Mahfi Eğilmez: Rekor çöküşe hazır olun

Mahfi Eğilmez: Rekor çöküşe hazır olun

Ünlü ekonomist Mahfi Eğilmez, ekonomik gelişmelere ilişkin "Bıçak sırtındayız, bozulursa sistem çöker" değerlendirmesine bulunarak uyarılarda bulundu.

Ekonomist Mahfi Eğilmez, bloğunda kaleme aldığı yazı Türkiye'nin ekonomi politikalarına ilişkin değerlendirme ve uyarılarda bulundu. Eğilmez, son yazısında Türkiye'nin ekonomisinin iyileştiğine dair art arda gelen haberleri ele aldı.

63safasf.jpg

Eğilmez, son üç yıldır uygulanan yanlış ekonomi politikalarının olumsuz etkilerinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı ve şunları belirtti:

Türkiye’de Türk Lirası mevduata, tahvile ya da hisse senetlerine yatırım yapmış olan yabancı fonların temsilcileri ekonominin iyiye gittiğini söylüyorlar. Bu şekildeki kaynak girişinin, Merkez Bankası rezervlerinin artışının ve Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu iki kademe yükseltmesinin ekonomideki iyileşmenin kanıtı olduğunu öne sürüyorlar. Ekonominin iyiye gidip gitmediğini irdelemeden önce buraya nasıl geldiğimizi ve şu anda ne durumda olduğumuzu değerlendirelim. Çünkü yabancı yatırımcılar bir ülkenin toparlandığını vurguluyorsa iki olasılık söz konusudur: (1) Gerçekten işler iyiye gidiyor olabilir. (2) Yabancılar, o ülkeden iyi para kazandıkları için methediyor olabilirler.

2021 yılının Eylül ayında enflasyon yüzde 19,25, Merkez Bankası politika faizi ise yüzde 19 seviyesindeydi. Tüm öncü göstergeler enflasyonun yükseliş eğiliminde olduğunu işaret ediyordu. Bu dönemde, siyasal iktidarın baskısıyla Merkez Bankası inanılması güç bir kararla politika faizini artırmak yerine düşürmeye başladı. Bu büyük hatanın doğal sonucu olarak enflasyon hızla yükselmeye devam etti.

Siyasal iktidarın etkisi altındaki Merkez Bankası, bu yanlış kararda ısrarcı oldu ve politika faizini sonraki aylarda da düşürdü. Sonuç olarak, enflasyon Ekim 2022’de yüzde 85,51’e kadar yükseldi. Merkez Bankası, bu olumsuz gidişata rağmen hatasında ısrar ederek faizi Şubat 2023'te yüzde 8,5’e kadar indirdi.

Türk Lirası faizlerinin düşürülmesi sonucu, insanlar varlıklarını korumak amacıyla Türk Lirası mevduat yerine hisse senedi, otomobil, konut ve döviz alımına yöneldi. Dövize olan talebin artmasıyla birlikte kurlar ve dolarizasyon oranı yükselmeye başladı. Siyasal iktidar bu durumdan endişe duyunca, 2021 yılının son ayında ikinci büyük hatayı yaptı: Kur korumalı mevduat (KKM) uygulamasına geçildi.

Bu uygulama ile KKM hesaplarına para yatıranlara kur garantisi verilerek, vade sonunda paralarını aynı döviz cinsinden ve aynı miktarda geri alabilecekleri, ayrıca Türk Lirası cinsinden faiz de kazanabilecekleri garanti edildi. Ancak, bu sistemin kur maliyeti bankalara değil, Hazine ve Merkez Bankası’na yüklendi. Yani, paraları bankalar topladı, kur farkını devlet ödedi. Bu uygulama sonucunda, Merkez Bankası 2023 yılında 818 milyar Türk Lirası zarar etti.

Bu yanlış uygulamalar 2023 yılının Haziran ayına kadar sürdürüldü. Bu tarihten sonra işbaşına gelen yeni ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası yönetimi politika faizini yükseltmeye başladı. Yüzde 8,5’e kadar düşmüş bulunan politika faizi yavaş yavaş yüzde 50’ye kadar yükseltildi. Bir yandan da KKM’den dönüş için adımlar atıldı. Önce Türk Lirasından dönülerek yapılmış olan KKM hesapları tasfiye edildi, sonra da dövizden gelenlere ek faiz ödenmesi uygulaması kaldırıldı. Bu uygulamayla KKM hesapları 2023 sonunda ulaştığı 2,6 trilyon liradan bugün itibarıyla 1,9 trilyon liranın altına geriledi.

Ekonomi politikasını yanlış yola sokarsanız ortaya çıkacak bozulmayı düzeltmek için atacağınız adımlar bir tarafı düzeltirken öteki tarafı bozuyor. Geçmiş üç yılı böyle büyük yanlışlarla yaşadık. Şimdi artık önemli olan önümüzdeki üç yılı nasıl yaşayacağımız. Çünkü kurun fazla oynamaması bu bıçak sırtı dengenin temel taşı.

Kur yükselirse carry trade bozulur, sistem çöker, başladığımız noktaya döneriz. Türk Lirası daha fazla değerlenirse bu kez dış ticaret dengesi bozulur (ihracat düşer, ithalat artar.) Bu yüksek faiz maliyetine uzun süre dayanmak ise ekonomiyi perişan eder. Bu durumda yapılması gereken şey politika faizini yavaş yavaş indirip, carry trade kazançlarını azaltmaya başlamaktır. Yalnız bu çok hassas bir dengedir. Yanlış adımlar atılır, hızlı faiz indirimleri yapılırsa o zaman bu gelen dövizler kaçar, kur hızla yükselir ve yeniden aynı noktaya geliriz.

Gördüğünüz gibi buradan öyle kolay ve zarar görmeden bir çıkış yok. Buradan en az zararla çıkışın reçetesi beklentileri olumlu hale getirmektir. Bunun da yolu 2001 krizi sonrasında olduğu gibi yapısal reformları yaşama geçirmektir. Başta hukukun üstünlüğü, demokrasinin düzeltilmesi ve eğitimde bilime dönüş olmak üzere yapısal reformlara girişmeden faizi değiştirerek, kurla oynayarak, eflasyonu düşük göstererek, vergileri artırarak bu durumdan kalıcı bir biçimde çıkmak mümkün görünmüyor.

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.