Bahar aylarının gelmesiyle birlikte ishal vakalarında artış gözleniyor. Hava sıcaklıklarının değişken olması nedeniyle karın ağrısı, ishal ve kusma gibi belirtiler kafa karışıklığına neden oluyor. Bu semptomların basit bir üşütmeden mi yoksa başka bir nedenden mi kaynaklandığı merak ediliyor.
Uzmanlara göre norovirüsler yıl boyunca görülebilse de özellikle bahar aylarında daha yaygın hale geliyor. Dr. Doğaç Uğurcan, erişkinlerde ve özellikle çocuklarda görülen ishallerin büyük bir kısmının norovirüslerden kaynaklandığını ve bu virüslerin oldukça bulaşıcı olduğunu vurguladı.
KALABALIK ORTAMLARA DİKKAT
Norovirüsler, ciddi ishal ve kusmaya yol açan virüs gruplarından biri olarak biliniyor. Dr. Uğurcan, bu virüslerin kişiden kişiye temasla, kirlenmiş su ve gıdalarla, ağız-dışkı yoluyla ve hatta kusmuk yoluyla bulaşabileceğini açıkladı. Kalabalık ortamlarda daha hızlı yayılan norovirüslerin, özellikle kreşler, okullar, hastaneler, göçmen kampları, tatil kampları, oteller, restoranlar, gemiler, askeri birlikler ve aile içi bireyler arasında yaygın salgınlara neden olabileceğini belirtti.
Dr. Uğurcan, norovirüslerin kuluçka süresinin 18-72 saat arasında değiştiğini, belirtilerin ise 24-72 saat sürebildiğini ifade etti. Hastaların çoğunda ani başlayan karın ağrısı ve bulantı görüldüğünü belirten Uğurcan, genel olarak ishal ve kusmanın birlikte bulunduğunu ve günde 4-8 kez kansız, mukussuz orta miktarda ishal görüldüğünü söyledi. Ayrıca, hastaların yarısında hafif ateş, karın ve kas ağrısı, baş ağrısı, keyifsizlik ve halsizlik gibi belirtilerin olabileceğini ekledi.
HASTANE BAŞVURULARININ YÜZDE 10'İNDE TESPİT EDİLDİ
Dr. Doğaç Uğurcan, ishal şikayetiyle hastaneye başvuran erişkinlerin yaklaşık yüzde 20'sinde norovirüslerin tespit edildiğini belirtti. Küçük çocuklar, yaşlılar ve bağışıklığı düşük olan bireylerde semptomatik enfeksiyonların daha uzun sürdüğünü ve kronik ishale neden olabileceğini ifade etti. Özellikle bu gruptaki hastaların tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Hastalık belirtileri gösterenlerin mutlaka bir hekime başvurmaları gerektiğini vurgulayan Uğurcan, hastalığın tanısının genellikle hastanın hikayesi ve şikayetleri doğrultusunda konulduğunu belirtti. Sağlık kuruluşlarında hastalığa özgü semptomatik tedavilerin uygulandığını, hastanın kaybettiği sıvının yerine konulması ve beslenmesinin düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Viral bir enfeksiyon olduğu için antibiyotik tedavisinin uygulanmadığını da ekledi.