Deprem'in izleri
Deprem bu coğrafyanın acı gerçeklerinden biri ve biz bu gerçeği unutmuş bulunmaktayız.
Her sene Gölcük, Düzce, Van, İzmir ve daha nice depremi anıyoruz. Ancak sadece anıyoruz. Hayatını kaybedenler adına kısa videolar yapıp unutmadık diyoruz. Unutmamış olsak bir sonraki yaşanan depremde hayatlarını kaybedenlerin sayısında artış yaşanmaz. Jeolog Celal Şengör son yaşanan depremden sonra gazeteci Fatih Altaylı''ya şu sözleri söyledi.
""22 yıl içinde Düzce''de ikinci bir deprem bu. Oysa herkes Düzce''nin gerilimini boşalttığını ve uzunca bir süre ciddi bir deprem olmayacağını düşünüyordu. Öyle olmadığını gördük. Bunun anlamı şu. İstanbul depremi bayağı yakınlaşmış. Stres birikimi had safhaya yaklaştı. Naci Görür''ün dediği doğru. Bolu Dağı''na doğru da bir deprem bekleyebiliriz. Ama orada 1944 yılında bir deprem oldu. Stres var ama çok büyük bir depreme yol açacak kadar değil. Asıl stres birikimi Batı''ya doğru oldu. Yani Adapazarı, Gölcük ve İstanbul. İstanbul''u bir kez daha uyarıyorum. Ve belki bundan sonra bir kez uyarma fırsatımız dahi olmayabilir. Sana tavsiyem İstanbul''dan, şehir içindeki evinden taşın. O kadar hazırlıksızız ki, bir doğalgaz boru hattının kırılması bile yeter."
İşte tehlike bu kadar yakınken biz yapıcı çözümler mi üreteceğiz yoksa yine hayatını kaybedenleri kısa videolar ile (sadece) anacak mıyız?
Bu arada 1999''da yaşadığımız Marmara ve Düzce acıları sonrası ''değişen ne oldu?'' sorusuna Gölyaka depremi sonrası ''fazla bir şey olmadı'' dedirten manzaralarla yanıt geldi. Korkuyla evinden çıkan vatandaşlar deprem toplanma alanı olarak boş buldukları alanlara sığındı. İstanbul için deprem toplanma alanları konusu yine merak konusu oldu. Yani kent meydanları toplanma alanları oldu diyebiliriz.