Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Aykut Veli Yıldız

Aykut Veli Yıldız

Türk'ün Sesi

Dersimli Diyap Ağa; “Biz Kürt değil Türk’üz!”

Dersimli Diyap Ağa(Diyap Yıldırım), 1831 yılında Hozat(Dersim) Hadişar Köyü’nde doğdu. Köklü bir aileden gelmektedir. Şeyh Hasan Ocağı’na mensup Ferhatuşağı aşiretindendir. Aşiret, büyük Türkmen göçleri ile Horasan’dan Anadolu’ya göç etmiş bir Türkmen aşiretidir. Aşiret mensuplarının yapmış olduğu soy kütüğü araştırmalarına göre, Diyap Ağa’nın mensup olduğu Ferhatuşağı aşireti; Oğuzların Bozok kolundan, Günhanoğulları’nın Bayat boyunun, On-Er oymağına mensup, Şeyh Hasan’ın torunlarından; (Küçük) Şeyh Hasan’ın neslinden gelmektedir.

Babası Seyithan Ağa, annesi Elif Hatun’dur. Diyap Ağa, babasının vefatı üzerine aşiretin başına geçti. Dersim bölgesinde zaman zaman patlak veren ayaklanmalarda sağduyunun sahibi oldu. 1908 yılında Harput (Elazığ) Mutasarrıfı Hayri Efendi’nin yazdığı bir rapora göre Diyap Ağa, eşkıyalık olaylarına ve ayaklanmalara karışmıyordu.

1890 yılında İngiliz ve Rus konsoloslukları Osmanlı Devleti’ne karşı isyan etmesi için Diyap Ağa’ya ve maiyetindekilere büyük paralar teklif ettiler. Ancak plan tutmadı. Diyap Ağa teklifi kabul etmediği gibi, İngiliz ve Rus konsolosluk yetkililerini kovdu. Diyap Ağa her zaman devlet ile Dersimliler arasında uzlaşı aradı. Ama yine de tutuklanmaktan kurtulamadı. Diyarbekir Cezaevi’nde bir süre hapis yattı. Sonra Dersim’e geri döndü.

1915 yılından önceki Ermeni çetelerinin başlattığı isyan hareketlerinde devletten yana tavır aldı. Bu sırada başarısız bir suikast girişiminin hedefi oldu. Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi’nde savaşmak üzere Deli Halit Paşa komutasındaki ordu birliklerine aşiretinden asker verdi. Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920’de açılması üzerine Dersim’den mebus(milletvekili) seçildi ve 14 Kasım 1920 tarihinde Ankara’ya gelerek Meclis çalışmalarına katıldı.

O günleri Diyap Ağa’dan dinleyelim:

“Gâvur Anadolu’yu sardı: Hepimizi bir düşünce aldı. Din ve diyanet, ırz ve namus, Türklük tehlikeye düştü. İşittik ki Erzurum taraflarından can kurtaran bir Paşa çıkmış. Meclis kuracakmış. Onu hep gözledik. Öğrendim ki bu Paşa’nın adı Mustafa Kemal imiş. Onun büyük yüzünü görmeğe can attım. Fakat o zaman olmadı. Sonra Sivas’a oradan da Ankara’ya gelmiş.
Bu zaman bizden iki mebus istedi. Herkes korktu! İhtiyar halimle vatanı kurtaranların yanına koşmayı, hatta başımı bile vermeyi göze aldım. Bana ‘gitme ölürsün’ dediler. ‘Zaten herkes mahvoluyor, varam gidem, onlara ulaşam, hep beraber ölek’ dedim.

Benimle mebus seçilen Ayas Uşağı(Abbasuşağı) aşiretinden Zeynozade Mustafa Ağa(Meço Ağa) korktu, gelmedi. Ben, yanımda bir uşağım atlara atladık, Elâziz’e geldim. Elâziz’de bana harcırah verdiler. Oradan bir yaylı araba tuttum. Malatya, Sivas, Kayseri yolu ile on sekiz günde Ankara’ya vardım.” 1921 Şubat ayında Koçgiri isyanı patlak verince, Koçgiri aşiret reisi Alişan Bey, bizzat gelip Diyap Ağa ile görüştü. Bağımsız Kürt devleti kurmalarının an meselesi olduğunu anlattı. Israr etti. Ama Diyap Ağa, anlatılanları dinlemedi bile. “Biz hükümetin yanındayız. Hepimiz biriz; isyanda dökülecek kanın, yitecek canların vebâli boynunuzadır” dedi.

