Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy, Galata Kulesi'nin restorasyonu sırasında orijinal duvarlarının yıkıldığı iddialarına ilişkin, "Birkaç gündür kamuoyu önünde gündemi meşgul eden yüklenici firmanın özgün olmayan malzemeyi çıkartırken kullandığı yöntem bizi de en az sizler kadar üzmüştür. Makineyle yapılan yıkımın sanki eserin özgün duvarlarının yıkımı şeklinde kamuoyuna yansıtılmasını ise iyi niyetle bağdaştıramıyoruz. Tarihi yapıya değil, çimento harç ile örülmüş bölüme müdahale edilmiştir." dedi.
Galata Kulesi'nin restorasyonu sırasında orijinal duvarların yıkıldığı iddiaları dolayısıyla Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Gökhan Yazgı, Galata Kulesi'nde basın toplantısı düzenledi.
Ersoy, basında yer alan restorasyon projesinin kuruldan geçmediğine yönelik açıklamaların, tamamen yanlış olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"Mülkiyeti 13 Mayıs 2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesinden Kule-i Zemin Vakfına geçmiştir. Mülkiyet devrinden sonra da yıllarca ihmal edilen bakımsız kalan yapının, orijinal yapısına müdahale edilen Galata Kulesi için genel müdürlüğümüzce titiz ve kapsamlı rölöve restitüsyon projeleri oluşturulmuş ve uygulamaya geçilmiştir. 21 Mayıs 2020 tarihli 57497 sayılı yazı, yine 8 Haziran 2020 tarihli 62652 sayılı yazılarımızla koruma kurulu onaylı projeler ve müellifli hakkı İBB'den istenmiş, ancak bunlar bize verilmemiştir. Hala da geri dönüş beklenmektedir. Geri dönüş de olmamıştır. Bunun üzerine Galata Kulesi rölöve, restitüsyon, restorasyon ve mühendislik projelerinin hazırlanması, restorasyon ve müzeleştirme, uygulama işi için 22 Haziran 2020 tarihinde ihaleye çıktı. İdaremiz ile mevcut Es Yapı Mimarlık Restorasyon Sanayi Ltd. Şti. ile 29 Haziran 2020 tarihinde sözleşme imzaladık. Sözleşme bedeli basında da çıktığı gibi 11 milyon liradır. 30 Haziran 2020 tarihinde yer teslimi yapılmış ve çalışmalara fiilen başlanmıştır. Galata Kulesine ilişkin alınan 4 Haziran 2020 tarihli ve 8303 sayılı İstanbul 2 numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun kuleye ilişkin proje çizimine yönelik muhdesatlardan arındırılması ve raspa yapılması talebinin uygun olduğuna ve uygulamasını İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü tarafından yapılmasına karar verildikten sonra yola çıktık.
Ayrıca bu karara istinaden yapının muhdesatlardan arındırılması işlerine yüklenici firma tarafından başlanmış, öncelikle yapı çevresinde güvenlik önlemleri alınmış, cephe iskelesi kurulmuş ancak iskelenin kurulduğu dönemde Ebabil kuşlarının üreme dönemine denk geldiği için iskele sökülmüş, dış cephede yapılacak işlemler kuşların göç mevsiminden sonra yapılmak üzere ertelenmiştir."
"Tarihi yapıya değil çimento harç ile örülmüş bölüme müdahale edilmiştir"
528 yılında inşa edilen eserin, özgün haliyle ilişkisi olmayan eklentileri temizlemek için geniş çapta çalışma yürüttüklerini belirten Ersoy, "Çalışmalar 24 saat esasıyla devam etmektedir. Biz bu çalışmaları yaparken, birkaç gündür kamuoyu önünde gündemi meşgul eden yüklenici firmanın özgün olmayan malzemeyi çıkartırken kullandığı yöntem bizi de en az sizler kadar üzmüştür. Makineyle yapılan yıkımın sanki eserin özgün duvarlarının yıkımı şeklinde kamuoyuna yansıtılmasını ise iyi niyetle bağdaştıramıyoruz. Tarihi yapıya değil çimento harç ile örülmüş bölüme müdahale edilmiştir. Galata Kulesi'nin zemin katında yapılan uygulama ile basına yansıyan görüntülerdeki mevcut işlem Kültür ve Turizm Bakanlığı 2 No'lu Koruma Kurulunun aldığı karara istinaden yapılmış ve muhdesatlardan deformasyona uğramış kısımların arındırılması istenmiştir. Yapılması zorunlu bu işlem ne yazık ki önceki dönemlerde izinsiz kaçak olarak tarihi esere eklenen, orijinal dokusunu bozan müdahaleleri, yapıdan arındırmaktır. Yapılan işlem literatürde çürütme ve tümleme olarak ifade edilir. Kurumumuzun hassasiyetiyle uyuşmayan bir yöntem kullanan yüklenici firma ise uyarılmış ve gerekli yaptırımlar uygulanacaktır." diye konuştu.
