Mustafa Kemal Misak-ı Millî ve Ankara Antlaşması


Sakarya Savaşı’nın kazanılması üzerine, Fransa Hükümeti, Ankara Hükümeti ile bir anlaşma yapmaya karar vermiş ve Senato Başkanı Franklin Bouillon’u Ankara’ya yollamıştır. Franklin Bouillon ile Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ve Yusuf Kemal Tengirşek Bey arasında görüşmeler 13 Haziran’da başlamıştır.
Mustafa Kemal, 13 Haziran 1921’de Ankara'ya gelen Fransa Temsilcisi Franklin Bouillon ile bir görüşme yaptı. Bu görüşmenin muhtevasını kısaca şöyle özetleyebilirim:
13 Haziran 1921 Pazartesi günü, Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal’in Ankara istasyonundaki özel dairesinde resmî görüşmeler başlar. Yapılan ilk toplantıda, görüşmelere esas olacak bir başlangıç noktası belirlemek gereğinden söz açılarak konuşmaya başlanmış ancak bir fikir ayrılığı ortaya çıkmıştır. Mustafa Kemal Türk tarafı için temel noktanın Misak-ı Millî esasları olmasını isterken, Franklin Bouillon, prensipler üzerinde tartışmanın güç olduğunu ileri sürerek, Sevr Muahedesi’nin bir emr-i vaki olarak mevcut olduğunu söyledikten sonra, Londra’da Bekir Sami Beyle Mösyö Briand’ın yaptıkları anlaşmayı temel saymanın ve bu anlaşmadaki Misak-ı Millî’ye aykırı olan noktalar üzerinde tartışmanın münasip olacağını söylemiştir. Bu teklifinde haklı olduğunu pekiştirmek için Londra’ya giden delegelerimizin Misak-ı Millî’den söz etmediklerini ve Misak-ı Millî’nin ve Millî Mücadele’nin, değil Avrupa’da, henüz İstanbul’da bile takdir edilmemiş olduğunu söyler.
Mustafa Kemal, Franklin Bouillon’un ileri sürdüğü ve kabul edilmesi mümkün olmayan bu sözlerine verdiği cevaplarda:
“Eski Osmanlı İmparatorluğu’ndan yeni bir Türkiye Devleti vücuda gelmiştir. Bunu tanımak lâzımdır. Bu yeni Türkiye, her müstakil millet gibi hukukunu tanıtacaktır”
dedikten sonra:
“Sevr Antlaşması, Türk milleti için o kadar uğursuz bir idam kararıdır ki, onun bir dost ağzından çıkmamasını talep ederiz. Bu görüşmelerimiz esnasında dahi Sevr Antlaşmasının adını anmak istemem. Sevr Antlaşmasını kafasından çıkarmayan milletlerle, güven temeline dayanan ilişkilere girişemeyiz. Bizim nazarımızda böyle bir anlaşma yoktur. Londra’ya giden delegeler kurulumuz başkanı, bundan söz etmemiş ise verdiğimiz talimat ve yetki dairesinde hareket etmemiş demektir. Yanlış iş görmüştür. Bu hata yüzünden, Avrupa ve bilhassa Fransa kamuoyunda ters etkiler doğduğu görülüyor. Bekir Sami Beyin gittiği yoldan hareket edersek, biz de aynı hatayı yapmış oluruz” açıklamasını yapmıştır.
Mustafa Kemal daha sonra sözlerini şöyle sürdürmüştür:
“Avrupa’nın Misak-ı Millî’den haberdar olmamasına imkân yoktur. Avrupa, Misak-ı Millî tabirini öğrenmemiş olabilir. Fakat senelerden beri kan döktüğümüzü gören Avrupa ve bütün dünya, şu kanlı mücadelelerin neden ileri geldiğini elbette düşünmektedirler. Misak-ı Millî ve Millî Mücadele hakkında İstanbul’un haberdar olmadığına dair sözler doğru değildir. İstanbul halkı, bütün Türk milleti gibi, Millî Mücadeleyi bilmektedir ve ondan yanadır. Bu mücadeleyi bilmezlikten gelen ve ona karşı görünen şahıslarla bunlara bağlı olanlar, azdır ve milletçe tanınmaktadır”.
Franklin Bouillon, Bekir Sami Beyin kendisine verilen talimat ve yetkisi dışında hareket etmiş olduğu yolundaki Mustafa Kemal’in konuşması üzerine “bundan bahsedebilir miyim?” diye kendisine sormuş, o da söylediklerini istediği yerlere bildirip anlatabileceğini söylemiştir. Daha sonra Franklin Bouillon, Bekir Sami Beyle yapılan anlaşmadan ayrılmamak için mazeret ileri sürerken, Bekir Sami Beyin bir Misak-ı Millî olduğundan ve onun sınırları dışına çıkamayacağından söz etmediğini, eğer söz etmiş olsaydı o zaman ona göre görüşülüp gerektiği şekilde hareket edilebileceğini, ancak şimdi durumun güçleştiğini tekrarlamış ve Fransız kamuoyunun “Bu Türkler, delegeleri vasıtasıyla, bunu niçin dile getirmemişler de şimdi, yeni yeni meseleler çıkarıyorlar” diyeceklerinden çekindiğini söylemiştir.
Nihayet, uzun görüşme ve tartışmalardan sonra, Franklin Bouillon, Misak-ı Millî’yi okuyup anladıktan sonra yeniden görüşmek üzere, toplantıların ertelenmesini teklif etmiştir. Daha sonra görüşmeler neticesinde 20 Ekim 1921 tarihinde TBMM Hükümeti ile Fransa arasında Ankara Antlaşması imzalanmıştır. Böylece Fransa, Gazi Mustafa Kemal'in başında bulunduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetini ve Misak-ı Milli'yi tanıyan ilk Batılı müttefik devlet oldu. Ankara Antlaşması, Kurtuluş Savaşımızda son derece önemli bir yer tutmaktadır. Bir başka yazımızda bu konuya devam edeceğiz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları