Kamu Son Haber'in birinci sayfası için tıklayın...
İSTANBUL’DA DEPREM SEFERBERLİĞİ ÇAĞRISI
Küçükçekmece'de çöken bina sonrası İstanbul'da deprem güvenliği yeniden gündemde. Deprem güvenliği için seferberlik çağrısı yapan İBB'ye göre kentte riskli yapılarda 2,3 milyon nüfus yaşıyor. İstanbul'da çözüm bekleyen en temel sorunlardan biri deprem güvenliği olmayan riskli yapılar. Marmara Denizi'nde 7 ila 7,5 büyüklüğünde bir deprem beklenirken İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tespitlerine göre yaklaşık 200 bin yapı olası bir deprem sonrasında yıkılacak veya ağır hasar alacak nitelikte.
Bu riskli yapılardan biri hafta sonu deprem ya da dışarıdan hiçbir müdahale olmadan yıkılarak kendini hatırlattı. Hafta sonu İstanbul'da deprem güvenliğini yeniden gündeme getiren olay, riskli yapıların yoğun olarak bulunduğu ilçelerden biri olan Küçükçekmece'de yaşandı. Üç katlı binanın enkazından l'i çocuk 8 kişi yaralı olarak çıkarılırken, 1 kişi yaşamını yitirdi. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, yerinde yaptığı ilk incelemelerde 1988 yılında inşa edilen binanın yapımında deniz kumu kullanıldığını, 1,5 katın binaya sonradan kaçak olarak eklendiğini tespit etti.
Bundan yaklaşık beş buçuk yıl önce Kartal'da da benzer bir tablo yaşanmış, yine kaçak katları ve ilave alanları olduğu anlaşılan Yeşilyurt binasının kendiliğinden çökmesi sonucu 21 kişi can vermişti. Ancak uzun süredir kentsel dönüşüm çalışmalarının devam ettiği, kaçak yapıların ise imar afları ya da denetimsizlik sonucu varlığını sürdürdüğü kentte başka bir binanın daha çökmesinin önüne geçilemedi. DW Türkçe'ye konuşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel
İyileştirme Dairesi Başkanı Murat Yün'e göre İstanbul'un deprem riskine hazırlanma hızı, aslında yapılan işbirliği ile doğru orantılı. Yıpranmış yapı stokunun fazla olması ve dönüşümün fiziksel yenilenmeden daha fazla boyutunun olmasının işbirliğini mecbur kıldığını vurgulayan Yün, “Bu yapı stoku ile tek başına bir kurumun baş edebilmesi mümkün değil. O nedenle üzerine basa basa tekraren söylüyoruz; yurttaştan başlayarak, ilçe belediyesini, büyükşehir ve organizasyonda Bakanlığı kapsayan bir mekanizma kurulması şart" diyor.
DW Türkçe'ye konuşan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sinem Kolgu da çalışmaların hızlı yürütülemediğini, çünkü önünde pek çok engel olduğunu belirtiyor. Birinci engelin "bakış açısı" olduğunu vurgulayan Kolgu, bu konunun “vatandaşa hizmet" veya "vatandaşların sorunlarını çözme" kapsamıyla sınırlanabilecek bir konu olmadığı görüşünde. "Burada toplumsal ve ulusal güvenlik riskleri söz konusu" diyen Kolgu, konunun bütünsel bir bakış açısıyla ele alınması, projelerin planlar ve bağlı programlara uygun olarak geliştirilmesi ve yürütülmesi gerektiğini söylüyor.
Bir diğer engeli kaynak yetersizliği ve bütçe uygulama sorunları olarak tanımlayan Kolgu, yerel yönetimlerin bütçelerinde bu konuya doğrudan müdahil olmalarına imkân verecek kaynak ve ödenek olmadığına, bu nedenle merkezi idare tarafından desteklenmeyen çözümlerin hayata geçirilmesinin kolay olmadığına işaret ediyor. Sinem Kolgu'ya göre bir diğer engel ise ilgili bakanlıklar ve yerel yönetimler arasındaki yetki çatışmaları ve siyasi rekabet.
Kolgu, "Yapı stokunun iyileştirilmesi ve şehrin depreme karşı daha güvenli hale getirilmesi siyasal popülizmin malzemesi hali- ne getirilmemeli” diyor ve bu süreçlerin topluma karşı şeffaflıkla ve kurumlar arası işbirliği ile yürütülmesi halinde sorunların çözümünde daha hızlı yol alınabileceğine dikkat çekiyor.