Ersoy, ayrıca Galata Kulesi çalışmalarının 5 yeni üyesiyle Bilim Kurulu tarafından desteklendiğini aktararak, "3 Temmuz 2020 tarihinden Bilim Kurulu kararıyla kat kullanımları konusunda ortak bir görüş oluşmuştur. Özellikle Galata Kulesi'nin giriş kısmında ziyaretçilerin İstanbul'un en etkileyici manzara ve tasvirlerinin İstanbul manzaralarıyla karşılanması kararlaştırılmıştır. Altıncı kat ise aynı zamanda yukarıdan aşağı katlara iniş kısmında merdivenin de olduğu yoğun sirkülasyon katıdır. Bu nedenle yönlendirme katı olarak da değerlendirilecektir. Yedinci katta içeriden İstanbul izletilecek. Aynı zamanda mekanın ortasında İstanbul'un, Galata'nın oluşumu ve Galata Kulesi'nin aşamalarının gösterildiği bir plan olacaktır." dedi.
"Kamuoyunun bu görkemli tarihi esere gösterdiği hassasiyete çok sevindik"
Kulenin sekizinci katı ise ziyaretçilerin İstanbul'un seyredilebileceği en önemli kat olduğunu söyleyen Ersoy, şu bilgileri verdi:
"Ziyaretçiler, kuleden bakarken gördükleri İstanbul'un yapıları hakkında tablet, telefon veya diğer elektronik cihazlarla dijital çözümlerle bunlar hakkında bilgilendirilecek. Ayrıca bu katta, kalıcı ama kafeterya şeklinde olmadan kahve, çay ikramında bulunacağız. 5. katta ise İstanbul'un prehistorik döneminden itiberen tarihçesi olacak. 4. katta İstanbul'un önemli yapıları, Topkapı Sarayı, Süleymaniye Cami, Sultanahmet Cami, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, Beyazıt Cami, Çamlıca gibi belli mekanlar gösterilecek. 3. kata indiğimizde İstanbul'un doğası, laleleri, erguvanı, kuşları, balıkları anlatılacak."
Ersoy, ikinci katta da çocuklara yönelik sunumlar olacağına işaret ederek, "Bu sunumlar içerisinde muhtemelen Hezarfen Ahmed Çelebi görüntüsü olacak. 1. kat ise hediyelik eşya satış ofisi olarak değerlendirilecek." ifadelerini kullandı.
Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak 18 yıldır Türkiye'de restorasyon çalışmaları yaptıklarını dile getiren Burhan Ersoy, şunları kaydetti:
"Kendi haline bırakılmış yıllarca sahipsiz kalmış bu eserler genel müdürlüğümüzce bir bir ayağa kaldırılıyor. Halihazırda ülkemizde 230'un üzerinde şantiyemiz mevcut. Sadece Galata Kulesi'nde değil, vakıf kurucuların bizlere emanet ettiği her eserin ayağa kaldırılması güçlendirilmesi ve gelecek nesillere emanet edilebilmesi için uzman kadromuzla ve bilim kurullarımızla onların görüşleri ve önerileri doğrultusunda restorasyonumuza devam ediyoruz. Galata Kulesi bir vakıf eserdir. Tüm insanlığın malıdır. Restorasyon çalışmalarının ardından Galata Kulesi, sonradan eklenen yapılardan kurtarıldıktan sonra asıl kimliğine kavuşacak, dünya var oldukça da yaşayacaktır. Kamuoyunun bu görkemli tarihi esere gösterdiği hassasiyete çok sevindik ve bu duyarlılıktan dolayı da milletimize şükranlarımızı arz ediyoruz."
