Hayat bunca acıya değer mi?
Hayatta her gün uyanıp yeni bir hayata başlıyoruz kendimizi günün içerisine bıraktığımız an kaybolup gidiyoruz.
Hep bir koşuşturma halindeyiz, her yere yetişme çabası içinde. Bunun da yanı sıra gün içinde yaşadığımız en ufak bir şeyde kırılıp incinebiliyoruz. Yani aslında ben böyleyim ve herkesi de sanırım böyle hayal etmek istiyoru.
Tek her küçük şeye üzülüp, ağlayan ben olamam değil mi ? Eğer bu böyleyse ya da çok az kişi benim gibiyse hayatta işte gerçekten buna çok üzülürüm.
23 yaşıma geldim ama hala en ufak bir şeyde canım sıkılabiliyor. Konu her ne olursa olsun incinebiliyorum ve içime atamıyorum. Hani diyorlar ya içime atıyorum diye nasıl atıyorsunuz nerden içeri giriyor bu duygular ?
Ama artık bunun beni yıprattığının, hayatıma engel olduğunun farkına vardım. Başıma bir olay geldi ve haklı olmama rağmen kendimi savunamadım ve ağladım hem de çok...
Ama benim ağlamamın kime ne yararı oldu ? benden başka kimse ne acı çekti ne de benim üzüntümle üzüldü. Olan bana oldu.
Diyorlar ya Z kuşağı gamsız, acımasız, duygusuz diye ben tam bir Z kuşağıyım ama böyle değilim işte.
Belki bu anlattıklarımdan buraya bağlamam biraz sert bir geçiş olacak ama biz Z kuşağı duygusuz ya da acımasız değiliz hatta aksine bizim içimizde belki içine doğduğumuz çağ nedeniyle bir çocuk var ben inanıyorum buna ve görüyorum o çocuğu.
Umarım bizi yargılayanlarda bunu en kısa zamanda görür.