"En güzel deniz: henüz gidilmemiş olandır.

En güzel çocuk: henüz büyümedi.

En güzel günlerimiz: henüz yaşamadıklarımız.

Ve sana söylemek istediğim en güzel söz: henüz söylememiş olduğum sözdür…"

Merhaba sevgili okuyucular;

Bugün size Nazım Hikmet Ran'ın en sevdiğim ve beni en çok etkileyen şiiriyle selamlamak istiyorum.

Umut dolu bu şiirde de büyük ustanın söylediği gibi "En güzel günlerimiz: henüz yaşamadıklarımız"

Malum havalar ısındı. Bahar geldi, çiçekler açtı.

İnsanlar kış aylarının o kasvetinden kurtulur kurtulmaz kendini yemyeşil çimlere attı. Ben de öyle yaptım.

O yüzden bugün biraz duygusallaştım ve sizlere usta şair Nazım Hikmet Ran'ın şiiriyle selam vermek istedim...

Şimdi bir ağacın altında çimlerin üzerine uzanmış bu satıları sizler için yazıyorum.

Gözlerimi kapattım ve güzel hayallere dalmak istedim ama maalesef uzun sürmedi.

Acı gerçekler bir anda yüzüme tokat gibi çarptı.

25 yaşında kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan hayat gailesiyle oradan oraya savrulan bir genç kızım.

Gelecek kaygısını hepiniz kadar ben de yaşıyorum.

Gençlerin hayalleri çalındı.

Malum ekonomik krizi damarlarımıza kadar hissettiğimiz bir dönemden geçiyoruz.

Arkadaşlarımla bir kafeye oturmaya korkar oldum. Bir Türk kahvesi bile olmuş 85 TL.

Tüm bu geçim sıkıntılarının içinde Z kuşağı ne yapsın?

Geleceğinden umudu olmayan gençler bir yandan işsizlikle boğuşurken bir yandan da bilinmezlikte yüzüyor.

Evet sevgili okuyucularım

Tabi aşk insanı mutlu eden gününü güzelleştiren sebepsiz yere gülümseten bir duygu.

Sizlere aslında duygusal bir yazı yazmak, çiçekten, böcekten, aşktan bahsetmek isterdim ancak malesef aşk karın doyurmuyor.

Biz gençlerin öncelikle kendi ayakları üzerinden yaşayabilmesi için işe ihtiyacı var.

Ne diyelim umarım benim ve diğer genç arkadaşlarımın geleceğe dair umutları daha fazla tükenmez...

Umarım bizler de güzel günlere uyanır

çimlerin üzerinde güzel hayallere dalarız...