Sansürlendiniz
Sansür nedir? Gelin sansürün ne anlama geldiğini ve ülkemizde yaşanan bu kadar sorunun yanında neden sansürü konuştuğumuza bakalım.
Türk Dil Kurumu sözlüğü sansür kelimesinin anlamını şöyle açıklıyor:
''''Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin hükûmetçe önceden denetlenmesi işi, sıkı denetim'''' ve ''''Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin yayınının ve gösterilmesinin izne bağlı olması, sıkı denetim.'''' Burada iki ayrı cümle görsek dahi cümleler hep ''sıkı denetim'' ile bitiyor. Cümleleri ayıran kelime ise ''hükümet''.
Eserlerin yayınının ve gösterilmesinin izne bağlı olması konusundaki izin mercii zaten hükümet. Bu tanımlamalara göre biz medyadaki sansürü hükümetin dokunuşu olarak izliyoruz. Medyadaki sansürün bir sınırı olması gerekmez mi?
Sansürü konuşmamızın sebebi son günlerde şahit olduğumuz Show TV kanalında yayınlanmakta olan Kızılcık Şerbeti dizisine 5 kez yayın durdurma ve kanala kesilen 1.5 milyon TL''lik ceza.
RTÜK tarafından verilen ceza ''muhafazakâr aile yapısına saldırdığı'' gerekçesiyle verilirken, Oyuncular Sendikası kararı ''sansür'' olarak nitelendirdi.
Oyuncular Sendikası''ndan yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Show Tv''de yayınlanan "Kızılcık Şerbeti" dizisine RTÜK tarafından "kadına şiddet" sebebiyle verilen 5 kez yayın durdurma kararını sansür olarak değerlendiriyoruz.
Toplumun kutuplaştırıldığı, kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin arttığı, 6284 sayılı kadına karşı şiddetin önlenmesi kanununun yürürlükten kaldırılmasının konuşulduğu günlerde, söz konusu dizideki eleştirel sahnelerin ''kadına şiddet'' olarak algılanmasını hayretle takip ediyor ve bu sansürü kabul etmiyoruz.
Oyuncular Sendikası olarak soruyoruz: Yayının durdurulma süreci boyunca hem oyuncuların hem de teknik ekibin maddi ve manevi olarak mağduriyetleri nasıl giderilecektir? Bu süre boyunca çalışmayacak olan oyuncular ve teknik ekipler hayatlarını nasıl devam ettireceklerdir?
Sansür; oyuncuların çalışma hayatlarını doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle karardan vazgeçilmeli, sanatsal ifade özgürlüğünün önündeki engellemeler son bulmalıdır."
Bu kararın ardından dizide yer alan oyuncular sosyal medya üzerinden ''KızılcıkŞerbetineDokunma'' etiketini kullanarak kararın yanlış olduğunu savundu. Gelelim RTÜK''ün cezayı uygun bulduğu sahnelere.. Tepki toplayan sahnelerde Nursema karakterinin zorla evlendirildiği gece kocasının birlikte olmak isteğini kabul etmemesi nedeniyle çıkan tartışmada cama çıktığını ve bu sırada kocası tarafından aşağıya atıldığını izledik.
''Kadına yönelik şiddet'' olarak değerlendirilen dizide aslında gördüğümüz şuydu: Nursema istediği insanla evlenebilir, Nursema istemezse kocası da dahil kimseyle birlikte olmak zorunda değil, Nursema sırf erkeğin egemenliğini kabul etmiyor ve onun oyuncağı olmuyor diye aşağı atılıp ölüme layık görüldüğü bir düzenin parçası olmak zorunda değil. Değerlendirme kriterini ''dini bütün'' kıstası yerine mantık, tanıma ve duygusal paylaşımlar etrafında yapılması Nursema gibi kadınlarımızın cellatlarından kurtarılmasını sağlayacaktır.
Her gün ülkemizde pek çok kadın şiddete maruz kalırken ve İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi gibi kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme konusundaki hükümlülükleri belirleyen bir sözleşmeyi iptal ederken Kızılcık Şerbeti''ne yapılan sansür değil midir? Değilse kadının duygusal ve fiziksel şiddete maruz kaldığı tek yapım olmadığını da hepimiz biliyoruz. O zaman bu nedir?
Biz hep dizilerde kadını toplum içerisinde ikinci sınıf olduğu, aşılandığı, şiddete maruz kaldığı kötü durumlar içerisinde izliyoruz. Hepsi de sosyal medyada tepkiyle karşılanıyor ama buna devam ediliyor. Eğer ''kadına yönelik şiddet'' çerçevesinde değerlendirilip ceza kesilecekse vatandaşın erişebildiği tüm yapımlar buna dahil olmalı. Ara sıra gördüğümüz bu cezalar izleyici kesiminde inandırıcılığını yitiriyor.
Bu ülkede Nursema gibi kadınlarımızın bir birey olabildiği, istediği kişiyle evlendiği, seks ve çocuk doğurma görevi dışında da insan olduğunun hatırlandığı zaman bu cezalar inandırıcı olacaktır. Pek çoğunun cezasız veya cezası yetersiz kaldığı bir düzende, tutup televizyondaki diziye ceza kesmek doğru değil.