Görsel hikâye anlatımı aracı olarak sinema, diğer hikâye anlatımı türlerinde bulunmayan senaryo, oyunculuk ve kurgu gibi sanatsal unsurlar aracılığıyla hikâyeleri aktarma becerisi açısından benzersizdir. Özellikle sanat sineması, izleyiciyi entelektüel ve duygusal açıdan meşgul eden daha derin ve anlamlı bir hikâye yaratmak için bu unsurları vurgular. Sanat filmleri, görünüşü gerçeklikle karıştıran ve onu gerçekliğin mutlaklaştırılmış bir ifadesi olarak sunan ticari sinemanın sıklıkla ihmal ettiği insan hikâyelerini keşfetme fırsatı sağlar. Sinemayı tanımlayan estetik unsurlar arasında senaryo, oyunculuk ve kurgu yer almaktadır.
Sinemada kurgusal senaryolar, öncelikle görüntü ve seslerle ifade edilen temel anlatı unsurlarını oluşturur. Senaryo, sinemada kullanılan, tarihsel ve toplumsal konjonktürü neden-sonuç ilişkileriyle aktardığında asıl işlevine ulaşan özgün bir anlatım tekniğidir. Sanat sineması daha derin ve anlamlı hikâyeler barındırarak seyirciyi düşünmeye teşvik eder. Tarihsel ve kültürel değerlere sahip bir sinema dili geliştirerek insan odaklı ve kültürel temalara odaklanmaktadır. Sanat sineması hem biçim hem de içerik açısından tiyatroyla kesişen, bireyin hikâyesine ve iç dünyasına odaklanan yapımlarla küçük çaplı başarılara imza atıyor. Sinema sanatı, görüntülerden anlamlı cümleler oluşturularak, kamera, montaj ve senaryo tasarımı kullanılarak görüntüye müdahale edilmesiyle ortaya çıkar.
"Gerçeklik izlenimi", izleyiciyi düşündürmeyi ve hissetmeyi amaçlayan sinema estetiğinde anahtar bir kavramdır. Ticari sinema ile sanat sineması arasındaki ayrım öncelikle farklı sanatsal unsurlarına dayanmaktadır; sanat sineması bağımsız bir yapıya sahiptir. Ve daha özgün, yaratıcı ve öznel temalara odaklanan özgür ruhlu sinema yaklaşımı. Sanat sineması, karakterleri ve olayları tanımlamak için arka planları, çekim tekniklerini, filmografiyi ve diyalogları kullanır, filmdeki sanatsal veya estetik fikirleri vurgular ve izleyiciyi düşündürmeyi ve hissettirmeyi amaçlar. Tüm bu unsurları bir arada bulabileceğiniz 2011 yapımlı Bir Zamanlar Anadolu'da, böyle sanatsal bir filmdir. Nuri Bilge Ceylan'ın imzasını taşıyan Bir Zamanlar Anadolu’da filmi, şehirden Keskin kasabasına gelen savcı, doktor, jandarma, polis, makam şoförleri gibi devlet temsilcilerinin bir araya geldiği ve öldürülen adamın cesedini bulmak için arayışa çıkan, çeşme başlarından hastane koridorlarına uzanan bir filmdir.
Senaryosunun gerçek bir olaya dayandığını belirtilen filmin senaryosu için Ercan Kesal şunları ifade eder: ”K “Kasabada bulunuşumun altıncı ayıydı galiba. Bir cinayet işlenmişti. Katiller cesedi kasabanın epey uzağında bir tarlaya gömmüşler ve ortadan kaybolmuşlardı. Fakat iki gün içerisinde yakalanmışlar ve suçlarını da itiraf etmişlerdi. Biz o gün akşam saatlerinde, üç araba dolusu insan, komiser, savcı, diğer görevliler ve yanımızda katillerle ‘cesedi bulmak’ için başlayan ve sabaha kadar süren tuhaf bir yolculuk yaptık. Beni çok etkileyen ve uzun yıllar zihnimden çıkmayan bir yolculuktu bu.” Film İlk görüşte sıradan bürokratik bir işlem gibi duran ama gittikçe iç içe geçen, karmaşıklaşan hikâyelerden oluşmaktadır ve bu hikâyeler ilerledikçe film de dallanıp budaklanmaktadır.
Sinemanın, neredeyse tüm sanatsal unsurlarını içeren film, uzun planlar, uzun diyaloglar ve etkileyici sinematografisiyle dikkat çeker. Anadolu'nun kırsal kesiminin atmosferini ustalıkla yansıtan Bir Zamanlar Anadolu'da filmi, eleştirmenler tarafından büyük beğeni toplayan bir filmdir. Film, Cannes Film Festivali'nde Büyük Ödül'ü kazanmıştır. Ayrıca, 2012 yılında Altın Küre Ödülleri'nde En İyi Yabancı Film adayı olmuştur.
