İHA''da yer alan habere göre; Dr. Öğr. Üyesi Fatma Mert Biberoğlu kanserle mücadelede tüketilen besinlerin önemine dikkat çekerek bilgi verdi. Biberoğlu, "Kanser gelişiminde beslenme alışkanlıklarının yaklaşık olarak yüzde 35 oranında etkilediği bilinmektedir. Özellikle vücut ağırlığının fazla artması sonucu meydana gelen obezite önemli risk faktörlerinden biridir. Obezitenin özofagus, kalın bağırsak, meme ve böbrek kanseri riskini arttırdığı bilinmektedir. Günlük ihtiyaçtan daha fazla yağ/doymuş yağ tüketildiğinde vücut yağ oranının artması sonucu cinsiyet hormonlarının çalışma düzeni bozulabilmektedir" diye konuştu.
PESTİSİT KULLANIMINDA KONTROL ÖNEMLİ
Tarım alanında kullanılan pestisitler konusunda uyarılarda bulunan Biberoğlu, "Pestitistler, tarım alanlarındaki zararlıları yok etmek ve kaliteli ürün elde etmek amacıyla kullanılan kimyasal maddelerdir. Suda, toprakta, meyve ve sebzeler üzerinde uzun süre bozulmadan kalarak çevre kirliliğine neden olmaktadır. Buna bağlı olarak bu besinlerin tüketilmesi sonucunda insanlarda çeşitli zararlı etkiler oluşmaktadır. Özellikle tarım işçilerinde pestisit maruziyetine bağlı olarak mesane ve kolon kanseri sıklığı yaklaşık 2 kat artmaktadır. Bu yüzden tarım alanlarında pestisitlerin kontrollü ve bilinçli kullanımı sağlanmalıdır" dedi.
İŞLENMİŞ GIDALARIN TEHLİKESİ
Ürünlerin raf ömrünü uzatmak için eklenen kimyasalların tehlikeli olduğunu aktaran Biberoğlu, "Yiyeceklerin uzun süre bozulmadan kalmalarını sağlamak, işlenmiş ürünlerin raf ömrünü uzatmak amacıyla eklenen doğal veya sentetik kimyasallardır. Gıdalarda hangi katkı maddesinin ne kadar kullanılabileceğine uluslararası bağımsız risk değerlendirme otoriteleri karar vermektedir. Ancak yasal limitlere uyulmasına rağmen, bazı maddeler insanlarda kanser riskini artıran maddelere dönüşebilmektedir. Örneğin, işlenmiş et ürünleri (sosis, salam, sucuk gibi) nitrözamine dönüşerek kolon, mide, mesane ve pankreas kanseri riskini artırmaktadır" dedi.
YÜKSEK ISIDA PİŞEN YEMEKLERE DİKKAT
Biberoğlu, "Yüksek ısıda (120°C''nin üzerinde) pişirilmiş yiyeceklerde oluşan kanserojenik bileşiklerdir. Özellikle kızartılmış, yanmış, közlenmiş, tütsülenmiş, kömür/odun ateşinde pişirilmiş et ve et ürünlerinde oluşur. Buna bağlı olarak prostat, pankreas, akciğer, ağız, yutak, özofagus ve gırtlak kanserleri ile ilişkili olduğu bilinmektedir" ifadelerine yer verdi.
TÜTSÜLENMİŞ YİYECEKLER TERCİH EDİLMEMELİ
Biberoğlu, "Kömür veya odun ateşinde tütsüleme yoluyla pişirilmiş ette eriyen yağlar kömürün üzerine düşerek bu bileşiklerin oluşmasına neden olur. Oluşan hidrokarbonlar duman yoluyla etin yüzeyine yapışır ve insanların tüketmesi sonucunda kanserojenik etki gösterir. Yapılan çalışmalarda tütsülenmiş yiyeceklerin kolon ve mide kanseri riskini artırdığı gösterilmiştir" diye konuştu.
OBEZİTENİN KANSERE ETKİSİ
Dr. Öğr. Üyesi Fatma Mert Biberoğlu risk faktörlerine şunları da ekledi:
"Kanser gelişiminde beslenme alışkanlıklarının yaklaşık olarak yüzde 35 oranında etkilediği bilinmektedir. Özellikle vücut ağırlığının fazla artması sonucu meydana gelen obezite önemli risk faktörlerinden biridir. Obezitenin özofagus, kalın bağırsak, meme ve böbrek kanseri riskini arttırdığı bilinmektedir. Günlük ihtiyaçtan daha fazla yağ/doymuş yağ tüketildiğinde vücut yağ oranının artması sonucu cinsiyet hormonlarının çalışma düzeni bozulabilmektedir. Böylece hormona duyarlı kanser türlerinin (meme, prostat, testis, rahim, yumurtalık ve kalın bağırsak-rektum) oluşum riski artmaktadır. Fazla miktarda et tüketimine bağlı olarak hayvansal proteinin çok tüketilmesi sonucu meme, rahim, prostat, kalın bağırsak-rektum, pankreas ve böbrek kanserleri daha fazla görülmektedir. Özellikle yüksek miktarda hayvansal protein alındığında doymuş yağ tüketimi de artmaktadır. Bu yüzden yağ içeriği yüksek veya işlenmiş et tüketimi yerine alternatif protein kaynakları olan yumurta, balık, tavuk veya kuru baklagiller sağlıklı pişirme yöntemleri ile pişirilerek tüketilmelidir. Önerilenden fazla kırmızı et tüketimi kalın bağırsak-rektum kanser riskini artırdığı için, yetişkinlerde haftada yaklaşık 350-500 gram ile sınırlanması ve işlenmiş etin çok azaltılması gerektiği belirtilmektedir. Rafine şeker tüketiminin fazla olmasına bağlı olarak diyetin glisemik indeksi ve yükü artmaktadır. Böylece vücutta hormon dengesizliğine yol açarak obezite gelişmektedir. Obezite sonucu kanser riski de artmaktadır."
SAĞLIKLI BESLENMEK İÇİN BU DETAYLARA DİKKAT
Kanserden korunmak için sağlıklı beslenme önerilerini sıralayan Biberoğlu, "İşlenmiş ve rafine edilmiş yiyeceklerden kaçınılmalı, taze sebze ve meyve tüketimi her öğünün yarısını oluşturmalı, günde en az 5 porsiyon tüketilmelidir. Eklenen şekerler günlük enerji alımının yüzde 5''inden daha azı olacak şekilde sınırlandırılmalı, karbonhidrat kaynakları öncelikle kuru baklagiller, tam tahıllar, meyveler ve sebzeleri içermelidir. Yağlı tohumların (ceviz, badem, fındık gibi) ve zeytinyağı tüketimi artırılmalı, doymuş yağ tüketiminden kaçınılmalı. Kırmızı et tüketiminden ziyade balık, tavuk, kuru baklagiller tercih edilmeli, sebze ve meyveler ile tam tahılların tüketimi artırılarak günlük posa alımı yeterli seviyeye çıkartılmalıdır. Yağ alımının azaltılması için yemekler az yağla, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma, kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Tütün ürünleri ve alkol tüketilmemeli. İdeal vücut ağırlığına ulaşmak için sağlıklı beslenme ilkelerine uyulmalı, sedanter bir yaşam yerine hareketli bir hayat tercih edilmelidir" diye konuştu.