Bahçeli'nin 19 Mayıs mesajı
“24 Haziran’da yapılacak olan seçimler, ülkemiz açısından tıpkı 19 Mayıs 1919 tarihi gibi hayati anlam ve öneme sahiptir. Dün vatanı kurtarmak için sergilenen milli uyanış, bugün yine bir başka beka tehdidi altında ülkemizi yeniden kurtuluşa taşıyacak iradeyi ortaya koyacaktır...” Bu ifadeler, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 19 Mayıs mesajında yer alan ve 24 Haziran’ı Kurtuluş Savaşına benzeten ifadeleridir.
Hatırlayanlar mutlaka olacaktır; İYİ Parti’nin kuruluş aşamasındaki günlerde, Üç Tarz-ı Siyasetin kazanan tarzı Türkçülüğün eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kaybeden tarz İslamcılık tarafından ele geçirildiği ve sıranın bu tarzın müflis zihniyetini Türk Devleti’ne giydirmeye geldiğini, bunun içinde kurtuluş ve kuruluştaki mücadeleyi verecek yeni partinin kurulmasının elzem olduğunu anlattığım yazılarım olmuştu. Türkiye’nin kurtuluş ve kuruluştaki mücadeleye olan ihtiyacı düşünüldüğünde, Bahçeli’nin söz konusu ifadeleri doğrudur. Ancak Bahçeli’nin bugün mücadeleyi verenlerin karşısında olduğu da ortadadır. “Ne yani, Bahçeli cumhuriyet karşıtı mı” diyorum? Elbette hayır. Lakin cumhuriyeti reklam arası, parantez gören, cumhuriyetin eserlerini ve izlerini silme anlayışı siyasi çizgisi olan, cumhuriyetin kurucuları ve değerlerine alerjileri tescilli ve nihayet cumhuriyet kurulduğundan bu tarafa Türkiye’ye içeride ve bölgesinde en ciddi beka sorunlarını yaşatan iktidar partisinin yanında olmak, ne anlama gelmektedir? Bir tarafta cumhuriyeti kapatılması gereken yüz yıllık bir parantez görenler, diğer tarafta cumhuriyeti fabrika ayarlarına döndürmek isteyenler. Birincisinin yanında olmanız, birinci zihniyet olduğunuzu göstermez ama karşınıza kimleri aldığınızın fotoğrafını şak diye ortaya koyar.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 19 Mayıs mesajındaki tespite bir katkıda bulunayım; Türk milleti, 1919 Mayıs’ının 19’undan beri, ilk kez bu kadar çok Türk milliyetçilerine ihtiyaç duyuyor. Bunu üç yıldır söylüyorum. Şükür ki Türk milliyetçileri, son yirmi yılın narkozundan ayılıp, acizliğinden sıyrılıp, yanına Türk vatanseverlerini de alarak İYİ Parti ile ihtiyaca cevap verecek hale geldi. Bu emek, bu çaba, bu cesaret, değişmeyen fıtratın damarlarındaki asil kandır. Peki AKP döneminde Ülkücüleri narkoza çekip, MHP’ye yüzde yirmiyi aşmama hedefi koyarak AKP’nin Türkiye’yi yeniden bir kurtuluş mücadelesi verme noktasına sürüklemesine katkıda bulunan kimdir? Devlet Bahçeli farkında mı bilmem ama bir vakitler cumhuriyetin kuruluş misyonunu temsil eden MHP’nin siyasal İslamcı üssü haline getirilmesi, ikinci cumhuriyetçilerin attığı bir goldür. Bu golü Devlet Bahçeli kendi kalesine attığı için olsa gerek, AKP cenahının 15 Temmuz sonrasında da aynı zihniyet ve hedefini sergilemesine kayıtsız kalmakta.
15 Temmuz demişken; MHP yönetimi, MHP’yi AKP ile bir bütün yapı haline getirmelerine temel gerekçe olarak, 15 Temmuz’da yaşanan FETÖ’cü darbe girişimini ve bu yüzden devletin yaşadığı ve yaşayabileceği sorunlara karşılık bir politik manevra yaptıklarını söylüyor. Bu çerçevede bakıldığında, 15 Temmuz’dan bilhassa da 1 Kasım seçimlerinden önce AKP iktidarına en sert muhalefeti yapan bir MHP varken, bugün devletin bekası uğruna AKP ile ittifak yapan bir MHP var. İyi de, 15 Temmuz sonrasında MHP’nin yaptığı politik manevrayı AKP neden yapma ihtiyacı duymadı? 15 Temmuz öncesi ve sonrasına baktığımızda ortada aynı AKP iktidarı ve aynı Erdoğan yok mu? Oysa 15 Temmuz’dan en büyük dersi çıkarması gereken AKP iktidarıydı. Çünkü FETÖ’yü darbe yapacak konuma kendileri getirdiler ve eğer 15 Temmuz’un FETÖ’cü bir darbe girişimi olduğu anlaşılmasaydı, ayrıştırılan toplumda bu darbe girişimi AKP nefreti yüzünden karşılık bulabilirdi. 15 Temmuz sonrasında ders çıkarması hak getire, darbe fırsatçılığı ile ajandasındakilere 15 Temmuz hamaseti ile örterek gerçekleştiren bir AKP var.
15 Temmuz’u inşa ettiği yeni rejimin hikâyesi yapmaya çalışan bu AKP ile yapılan ittifakın adı cumhur, ittifakın aklı da millet oluyor. Millet aklı Atatürk’ün önderliğinde ülkeyi işgalden zafere, zaferden cumhuriyete taşımıştı. Kurtuluş ve kuruluşu akleden bir millet, siyasal İslamcıların rövanşist duygularla hayal ettiği cumhuriyete muarız bir rejim akledebilir mi? Etmediğini tarih gösterecek. Neyse, sayın Bahçeli üzülmesin! Zira Lozan’ı hezimet, cumhuriyeti garabet, FETÖ’yü hareket-i hizmet, “keşke Yunan kazansaydı” diyende hikmet görenlerin karşısında vatanı kurtarmak için 19 Mayıs ruhuyla mücadele edenler var...