Başkomutan’dan tarihî ders: Bir milletin istiklali olan bayrak çiğnenmez

Değerli okuyucularım, dün İzmir’le birlikte bütün yurtta tarihî bir gün yaşadık. Türk ordularının büyük zaferden sonra 9 Eylül’de düşmanı İzmir’den denize döküşünün 101. yıldönümünü büyük bir coşkuyla kutladık.

30 Ağustos’u zaferle sonuçlandıran Türk süvarilerinin şimdiki hedefi İzmir’di. Başkomutanın “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” emrini alan Türk süvarileri 9 Eylül’de Fahrettin Altay Paşa’nın komutasında İzmir’e girdi.

Mustafa Kemal Paşa; Mareşal Fevzi (Çakmak) Garp Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa Garp Cephesi Kurmay Başkanı Asım (Gündüz) Paşa ve karargâhı ile 10 Eylül 1922 günü İzmir'e girdi. İşte burada Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlığı bir kez daha kendini gösterdi. Hükümet konağına girerken yere serilmiş bulunan Yunan bayrağına basmasını isteyen halka “bayrak bir milletin istiklalidir çiğnenmez” diyerek bayrağı yerden kaldırtır.

İzmir'in Türk orduları tarafından, 3 yıl süren Yunan işgalinden kurtarılışının ve Kurtuluş Savaşı’nın zafere usanan son adımı olan İzmir’in 101. kurtuluş günü dün büyük coşkuyla kutlandı.

İzmir’de gerçekleşen etkinlikler sabah 09.00’da Zafer Yürüyüşü ile başladı.

Kurtuluş Savaşı'nın zafere uzanan son adımı niteliğini taşıyan İzmir'in kurtuluş günü yine büyük bir coşkuyla kutlandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentin kurtuluşunun 101’nci yıldönümü nedeniyle düzenlediği etkinlikler her yıl olduğu gibi yine sabah 09.00’da Zafer Yürüyüşü ile başladı. Yürüyüş, Basmane Karakolu önünden Cumhuriyet Meydanı'na kadar sürdü. Yürüyüşe her yaştan ve her kesimden binlerce İzmirli katıldı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladığı 350 metre uzunluğundaki Türk bayrağını taşıyan İzmirliler; Türk ordusunun kente girdiği tarihî güzergâhı izleyerek Gaziler, Anafartalar ve İkiçeşmelik caddeleri üzerinden Cumhuriyet Meydanı'na ulaştı. Marşlar eşliğinde ilerleyen korteje çevredeki vatandaşlar da alkışlarla destek verdi.

İzmir’de gerçekleştirilen kutlamaları aktardıktan sonra bugüne gelişin öyküsünü kısa bir şekilde hatırlatmak isterim.

26-30 Ağustos 1922'de yapılan Büyük Taarruz, Türk İstiklâl Harbi'nin son safhasıdır. 30 Ağustos "Başkomutan Meydan Muharebesi"nde bir gün içinde Yunan ordusunun en önemli bölümü etkisiz hale getirildi. 31 Ağustos günü Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) ordu komutanları Yakup Şevki (Subaşı) ve Nurettin Paşa'ları karargâhını kurduğu Çalköy'ünde toplayarak, kaçabilen Yunan kuvvetlerinin hızla takip edilmesini ve İzmir ile dolaylarındaki kuvvetleriyle birleşmemesi için üç koldan Ege'ye doğru ilerlenmesini doğru bulduğunu belirtti.

1 Eylül'de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara bir bildiri yayımlayarak dünya tarihindeki yerini alan emrini verdi: "Bütün arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri verileceğini göz önüne alarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü, yiğitlik ve yurtseverlik kaynaklarını yarışırcasına esirgemeden vermeye devam eylemesini isterim. Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!". Böylece düşmanın akıbeti de belirlenmiş oldu.

Daha sonra Başkomutan İzmir'in alınışı dolayısıyla da ordulara şu mesajı yayınladı:

"İlk verdiğim Akdeniz hedefine varmakta orduların gösterdiği gayret ve fedakârlığı hürmet ve takdirle anarım. Elde edilen büyük muzafferiyetin yapıcısı olan kıymetli arkadaşlarıma en içten teşekkür ve tebriklerimi bildiririm. Orduların bundan sonra verilecek hedeflerin alınmasında da aynı fedakârlık yarışmasını göstereceklerine inancım tamdır."

9 Eylül günü 3'üncü Kolordumuz Bursa'yı savunan Yunan birliklerini geri atarak şehri kurtardı. Türk Ordusu'nun İzmir ve Bursa'yı alması üzerine Mustafa Kemal Paşa, millete bir beyanname yayınladı. Torbalı ve Menderes Vadisi'nden çekilen Yunan birlikleri, Seydiköy civarında kısa bir çarpışmadan sonra süvarilerimiz tarafından esir alındı. 9 Eylül günü; Menemen yakılmadan kurtarıldı, Seydiköy Türk kuvvetlerinin eline geçti. Akıl almaz bir hızla ilerleyen piyade birlikleri de bir gün sonra Başkomutan ile birlikte İzmir'e gelmişti.

Türk Ordusunun kazandığı zafer, Mudanya Ateşkes Antlaşması'na giden süreci başlattı. Türkiye, Mudanya Ateşkes Antlaşması'ndan sonra 24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması'nı imzaladı. Böylece Türk milleti, varlığını bütün dünyaya kabul ettirmiş, Türk devleti de tam bağımsızlığını kazanmış oldu.

İzmir'de düşman bayrağına saygı

Başkomutan İzmir’e girdiğinde bir atın kuyruğuna bağlanmış yerde sürüyen Yunan bayrağını görünce "Bayrağı ters taşıyabilirler fakat; yerde süründürmesinler, bu bizim adetlerimize yakışmaz" diye haber gönderir ve bayrak atın kuyruğundan kaldırılır.

Daha sonra ikinci bir bayrak olayı yaşanır. Bu olayda da Mustafa Kemal’in Başkomutanlığını görmekteyiz. Mustafa Kemal Paşa Karşıyaka'daki kalacağı eve geldiğinde evin mermer taraçasına çıktıktan sonra kapının önüne ipek bir Yunan bayrağı serilmiştir. Üzerine basılacak bir yol halısı gibi yayılmıştır. Kadın ve erkek orada bulunan İzmirliler:

"Buyurunuz geçiniz. Bizim öcümüzü yerine getiriniz. Yabancı kral bu evden içeri, bizim bayrağımıza basarak girmişti. Siz lütfedin, bu karşılıkla o lekeyi silin! Burası sizin şehrinizdir. Bu ev sizin evinizdir. Bu hak sizindir" diye yalvarıyorlardı. Mustafa Kemal yerde serili bayrağın önünde durur, ağlayarak yalvaran kadın ve erkeklere tatlılıkla bakarak;

"O geçmişte kötü etmiş. Bir milletin istiklalini temsil eden bayrak çiğnenmez. Ben onun hatasını tekrar edemem" der. Bayrağı kaldırtır ve bembeyaz mermerlere basarak içeri girer. Ruşen Eşref Ünaydın "İşte sen İzmir'e ilk gün zaferinle böyle girdin" der.

Yazımızı İzzeddin Hümâyi Elçioğlu'nun ilk iki kıtasını bestelediği İzmir Marşı ile bitiriyoruz.

İzmir'in dağlarında çiçekler açar.

Altın güneş orda sırmalar saçar.

Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar.

Yaşa Mustafa Kemal Paşa,yaşa;

Adın yazılacak mücevher taşa.

İzmir'in dağlarında oturdum kaldım

Şehit olanları deftere yazdım.

Öksüz yavruları bağrıma bastım.

Kader böyle imiş ey garip ana

Kanım feda olsun güzel vatana.

NOT: Bu marşın bazı kaynaklarda İzzeddin Hümayi Elçioğlu tarafından I. Dünya Savaşı'nın Kafkasya Cephesi için "Kafkasya Marşı" olarak 1914 yılında bestelendiği bilgisi geçer. Bu kaynaklara göre Türk Kurtuluş Savaşı sonrası sözleri değiştirildi ve "Kafkasya dağlarında" yerine "İzmir'in dağlarında" veya "İnönü Dağları'nda" diye başlayan deyişleri üretildi.

Değerli okuyucularım hepimizin bildiği bu marşın dışında bir de pek bilinmeyen 1923 yılında Saksonya Devlet Orkestrası Şefi Kurt Schindler'in bestelediği güftesi Mustafa Nermi Bey'e ait olan TÜRK İZMİR MARŞI vardır. O marşı da hatırlatmakta fayda görüyorum. İşte o marş:

Karanlıklar üzerinden çekilince,

Ak bir tan müjdeledi ulu bir günü.

Hür uyandın, arkanda kanlı bir gece,

Gördün güzel İzmir kurtuluş gününü

Bir gün ki solmayan ışıklar önü

Yıldızlar örsün bir zafer tacı sana

O kan, yangın ve tufan görmüş Yıldızlar

Akdeniz, Türk denizi senin karşında

Sahiline mağrur dalgalar yuvarlar

Selamlar seni en şanlı asırlar

İzmir artık hürsün bu değil rüya

Türklük dirildi kurtuluyor Asya

Türk İzmir şan gör ebediyen yaşa

Müzik: Kurt Schindler

Söz: Mustafa Nermi

Dresden - Almanya, 07.06.1923

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları