Zafere giden yolun başlangıcı

Değerli okuyucularım yarın 18 Mart Çanakkale büyük zaferinin 109. yılı.

Bağımsız Türk Cumhuriyetinin kurulmasının temel taşı 109 yıl önce 18 Mart’ta atıldı. Bu zaferi Akdeniz Seferi Kuvvetler Baş Kumandanı General Ian Hamilton ve Kurmay Başkanı Amiral Keyes’in hatıralarından aktarmak istiyorum.

Ancak burada Anafartalar Kahramanı Yarbay Mustafa Kemal için bir saptama yapmak istiyorum.

Şöyle ki:

‘Tek Adam’ adlı kitabının girişinde Şevket Süreyya Aydemir, Atatürk’ü şöyle tarif eder; "Mustafa Kemal’in zuhuru Çanakkale Muharebeleri ile

başlar. ‘Tek Adam’ kendi ham maddesini

kendinde, asıl, Çanakkale Muharebelerinde

buldu. Bu ham madde; irade, karar gücü, dayanma gücü, kararlarında isabet, nefsine inanmak ve gerektiği anda sorumluluktan kaçmamak vasıflarıdır. O bunları orada denedi ve yoğurdu."

Denizden giriştikleri saldırılarda geri püskürtülen düşman, daha sonra kara saldırısına geçti. Bu saldırılarında karşısında Anafartalar Kahramanı Yarbay Mustafa Kemal’i buldu.

Deniz savaşlarında uğradığı bozgunun ertesinde, karada da ardında binlerce ölü bırakarak Çanakkale’yi terk etti.

Zaferi kısaca anlatırken kahramanlarını da hatırlamakta fayda var.

18 Mart 1915, Çanakkale Deniz Zaferi’nin kazanıldığı gündür. 19 Şubat 1915’te başlayan ve 18 Mart 1915’te Mehmetçiğin toplarıyla, Nusrat’ın denize döşediği mayınlarıyla işgal kuvvetlerinin kendilerince o yenilmez armadasını, Çanakkale Boğazı’nın derinliklerine gömdüğü tarihtir 18 Mart 1915...

Havranlı Seyid Onbaşı’nın 215 okkalık(275 kilo) gülleyi tek başına sırtlayıp topun ateş yuvasına yerleştirip, İngilizlerin Ocean’ının ağır yara aldıktan sonra manevra yaparken Nusrat’ın mayınına çarpıp Morto Koyu’nda denizin dibini boyladığı gündür... Bu tarihî günü okuyucularımıza hatırlatmakta fayda görüyoruz.

Çanakkale zaferi hakkında, savaşta görev almış yabancı komutanların değişik değerlendirmeleri vardır. İşte bunlardan biri de Amiral Keyes’dir.

2 saat içerisinde gelen bozgun

O yenilmez dedikleri armadanın Kurmay Başkanı Amiral Keyes, Çanakkale’nin kolayca geçileceğinden emindi. Buna kesin olarak inanan Amiral Keyes 18 Mart’ta, savaşın durumunu hatıra defterine şu gerçekçi cümlelerle yazıyordu “Yenilmiş bir düşman karşısında olduğumuza kesin inancım vardı. Öğleden sonra saat 14.00’te yenildiğimi sanıyordum; saat 16.00’da ise yenildiğimi biliyordum.” Aradan geçen 2 saat amiralin uğradığı bozgunu anlatmaya yetiyordu. Oysa aynı amiral savaş başlamadan önce hatıra defterine şöyle yazmıştı: “Churchill, İngiliz donanmasını büyük bir imtihana hazırladı. Biz bu imtihanı verip Çanakkale Boğazı’nı geçeceğiz.” Keyes 18 Mart gecesi bu yazdıklarının altını şöyle dolduracaktı: “Yazık... Churchill’in hazırladığı imtihanı veremedik, Çanakkale’yi geçemedik. Müthiş bir yenilgiye uğradık; bu inkâr edilemez. İtiraf etmeliyim ki Türk topçusu büyük bir gayret gösterdi. Bunu da ileride tarih yazacaktır.”

Tarihin yazdığı Türk topçusu

2 saat içerisinde o yenilmez denen armadayı boğazın dibine yollayan Türk topçusunun başarısı ise şu sözlerde gizliydi:

Savaşın bunalttığı bir anda Kurmay Başkanı Selahattin Adil Bey’in Dardanos bataryasına gönderdiği bir atlı, Hasan ve Mevsuf teğmenlerin top başında şehit oldukları haberini getirmişti. Selahattin Adil Bey, tankerdeki topçu kumandanına bu üzüntüyle; ‘Niçin denizde toplarınız su fışkırtmıyor’ diye sitemle sormuş, ‘Çünkü mermilerimiz suya değil. Düşman gemilerinin güvertesine düşüyor’ cevabını almıştı.

Bir benzetme de Akdeniz Seferi Kuvvetler Baş Kumandanı General Ian Hamilton’dan: “Irresistsble, Ocean ve Bouvet battı. Diyorlar ki Bouvet, banyoya fırlatılmış bir fincan tabağının kayarak batışı gibi denizde kaybolmuş.” Akdeniz Seferi Kuvvetler Baş Kumandanı General Ian Hamilton Gelibolu Günlüğü adlı hatıratında böyle yazıyordu.

Değerli okuyucularım İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale harbinde bulunmadığı hâlde onun destanının yazmıştır. O destanın ilk satırını hatırlamakta fayda var.

Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi

-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya

Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!

Nerde-gösterdiği vahşetle ‘bu: bir Avrupalı’

Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,

Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!

Ve Mehmet Akif Ersoy, Mehmetçik için yazdığı

bu şiirini şu iki mısra ile bitirir:

“Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.”

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları