Atatürk ve müzik
Yeni kurulan Türk Cumhuriyeti’nin her alanda büyük devrimler yapması gerekiyordu. Bu devrimlerin bir bölümü müzik alanında yapıldı. Mustafa Kemal Atatürk’e göre ulus olabilmek için güçlü bir ortak kültüre sahip olmak gerekiyordu. Yapılan bu kültür devrimiyle beraber halka öz müziği tanıtılıp ortak bir değer ortaya çıkarıldı. Halkı eskiden yeniye alıştırmak çok zor bir şeydi. Avrupa ile aramızdaki kültür farkını en hızlı şekilde kapatmak için elinden yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk şu sözleri söyleyerek “Hayatta musiki lazım değildir. Çünkü hayatın kendisi musikidir. Musiki ile alakası olmayan mahlûkat insan değildir. Eğer mevzuu bahis olan hayat ise, musiki behemehâl vardır, musikisiz hayat zaten mevcut olamaz. Musiki hayatın neşesi, ruhu, süruru ve her şeyidir. Yalnız musikinin nevi şayan-ı mütalaadır.” Musikinin önemini vurgulamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk aynı zamanda iyi bir dinleyendi. Akşam kurdurduğu sofralarda dostlarıyla sohbet eder ve icra edilen eserlere eşlik ederdi. Müzeyyen Senar durumu şöyle özetliyor “Bir taraftan içeceğini yudumlarken tabaktaki leblebileri meze yapıyordu. Öyle keyifli bir içmesi vardı ki, imrenirdiniz. Sonra bana döndü ‘Şimdi senden bir şarkı istesem söyleyebilecek misin?’ dedi. Emredersiniz efendim dedim. Atatürk, Tatyos Efendi’nin hicazkâr şarkısını seçmişti: ‘Mani oluyor halimi takrire hicabım / Üzme yetişir üzme firakınla harabım.’
Peşine Lavtacı Ovrik’in eserini okudum ‘Mestim bu gece sen de bana mest olarak gel.’ Atatürk ‘Hadi bakalım, şimdi Rumeli türküsü’ dedi. Rumeli türkülerini okurken bana refakat ediyordu. Sabahın ilk ışıkları görününce sofradan kalktı. Saz sustu, benim için endişeyle başlayan gece büyük bir keyifle sona ermişti.”
Beşiktaş
Orta Doğu?
Hobi
Anayasa
Mavi Gözlü Dev
Müzisyenler
Öğrenci
100. YIL...
İstismar
İstanbul'un taksi sorunu!