Büyük Millet Meclisi tarafından bölgeye gönderilen nasihat ve iknâ heyetinde Diyap Ağa da yer aldı. Etkili ve iknâ edici çalışmaları sayesinde isyan Dersim’e sıçramadı. Hatta ayaklanmanın elebaşıları sığınmacı olarak bile Dersim’e kabul edilmediler. İsyana katılan halka af için devlet nezdinde çalışmalar yürüttü.Yunan ordusu, 1921 yılı Ağustos ayında Ankara-Polatlı yakınlarına kadar ilerleyince, Büyük Millet Meclisi’nin Ankara’dan Kayseri’ye taşınması gündeme gelmiş, Diyap Ağa söz alarak; “Lâfım kısadır! Beyler, biz buraya kaçmaya mı geldik, yoksa dövüşerek ölmeye mi?” diyerek Meclis’te millî bir coşkunun mimarı olmuştur.

Lozan Konferansı devam ederken Büyük Millet Meclisi’nde söz alan Diyap Ağa, o gün yaşananları şöyle anlatıyor:
“Aha bizim memleket ahalisi Kürtmüş, orada bir Kürt Hükümeti kuracaklarmış, bunu duyunca kızdım kürsüye çıkıverdim. Gene sustular: ‘Lâilaheillâh Muhammedürresullâllah’ dedim. ‘Gerek Şafiî, gerek Hambelî, gerek Hanefî hepimizin kıblesi birdir. Meclisimiz, kulübümüz, dinimiz, milletimiz birdir. Biz Kürt değil, biz Türk’üz! Hepiniz Lâilaheillâh demişsiniz. Şimden sonra mı, ayrı bir din, ayrı bir millet olacağız’ dedim.” 1923 yılında mebusluk(milletvekilliği) görevi bitince memleketi Dersim’e döndü. Bundan sonra da Cumhuriyete ve Mustafa Kemal(Atatürk)’e bağlılığını sürdürdü. 1925 yılı Şubat ayında çıkan Şeyh Sait isyanının Dersim’e yayılmasını önlemek için büyük çaba gösterdi.

Diyap Ağa o günleri şöyle anlatıyor:

“Birdenbire Şeyh Said’in isyan ettiğini duyduk. Elaziz’e gelmiş, hükümeti basmış. Vallahi şaşırdık! Gökten mi indi, yerden mi çıktı bu hain dedik. Bir kısmımız tepelerde bekledi. Dersim’e sokmadık. Herkes ne bulsa bulur bizde. Keçi, koyun hırsızı çoktur. Ama hain yoktur. Bu herif azmıştı. Devlete asi oldu. Biz Cumhuriyete merbut(bağlı) insanlarız.

1890 senesinde de İngiliz, Rus konsoloshanesi bizi isyana teşvik etmişti. Çok para vermek istiyorlardı, onları kovduk, paraları almadık. Allah şeyhin şerrinden esirgeye! Şeyhlerin ne yüzünü gördüm, ne de sözünü işittim. Görmek istemeyiz de! Sebep olanların akıbeti için ne diyeyim. Allah cennet ve cehennemi kulları için yarattı. İşte böyle cehennemlik vatan haini kullar oraya gerekir.”

Diyap Ağa, 1926 yılında Elazığ İl Genel Meclisi üyeliğine seçildi. 1930 yılında yaşlılığı sebebiyle görevden çekildi. 1934 yılında çıkarılan Soyadı Kanunu’ndan sonra “Yıldırım” soyadını aldı. Hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Tunceli-Çemişgezek Gözlüçayır(Ekrek) Köyü’nde 9 Eylül 1935 tarihinde 104 yaşında vefat etti. Mezarı aynı köyde bulunmaktadır.

Kaynakça: Atatürk’ün Dervişleri (Ali Rıza Özdemir)

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları