Kedilerimiz ve biz!..
Bilindiği gibi bir süredir başıboş köpeklerle ilgili bir yasa hazırlanması son günlerde gündemi hayli meşgul etmekte. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında sokak köpekleri sorununa değindi. Toplumun büyük kesiminin sokak köpekleri sorununun çözülmesini istediğini anlatan Erdoğan, "Sahipsiz hayvanlar kısırlaştırılıp aşılanacak ve sahiplerine verilecek. Bunu başarabilirsek bir sonraki adıma da ihtiyaç kalmayacağını düşünüyoruz" dedi.
İşte bundan sonra tartışma alevlendi. Kimi ‘köpekleri uyutma bahanesiyle itlaf edeceksiniz’, dedi kimi de ‘sahiplenelim, ya da yerel idareler insani bir şekilde barınakları yaşanacak bir düzeye getirip bu başıboş köpeklerin ıslah edilmesini sağlasın’ şeklinde görüş belirtti. Her neyse bir şeklide konu çözüme kavuşturulacak.
Evimizde beslediğimiz, kedi, köpek, kuş ve diğer hayvanlarını hepsinin ayrı bir yeri var. Evlerde köpek mi kedi yoksa kuşlar mı daha fazla yer alıyor bilmiyorum. Ama kediler hakkında birtakım bilgiler vermek istiyorum.
Merak kumkuması: Veterinerlerin verdiği bilgiye göre; Kedinin doğal merakı, yaşadığı ortamı algılamaya başladığı andan itibaren ortaya çıkar. Sürekli olarak en belirsiz hareketleri, en hafif sesleri bile araştırmak ister. Sadece bir gözü ve bir kulağı ile uyuduğu söylenir. Bunun dışında yeni nesneleri ve yeni yerleri de araştırır.
Kusursuz bir denge uzmanıdır
Müstesna bir denge duyusu ile donatılmış olan kedi, en tehlikeli durumlarla bile baş edebilecek, gibi görünür. Dengesini korumak için kuyruğundan yararlanır. Bir kedinin her zaman dört ayağı üzerine düştüğü söylenir, çünkü son derece kısa bir süre içinde beyni ona düşmekte olduğunu söyler. Yine de, belirli bir yükseklikten sonra kazalar oluşabilir ve sonuçları da çok ağır olabilir. Eğer bir apartmanda oturuyorsanız, pencere kenarlarında dolaşmasına izin vermeyin.
Bağımsızlığına son derece düşkündür: Sadece kendi kafasına göre yaşar, uyuyacağı ya da dinleneceği yeri kendi seçer, kendi istemedikçe okşanmasına izin vermez. Üstelik pek itaatkâr da değildir. Bu bağımsızlık kedinin karakterindedir. Ama kediler sahiplerine ve yaşadıkları ortama son derece bağlıdır. Kediler, yeni bir eve taşınıldığında veya sahipleri değiştiğinde çok sarsılırlar.
Her yaşta oyun oynarlar. Bu, sağlığının yerinde olduğunun da bir işarettir. Sizin türlü oyun çağrılarınıza severek katılırlar ve bir kaç kedi bir arada yaşıyorsa birbirleri ile de oynarlar.
Kuyruğunu hafif hareketlerle sallıyorsa, bu öfkeli olduğu anlamına gelmez. Ama eğer kuyruğu hızla sallanıyorsa, bu öfke ya da korku belirtiyor, olabilir. Dostça duygular içindeyse, kuyruğunu rahat bırakır. Öfke halinde, kuyruğu karnına doğru bir yarım daire oluşturur ve öfkeli bir miyavlama sesi çıkartır.
Tükürür ya da tıslarsa, öfkelendiğindendir. Tırnaklarını çıkartırsa, artık saldırıya hazır demektir. Aman dikkat derim!
Sevgisini göstermek için, burnu ya da elleri ile size hafifçe dokunur, burnunu şefkatle üzerinize sürter, bacaklarınıza sürünür ve mırıldanır.
Kedi, temizliği için uzun saatler harcar. Belirli bölgeleri üzerinde durarak düzenli biçimde bedenini yalar. Ellerini tükürüğü ile ıslatıp yumuşak bir biçimde yüzünü ve başını temizler. Kulaklarının arkasını da temizlemeye özen gösterir. Dişleri ile tüy kıtıklarını ayıklayabilir. Parmak aralarındaki bölgeleri de temizler.
Bölgesini belirler ve üç bölüme ayırır.
Birinci bölüm, uyuduğu yerdir ve kimse asla bu bölgeye giremez. Bu, kedinin kendisini tehlikede hissettiği veya rahatsız edilmek istemediği zamanlarda çekildiği bir yerdir.
İkinci bölüm, yaşadığı yerdir, apartman veya bahçeli ev. Bu başka kediler veya insanlarla paylaştığı, ama yabancılara karşı da son derece şiddetle savunduğu bir bölgedir.
Üçüncü bölüm, av, tanışma ve üreme bölgesidir. Burası, kedinin saldırganlığının en üst düzeye ulaştığı yerdir. Bu bölümün boyutları değişebilir. Eğer kedi yalnızca apartman içinde yaşamışsa, bu üçüncü bölüm hiç olmayabilir. Ama tersine bazı kediler bu bölüme öylesine bir önem verebilirler ki, sürekli saldırganlık halinde yaşarlar.
Miyavlamaları ile kendini ifade eder
Kedi, istediklerini anlatabilmek için miyavlamasını değiştirmeyi çok iyi bilir. Herhangi bir şey istemek için, yumuşak ama inatçı bir ses tonu seçer. Daha derinden ve sık sık tekrarlanan bir ses ise sabırsızlığını belirtir, özellikle acıktığı zamanlarda. Onu okşadığınızda, mırıldanmaya dönüşen kesik sesler çıkartabilir ve bu şekilde memnuniyetini bildirir. Mırıldanmalar, kedinin içinde bulunduğu durumdan duyduğu memnuniyeti ifade eder.
Kedi, yaşamının % 70'ini uyuyarak geçirir. Bu, onun en başlıca faaliyetidir. Uyandığında müthiş bir enerji harcar. Bunun için de çok uykuya ihtiyacı vardır. Uyumak için tek bir yer seçmez; tam tersine, uyku yerini arzusuna, güneşin durumuna, odanın sıcaklığına göre değiştirmekten hoşlanır. Hafif bir kestirme için, karın üstü yatar, ama daha derin bir uyku için çekildiğinde, yan yatar. Sırt üstü de yuvarlanabilir. Kedi, çok kolay uyur, ama bazen sanki heyecanlanır. Hafifçe kıpırdanır ve daha hızlı solumaya başlar. Bu endişe verilecek bir durum değildir. Rüya görüyordur.
Temizliğinde, tüylerinde oluşabileceği kıtıkları bir makasla keserek yardımcı olun ve düzenli olarak veteriner hekiminize götürün. Peygamberimiz döneminde kedilere yaklaşım bir sonraki yazımda anlatacağım.
Kedilerle ilgili konuya bir sonraki yazımda devam edeceğim.