Yüksek Mahkeme, aile konutu olarak kullanılan bir dairede eşin rızası olmadan ipotek işlemi yapılmasının geçersiz olduğuna karar verdi. Bu karar, ekonomik sıkıntılar yaşayan ve bankadan kredi almak için evini ipotek ettiren Y.B. adlı kişiye ait davada verildi. Y.B.'nin eşi, yıllardır birlikte yaşadıkları evin ipotek edildiğini öğrenince dava açtı. Mahkeme, tapuda aile konutu şerhi bulunmasa bile, uzun süredir aile konutu olarak kullanılan bir taşınmazda eşin rızası alınmadan yapılan ipotek işleminin hukuka aykırı olduğunu belirtti. Bu nedenle, ipotek işleminin iptaline karar verdi.
Davacı kadın, evine davalı banka tarafından rızası alınmaksızın ipotek tesis edildiğini iddia etti. Davacı, yasa gereğince eşin rızası olmadan ipotek tesis edilemeyeceğini, bankanın bu işlemi bilerek ve isteyerek yaptığını, aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin haksız ve hukuka aykırı olduğunu savundu. Davacı, bu nedenle, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını ve bankanın kötü niyetli olduğunu ileri sürdü.
Davacı, davalı banka tarafından ipoteğe konu edilen taşınmazın kendisinin aile konutu olduğunu iddia ederek, ipoteğin kaldırılmasını talep etti. Davalı banka ise, taşınmaza 2001 ve 2006 yıllarında iki defa ipotek koyduğunu, davacının bu durumdan haberdar olmamasının mümkün olmadığını savundu. Ayrıca, ipotek işlemleri sırasında tapuda aile konutu şerhinin bulunmadığını belirtti. Aile mahkemesi ise, davalı bankanın ekspertiz raporu, kolluk raporu ve tanık ifadeleri ışığında, taşınmazın uzun süredir davacının aile konutu olarak kullanıldığını tespit etti. Bu nedenle, ipoteğin haksız olduğuna ve kaldırılması gerektiğine karar verdi.
Davacı eş, aile konutu üzerinde davalı eşin rızası olmadan ipotek tesis edildiğini ileri sürerek, ipoteğin kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerinde davalı eşin tek başına ipotek tesis etmesinin Türk Medeni Kanunu'nuna aykırı olduğu, davacı eşin açık rızasının bulunmadığı, bu sebeple ipoteğin hükümsüz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı eş tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay, yerel mahkemenin kararını onaylamış ve aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına hükmetmiştir.
Aile konutu olarak kullanılan bir dairenin ipotek edilmesi için eşin rızası gerektiğine hükmeden yerel mahkemenin kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından da onaylandı. Davalı banka vekili, eşin rızasının aranmaması gerektiğini savunarak kararı temyiz etmişti. Ancak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, oy birliği ile verdiği kararda, aile konutu olarak kullanılan bir taşınmazın ipotek edilmesi için eşin rızasının zorunlu olduğunu belirtti. Bu karar, aile konutu olarak kullanılan dairelerin ipotek ettirilmesine ilişkin emsal bir karar niteliğinde oldu.
