Aile bireylerinden mal kaçırmaya dikkati çeken AKADINHAKDER Başkanı Av. Çisil Tuana Tezsever, “Bu karar, eşlerin malvarlıklarının devrinde diğer eşin rızasının aranmasına yönelik düzenlemeye gidilmesi konusunda baskı oluşturacaktır” dedi.
Yargıtay Dairesinin kararına göre, bir kadın, eşinin üzerine kayıtlı olan Aydın'ın Didim ilçesindeki bir taşınmaz ile banka hesaplarına ilişkin tasarruf yetkilerinin sınırlandırılması için dava açtı. Yerel mahkeme, davanın kabulüne karar vererek davalı eşin tasarruf yetkisini sınırlandırdı.
Davalı erkeğin istinaf başvurusu üzerine dosyaya bakan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi, davacı kadının, ekonomik varlığının tehlikeye düştüğünü ispatlayamadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararını kaldırdı. Davaya ilişkin temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ise davacı kadını haklı bularak istinaf kararının bozulmasına hükmetti. Dairenin kararında, Türk Medeni Kanunu'nun 199. maddesine göre, ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüğün yerine getirilmesi gerekliliklerinde, eşlerden birinin istemi üzerine belirlenecek mal varlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak eşin rızasıyla yapılabileceğine karar verebileceği kaydedildi.
"'EVİN REİSİ KOCA'DIR DÜZENLEMESİ KALDIRILDI"
Konuya ilişkin gazetevatan.com’a değerlendirmelerde bulunan Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Kadın ve Aile Komisyonu Başkanı ve Kadın Hakları Derneği (KADINHAKDER) Başkanı Av. Çisil Tuana Tezsever; “4421 Sayılı Türk Medeni Kanunu ile erkeğin evlilik birliğinin reisi olduğuna dair hükmünün kaldırılması ile birlikte, aile birliğinde eşlerden birisinin egemen olmasına dayalı anlayış terkedildi. Evlilik birliğinin reisinin koca olduğuna dair düzenleme yürürlükten kaldırılırken eşlerin aile birliği içinde her anlamda eşitliğini sağlamak için ‘edinilmiş mallara katılma’ rejimi belirlendi. Bu düzenleme ile evlilikte genellikle ekonomik olarak güçsüz durumda olan kadını korumak, aile işleri ile uğraşan, ev işlerini yapan kadının aile mallarından pay alması amaçlandı” dedi.
Yargıtay’ın vermiş olduğu kararla, 4721 Sayılı Kanunla amaçlanan eşlerin korunması yönündeki amaca uygun olarak davrandığına dikkati çeken Avukat Tezsever, “İstinaf Mahkemesinin vesayete ilişkin hükümleri dikkate alarak davanın reddine karar vermesine rağmen, Medeni Kanunun Aile Hukuku kitabında evlilik birliği içinde elde edilen malların ortaklığı ve eşlerin aile giderlerine güçleri oranında katılmaları ve aile bireylerinin sahip oldukları hayat standartlarını devam ettirmelerine olanak verecek şekilde davranmalarını sağlamaya yönelik bir karar vermiştir. Yargıtay verdiği kararla hakimin evlilik birliğinin devamını ve aile bireylerinin refahını sağlamak için özgürlükçü yorumda bulunmasının önünü açmıştır” ifadelerini kullandı.
"KARAR EŞİN RIZA ALINMAIS KONUSUNDA BASKI YAPACAK"
Avukat Tezsever, “Yargıtay'ın bu kararının devamının gelmesi halinde eşlerin, aile bireylerinden mal kaçırmak için malvarlığını devretmesinin önüne geçilmesi amacıyla hâkimin müdahalesinin istenilmesine yönelik davalar açılmasının önü açılmış olup, bu davaların sayısının artmasından sonra kanun koyucunun da eşlerin malvarlıklarının devrinde diğer eşin rızasının aranması veya diğer eşin haberdar olmasına yönelik düzenleme yapması yönünde baskı oluşacaktır” şeklinde konuştu.
Bu durumun aile konutunun devrinde eşin rızasının alınmasına yönelik düzenlemeye paralel bir düzenleme olacağını belirten Avukat Tezsever, “Aile birliğinin devamı ve eşlerin aile birliği içinde malvarlığı üzerinde eşit haklara sahip olması yolunda oldukça önemli bir karar verilmiştir. Yargıtay’ın özgürlükçü yorumunun devamının gelmesi hem aile, hem de toplum açısından oldukça yararlı olacaktır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: gazetevatan.com