1100 kamyonet moloz çıkarıldı
Proje mimarı ve yüklenici firma yetkilisi Sevilay Tuncer de toplantının ardından basın mensuplarıyla kuleyi gezdi. Gezinin ardından gazetecilere açıklama yapan Tuncer, kulede 1967 yılı restorasyonu sonrasındaki eklentilerle yaklaşık bin 1100 kamyonet molozun çıkartıldığını aktararak, "Galata'nın bütün katlarında benzer şekilde döşemede, zeminde ve tavanda pek çok katmanda yapı elemanları mevcuttu. Onların söküm işlemi yapıldı ve uzaklaştırıldı. Tüm Galata'dan sökülen yapının özüyle hiçbir ilişkisi olmayan, 1967 restorasyonu sonrasındaki eklentilerin hepsi, işçilerin elleriyle sırtlarında taşınarak çıkartıldı." dedi.
Kulede yüksekliği elverişli tavanlarda 4 kat eklemeler yapıldığına dikkati çeken Tuncer, şunları anlattı:
"Neden böyle hareket ettiklerini düşündüğümüzde, Galata'daki çalışma şartlarının çok zor olmasından kaynaklandığını tahmin ediyorum. Çünkü bu dar merdivenlerden malzemenin çıkarılması, indirilmesi zor olduğu için buranın daha önceki kullanıcıları hiçbir şeyi sökmeden ara ara eklemeler yapmışlar. En üst kattaki 8 metre 40 santimetre olan kat yüksekliği eklentiyle 4 metre 20 santimetreye kadar indirilmişti. Biz yine 8 metre 40 santimetre yüksekliğine kavuşturduk. Giriş kattaki duvarlardaki taş örgünün üzeri sıva ile kapatılmış. Kurul kararımız ve restorasyon ilkeleri gereği bunları geleneksel yöntemlerle alma işlemini gerçekleştirdik.
Koskoca yapının bu kadar hassas çalışılan ve uzmanın olduğu bir çalışmada 20 saniyelik bir görüntüyle uzmanlarına danışılmadan yargılarda bulunulması gerçekten üzüntü verici. Biz burada tamamen geleneksel yöntemlerle sıvaları kaldırıyoruz, altından çıkacak malzemeyi kimse tahmin edemez. Çünkü bu sıvayı yaparken herhangi bir çalışma yapılmamış bu sebeple her an bir sürprizle karşılaşıyoruz. Burayı kaldırdığımızda altındaki örgü sisteminin ne denli sağlıklı olduğunu açtıktan sonra görebiliyoruz. Medyada yer alan görüntünün geçtiği köşe de sıvalı bir yüzeydi, sıvaların raspasını yaptıktan sonra duvar örgüsünün devam etmediğini gördük. Buranın uygulayıcıları daha önce duvar örmek yerine beton dolgu yapmışlar. Dolayısıyla çalışma arkadaşlarımıza bu beton dolgunun her zamanki gibi geleneksel yöntemlerle alınması talimatını verdik. 3. kattaki ziyaretimize devam ederken ses duyduk ve bunu duyar duymaz aşağıya indik, ilk dakikalarda buna müdahale ettik ve durdurduk. Burada arkadaşların seçtiği teknik yanlıştır, fakat işlem doğrudur. Usulüne uygun şekilde çürütme yapıldıktan sonra o kısım yapı taşının kendi harcının ve örgüsünün malzemesine en yakın malzemeyle tamamlandı."
Yapılan hatalı işlem sonrasında orijinal dokunun zarar görmediğini ifade eden Tuncer, "Üzerindeki çimento sıva 10-12 santimetreydi ve böylesine bir sıva yüzeyi kapattığında, organik bir malzemeyi çürütür. Belki 30 yıldır nefes almadan duran bir yapının çürümeye maruz kalması doğaldır. Taşlardaki bozuk görüntünün sebebi esasen bundan ileri gelmektedir." şeklinde konuştu.
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Gökhan Yazgı ise kulenin 15 Eylül'de tamamlandıktan sonra müze kartla ziyaret edilebileceğini söyledi.
Toplantıda ayrıca Kule'nin restorasyon çalışmaları hakkında bir sunum yapıldı.
CHP Milletvekilleri İlhan Cihaner ve Ali Şeker'in de arasında bulunduğu heyet de yetkililerle birlikte kuleyi gezdi.