmen, daha önce de erkek psikologların görüşme esnasında Atatürk rozeti takmamaları, görüşme odalarına Atatürk resmi asmamaları yönünde beyanlarının olduğunu ifade etti. Dökmen, İslam ve başörtüsü karşıtı gibi yansıtılmasının doğru olmadığını, hiçbir giysi tarzına karşı olmadığını, psikoterapi yapılan ortamlarda siyasi ve benzeri simgelerin, keza Atatürk simgesinin de kullanımının terapiye zarar vereceğini belirtti.
“BELLİ BİR KESİMİ RAHATSIZ ETSE DE…”
Yapılan başvuruyu inceleyen TİHEK, oy çokluğu ile aldığı kararında “Muhatabın açıklamalarının tasvip edilemeyeceği açıktır. Söz konusu ifadeler incitici, rahatsız ve şok edici olmakla birlikte muhatabın psikoloji alanında akademisyen olduğu, subjektif değerlendirmelerde bulunduğu göz önünde tutulmalıdır. Muhatabın açıklamaları belli bir kesimi rahatsız etse de bu kapsamda kişilerin yaptırıma tabi tutulması çoğulcu toplumun sürdürülmesine ve kamuoyundaki seslerin susturulmasına sebep olabilir… Kişinin dünya görüşü ve yorumları değer yargılarını oluşturduğu için bunların ispatının istenmesi de ifade özgürlüğünün ihlaline yol açacaktır.” İfadeleri kullanıldı.
“İNSAN HAKLARI İHLALİ YAPILMAMIŞTIR”
TİHEK üyelerinin 5’e karşı 3 oyla aldığı kararda Prof. Dr. Üstün Dökmen’in açıklamalarının nefret söylemi oluşturmadığı ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, insan haklarının ihlalinin yapılmadığı kaydedildi. Üstün Dökmen’in sözlerinin ifade özgürlüğü sınırları içinde kaldığına ilişkin TİHEK’in oy çokluğu kararına 3 üye ise karşı oy kullandı.
3 ÜYE KARŞI OY KULLANDI
Üyelerden biri Dökmen’in sözlerinin belli bir giyim tarzına sahip kadınları hedef aldığı, onları aşağılayıcı ve dışlayıcı, aynı zamanda istihdamlarını engellemeyi amaçlayan nefret söylemi olduğunu bu nedenle kurulun kararına katılmadığına kaydetti. Bir diğer üye ise Üstün Dökmen’in sözlerinin ülkemizdeki psikoloji alanında çalışan başörtülü kadınların mesleklerini gereği gibi icra edemeyeceklerini savunmakta ve adeta hedef gösterdiğini belirterek, karşı oy gerekçesini şöyle ifade etti: “İlgili şahsın ‘Prof. Dr.’ titrinin olması, açıklamalarının bilimsel ve fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesini gerektirmez. Bu açıklamalar herhangi bir bilimsel değeri olmayan tamamen ideolojik saikle yapılmış ve inanç değerlerine göre ayrımcılığı teşvik etmektedir… Sarf ettiği ayrıştırıcı cümleler nedeniyle kamuoyunda başörtülü psikolog/psikiyatrist/rehber öğretmen üzerinde olumsuz bir bakış açısı oluşturabileceği de unutulmamalıdır”
“ÖZGÜRLÜKLERİN KORUNMASI HEM DEVLET, HEM DE KİŞİLERİN GÖREVİDİR”
TİHEK’in aldığı karar karşı çıkan kurul üyelerinden sonuncusu ise şikayete” konu sözlerin Anayasa ile güvence altına alınan ‘din ve inanç hürriyeti’, ‘çalışma hakkı’ bağlamında bir müdahale olduğu, cinsiyet temelinde de ayrımcılık anlamı taşıdığını kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü: “hem din ve inanç özgürlüğünün hem de çalışma hayatına katılma ile ilgili özgürlüklerin korunması hem devletin hem de tüm gerçek ve tüzel kişilerin de görevidir.”
İTİRAZ HAKLARI BULUNUYOR
TİHEK’in 5’e karşı 3 oyla aldığı bu karara Eğitim Bir-Sen Sendikası’nın 60 gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz hakkı bulunuyor.