Cesurun bakışı korkağın kılıcından keskindir
Merhaba bu hafta son zamanlarda sosyal medya a çeşitli yönleriyle sıkça karşıma çıkan bir diziden konuşmak istiyorum: Kızılcık Şerbeti.
Baştan söyleyeyim, bu diziyi son birkaç bölümdür izliyorum ve başında gerçekleşmiş olaylara hâkim değilim. Fakat son bölümlerde herkesin dikkatini çeken bir karakter var ki beni de diziye bağlayan o oldu: Nursema.
Diziyi merak etmemi sağlayan son bölümlerde Nursema karakterinin hikayesi işleniyor oluşuydu. Hatta geçtiğimiz haftayı ''Nursema gerçekten herkesle hesaplaşacak mı? Bu sahneler rüya olabilir mi?'' merakıyla geçirdiğimi itiraf edebilirim. Sürükleyici bölümlerdi.
Gelelim Nursema''nın yaşadıklarına. Aslında diziyle hiç alakası olmayan birini izlettiren de Nursema''nın yaşadıklarını bu ülkede her gün pek çok kadının yaşıyor oluşu. Biz ne yazık ki her gün başkalarının mutluluk çemberinde mutluluk maskesiyle hapsoluyor, susturuluyor ve istemediğimiz şeylere boyun eğdiriliyoruz. Nursema gibi..
Bilmeyenler içi; Nursema, Umut karakterini seviyor ama ailesi istediği için sevmediği biriyle evlendiriliyor. Düğün gecesi evlendirildiği adamla birlikte olmayı reddettiği için de camdan atılıyor. Yaşananlar bununla da kalmıyor, damadın ailesi hastanede kapıya adam koyarak kızı susması için tehdit ediyor. Tüm bunlar olurken Nursema''nın ailesine yalancı mesajlar atılıp olayın üstü örtbas ediliyor. Ta ki önceki akşama kadar.
Nursema canına kast edildiği o eve geri dönüp tüm aileyi bir çatı altında topluyor. Acıtan gerçekler de o akşam herkesin önünde bir bir savruluyor. Nursema yaşananları ortaya atıp ''şimdi birbirinizi yiyin!'' diyerek hepimize oh dedirterek, kendi de dahil, o kapıdan bir daha geri dönmemek üzere çıkıyor.
Tüm bunlar yaşanırken Nursema karakterinin bu bölümlerde gelişimini izliyoruz. Nursema sadece had bildirmiyor veya boyun eğmiyor. O çaresizliğini ve yaşadıklarını cebine koyarak düştüğü yerden aynı şekilde güçlü kalkmayı da biliyor. Ailesi ve evlendiği aile kanatlarını keserek Nursema''yı kendilerine görenekleri çerçevesinde bağlarken o, elleriyle herkesin gözüne soka soka kendine kanatlar var ediyor.
Nursema karakteri öyle güzel oynanmış ki o dram izleyiciye de geçiyor. Nursema''yı izlerken yaşadıklarını biz de yaşıyoruz aslında. Ve o gücünü toplayıp konuşuyor, bağırıyor ve cellatlarının karşısına geçip ''dur'' diyor. Kendini daha fazla ezdirmeyen güçlü bir kadın portresi çiziyor.
Bazen en yakınlarından da gelebilir darbe. Çok güvendiklerin kendi özgürlüklerinin gölgesinde yaşamanı ister. Onlar daha değerliymiş, daha doğruymuş gibi. Neler yaşadığınızı bilemesem de susmayın kadınlar. Güzel kadınlarım, akıllı, becerikli, güçlü kadınlarım. Aileniz de olsa kimsenin sizden sizi çalmasına izin vermeyin.
Susmayın, ayıp deseler de konuşun.
Boyun eğmeyin, gelenek görenek deseler de istemediğiniz şeyleri kabul etmeyin.
Mücadele edin, kısmet deseler de özgürlüğünüzü çalmalarına izin vermeyin.
Harekete geçin, günah deseler de asıl günahın onların boynuna olduğunu söyleyin.
Ayağa kalkın, konuşun ve asla vazgeçmeyin. Çünkü cesurun bakışı korkağın kılıcından keskindir.