AA - IRMCT'den yayımlanan kararda, soykırım ve insanlığa karşı suçlardan yargılanan 88 yaşındaki Kabuga'nın sağlığının, yargılamaya devam etmek için elverişli olmadığına hükmedildi.
Kararda, Kabuga hakkında "şiddetli demans" teşhisi konulduğu belirtilirken, sağlığını geri dönülemeyecek ve onarılamayacak şekilde kaybettiği ifade edildi.
Kendini savunamayacak durumda olması sebebiyle Kabuga hakkında mahkumiyete hükmedilmeyeceği kaydedilen kararda, yargılamaya eldeki deliller ışığında devam edileceği ve savcılığın Kabuga hakkındaki iddialarını aynı kesinlikte ispatlaması gerektiği vurgulandı.
Kararda, Kabuga'nın yargılamanın devamındaki duruşmalara katılmasının zorunlu tutulmadığı ve tutukluluk halinin bir an önce sona ermesi için duruşmaların daha sık ve erken yapılacağına dikkat çekildi.
Mahkemenin kararında, davanın sonraki usulüne ilişkin tarafların görüşlerine başvurulacağını ve Kabuga'nın sağlık durumunun izlenmeye devam edeceği belirtildi.
Karar, soykırım kurbanlarında hayal kırıklığı yaratırken, bazı soykırım mağdurları mahkemenin, hastalığı sebebiyle Kabuga'yı mahkum etmeyecek olmasını eleştirdi.
- Soykırımı finanse etmekle suçlandı
IRMCT Savcılığı, soykırımı finanse etmek ve kurduğu radyodan soykırım propagandası yapmakla suçladığı Kabuga'nın, Tutsilere karşı işlenen soykırımında kilit rol oynadığını iddia etti.
Savcılık, Kabuga'nın sahibi olduğu RTLM Radyosu'nun 8 Temmuz 1993 - 31 Temmuz 1994'te Tutsiler aileyhine yapılan propagandanın başlamasının yanı sıra Tutsilere karşı nefretin oluşması, yayılması ve soykırıma dönüşmesinde en etkili araç olduğunu belirtti.
Ruanda'nın en zenginlerinden olan ve dönemin yönetici elitleriyle yakın ilişki kuran Kabuga'nın, Ruanda Silahlı Kuvvetleri (FAR) ve Interahamwe Hutu milislerinin Tutsilere karşı işlediği suçları finanse ettiği aktarıldı.
Ruanda'da Hutu etnik grubuna bağlı milis güçlerin Tutsi ve muhalif Hutulara karşı gerçekleştirdiği soykırımda 100 günde 800 bin kişi hayatını kaybetmişti.
YARGILAMA SÜRECİ
Temmuz 1994'te İsviçre'ye sığınan ve bu ülkeden sınır dışı edildikten sonra Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ne giden Kabuga, Temmuz 1997'de ve 2003'te Kenya'nın başkenti Nairobi'de düzenlenen polis operasyonlarından kaçmayı başarmıştı.
Mayıs 2020'de Paris'in banliyölerinden Asnieres-Sur-Seine'de sahte kimlikle yaşadığı evinde gözaltına alınan Kabuga, Paris Temyiz Mahkemesindeki adli işlemlerinin ardından soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekten yargılanmak üzere IRMCT'ye teslim edildi.
IRMCT nezdinde ilk kez 12 Kasım 2020'de hakim karşısına çıkan Kabuga, hakkındaki suçlamalara sessiz kalmış, avukatları ise müvekkilinin sessizliğinin "suçlamaları kabul etmediği" anlamına geldiğini belirtmişti.
BAĞIMSIZLIKTAN SOYKIRIMA
1922'den 1959'a kadar Belçika sömürgesinde yaşayan Ruanda'da, Tutsiler ülke siyasetinde etkili olmalarına rağmen bağımsızlık sürecinde sürgüne zorlandı.
1 Temmuz 1992'de bağımsızlığını kazanan Ruanda'da, Tutsileri göçe zorlayan diğer etnik grup Hutular Belçika'nın desteğiyle hükümet kurdu.
Sürgüne gönderilen Tutsiler, 1963-1967'de Ruanda'ya geri dönmeye çalıştı, ancak başarısızlığa uğrayan Tutsiler büyük bir katliama uğradı.
Çıkan olaylarda 20 bin Tutsi öldü, 300 bini yerlerinden edildi.
Gregoire Kayibanda, 1961'de askerlerin ve politikacıların baskısı altında Ruanda'nın ilk Devlet Başkanı seçildi. Seçilmesinin ardından Hutuların desteğini kazanmak için Tutsilere karşı propaganda başlattı.
Bu durum Tutsilere karşı yeni bir şiddet ve göç dalgasına neden oldu. Kayibanda, tüm yaptıklarına rağmen Hutulu askerler tarafından darbe ile indirildi.
Kayibanda'nın ardından göreve gelen Juvenal Habyarimana ise Batı ile iyi ilişkiler kurmayı denedi.
Kayibanda kadar ayrımcı politikalar izlemese de onun döneminde okullarda, üniversitelerde ve iş alanlarında Tutsilere ayrılan yüzde 10 kotası devam etti.