Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe köyünde, Kur’an kursundan döndükten sonra kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cansız bedeni, kaybolmasının üzerinden 19 gün geçtikten sonra bir dere yatağında bulunmuştu. Olayın ardından, cinayetin nedeni büyük merak konusu olurken, gazeteci Ersin Eroğlu’nun canlı yayındaki açıklamaları dikkat çekti.
Eroğlu, Diyarbakır’daki uzmanların araştırmalarında üç olası senaryo üzerinde durulduğunu belirtti. İlk ihtimal, Narin’in görmemesi gereken bir şeye tanık olmuş olabileceği yönünde. İkinci ihtimal, aile içinden birinin Narin’e zarar vermiş olması ve ailenin bu kişiyi korumak için cinayeti işlemiş olabileceği düşüncesi. Bu kişinin ağabey ya da kuzen olabileceği üzerinde duruluyor.
Üçüncü olasılık ise istismar ihtimali. Ancak Eroğlu, bu ihtimalin şu an için daha zayıf değerlendirildiğini, ilk iki senaryonun daha güçlü olduğunu ifade etti.
EVDE GÖRDÜĞÜ OLAY İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ
Öte yandan Hande Fırat ise "Narin’in evde bir sahne gördüğü ve o nedenle de öldürülmüş olabileceği iddiası üzerinde duruluyor" dedi bugün kaleme aldığı yazısında şu ifadelere yer verdi:
"Sosyal medyada Narin’in tutuklu amca ile annesinin çocuğu olabileceği iddia ediliyordu. Doğru değil. DNA örnekleri incelendi. Ancak o konuşkan Narin’in evde bir sahne gördüğü ve o nedenle de öldürülmüş olabileceği iddiası üzerinde duruluyor. Amca’nın Narin’in annesiyle bir ilişki yaşadığı iddiası araştırılıyor. Amca bu iddiayı reddetti ancak zaten bir ilişkileri olsa da kimse 'Evet ilişkimiz vardı' demesini beklemiyor. Narin tek çocuk değil. Yüksel- Arif Güran çiftinin 5 de erkek çocuğu var. Araştırılan bir başka iddia da ağabeylerinden biri ile ilgili. İlki tutuklu amcanın o ağabeye; 'Narin’i öldür yoksa ikinizi de öldürürüm' dediği iddiası. İkincisi ise uyuşturucu kullandığı ve ruh sağlığı bozuk olduğu iddiasıyla Narin’i öldürmüş olabileceği. Bu arada dosyada cinayeti gördüğünü söyleyen bir gizli tanık yok. Amcanın ailede çok güçlü bir figür olmasından yola çıkarak, 'Cinayet sonrası bütün aileyi toplayıp, bir uzlaşı mı sağladı' sorusunun da yanıtı aranıyor. Bir başka deyişle yetkililer, “Herkes sonradan öğrendi ve kolektif olarak susmak zorunda mı kaldı” iddiasını da göz ardı etmiyor."