Birilerini kaybetmeden değer bilmek lazım

Sayısız insan karşımıza çıkar ve sayısız insanla konuşuruz ölüme kadar. Bu insanların çoğu hayatımızda kalmaz ve yaşam herkesi bir yerlere savurur. İş hayatında, okul dönemlerinde ve yakınlarımızdaki kişilerle bazen yolumuz kesişir ve sonra bazılarıyla yollarımız ayrılır. Kimiyle hoş bir şekilde ayrılırız, kimisiyle de küs bir şekilde irtibatımızı sonlandırırız. Hayatın sürekli bize yeni yüzler ve sürekli farklı karakterlerle gelmesi tabii ki güzel bir durumdur çünkü zaman ve mekânlar sürekli değişir, bu da farklı fikirlerle karşılaşmayı, farklı renkleri tanımaya olanak sağlar. Ve gün gelir bunların çoğu yaşamımızdan çıkıp giderler, geride ise sadece mazi denilen olgu kalır. Kimi zaman güzelliklerle ve kimi zaman da nahoş durumlarla da karşılarız, hayatımıza girenler ve çıkanlar özelinde. Böylece arkada bıraktığımız insanların, sonradan yaşamamıza bıraktığı etkiyi daha iyi anlarız.

Belki yanımızda olmasını istediğimiz, özlediğimiz ama konuşamadığımız çok eski dost ve arkadaş vardır. Telefonunun bile rehberimizde olmadığı insanlarla, artık selamı sabahı kesmişizdir. Hâlbuki onlara ve sohbetlerine çok ihtiyacımız vardır ama maalesef onları bir kere kaybetmişizdir. Bazen ölüm onları bizden ayırmıştır ve bazen de farklı hayat görüşleri bizi birbirimizden uzaklaştırmıştır. Ama şu bir gerçek ki bazılarını kaybettiğimiz için çok üzülürüz, ölümün bizden aldıklarına tabii ki bir şey yapamayız ama hayatta olup da görüşmediğimiz insanlar var ki işte onlarla görüşememek canımızı çok acıtır. Belki bizim hatamızdan dolayı, belki de onların hatasından dolayı uzaklaşmak gerekiyormuş o an, belki de uzaklaşmak daha iyi olmuştur ve birbirini daha fazla kırmamak için böylesi daha hayırlıymış da diyebiliriz.

En sevdiğiniz, sizin için değerli olan bir eşyanız başucunuzdayken, onların sizdeki ehemmiyetini tam olarak anlamayabilirsiniz. Bozulmadan veya avucunuzdan kayıp gitmeden, sahip olduklarınızın size ne gibi katkısı olduğunu fark etmekte güçlük çekebilir ve onların, hayatınızdaki yerini çoğu zaman idrak edemezsiniz. Bunlar sadece eşya, araç olan şeyler için geçerliyken, bir de insan olan canlının, varlığı ve yokluğu arasındaki farkı onları kaybedince daha iyi anlar insan. Örneğin; annesini kaybetmemiş bir insan, annesini kaybetmiş bir insanın derin yarasını bilemez ve annenin, hayat için ne kadar gerekli olduğunu anlamaz veya aynı şey babalar, yakınlarımız ve dostlarımız içinde geçerlidir. Kaybedince anlar insan, yokluğun ne kadar derinden yaşandığını. Sefalet çekmeyen insan anlamaz fakirin hâlini veya dikkate almadığımız kişiler, bizden uzaklaşınca anlarız ne kadar gerekli olduklarını.

Şüphesiz ki insan unutkan ve vurdumduymazdır çünkü insan elindekinin kralı, elinden kaçanın da kölesi olur. Değer vermeyip, onu elinden kaçırınca, pişmanlık ve keşke kelimeleri bitmez. Ahlar ve vahlar dilinden eksik olmaz ama artık çok geçtir, bir defa kaybedilmiştir o insan, bir su gibi avucunuzdan kayıp gitmiştir artık. Ne yaparsanız yapın, eskiye dönemeyeceğimiz ayrılıklar olmuştur, zamanında saygı ve sevgide üstüne titremediğiniz insan için sürekli kendinizle kavga edersiniz. Değeri, kıymeti bilinmeyen insanlar, hayattan bir film şeridi gibi geçer ve biz de sadece arkalarından bakarız, zaten başka çare de yoktur artık. Peki, neden değerlerini ve kıymetlerini bilmeyiz, neden onlara sımsıkı sarılıp bir ömür hayatımızda olmalarını istemeyiz çünkü onları kaybedeceğimizi hiç düşünmeyiz veyahut kaybedince yerlerinin dolacağını veya dolmasa bile onlara özlem, ihtiyaç duymayacağımızı zannederiz. Tabii ki bazı durumlarda bizlere büyük yanlışlıklar yapıldığında, onları hayatımızdan çıkarmak doğru olanıdır. Hayatımızdaki insanla, ceviz kabuğunu doldurmayan sebeplerden dolayı tartışmak ve dünya menfaati, görüş ayrılıkları yüzünden onlara sırtımızı dönmek kesinlikle doğru değildir. Özleyeceğiz onları bir gün ve sohbetlerine hasret kalacağız belki de bir kalemde üstünü çizdiklerimizin. Onları nasıl bir düşüncesizlikle kaybettiğimizi ve hayatımızdan çıkardığımızı anlayacağız belki bir gün. Ama artık zaman geçmiş, mekân değişmiş, herkes kendi yolunu çizmiştir.

Kaybetmeyin, hayatınızdan çıkarmayın ve onlara bir çöp gibi davranıp fırlatmayın kaldırım kenarlarına, bir gün attığınız şeyi ararsınız yol kenarlarında ama bulamazsınız artık ve üzülürsünüz kapkaranlık gecelerde ve sabahı olmayan günlere uyanırsınız. Kaybetmeyin sevdiklerinizi, değerini bilin hep, gidenler bazen dönmez.

Hep mutlu ve huzurlu kalmanız dileğiyle, sevgiler ve saygılar...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları