Yeni anayasa tuzağı!
Anayasa, bir devletin temel yapısını, organlarını, organlarının oluşumunu, yetkilerini ve birbirleri ile olan ilişkilerini kuvvetler ayrılığı esasına göre düzenleyen ve devlet iktidarı karşısında bireyin haklarını güvence altına alan kurallar bütününe verilen addır.
Anayasalar, bir devletin temel ilkeleri, yönetim biçimi, vatandaşlarının hakları, ödevleri ve sorumlulukları gibi temel ögelerin ele alındığı hukuk metinleridir.
Bir devletteki tüm yasalar anayasaya uymak zorundadır. Bu yüzden anayasalar yasaların temeli sayılmışlardır.
1982 Anayasası’nın 11. maddesine göre: “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.”
1982 Anayasası, yürürlüğe girdiği andan itibaren sürekli tartışmaların odağında yer aldı.
Gerek toplumsal ve gerek siyasal alanda yaşanan sorunların kaynağında bu anayasanın olduğu ifade edildi.
Bu sorunların çözülmesi için de hemen her dönemde anayasanın değiştirilmesine yönelik talepler gündemi işgal etti.
Kanun koyucunun bu değişim talepleri karşısında duyarsız kalması mümkün değildi.
Nitekim, 1982 Anayasası yürürlüğe girdikten bir süre sonra 6 Eylül 1987 tarihinde yapılan halk oylaması(referandum) ile anayasada ilk değişiklik gerçekleştirildi.
Aradan geçen süre zarfında 1982 Anayasası’nda 4 halk oylaması (referandum) ve 19 kez de değişiklik yapıldı.
Bu değişiklikler sonucunda anayasanın 177 maddesinden az sayıdaki maddesi dışında büyük bir bölümü değiştirilmiş oldu.
Değişikliklerin bir sonucu olarak Anayasa metni orijinal halinden çok uzaklaştı.
Ancak bu durum, 1982 Anayasası’nın değiştirilmesine yönelik talepleri ortadan kaldırmadı.
1982 Anayasası’nın bir darbenin eseri olduğundan ve değişikliklere rağmen özgürlük karşıtı ruhunu muhafaza ettiğinden bahisle, anayasanın bütünüyle değiştirilmesi ve yeni bir anayasal düzene geçilmesi yönündeki talep ve irade devam etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 12 Eylül 2023 tarihinde, “1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu”nda yaptığı konuşmada; “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız!” diyerek, yeni bir Anayasa hazırlama konusunda kararlı olduklarını belirtti.
1 Ekim 2023’te “TBMM 28. Dönem 2. Yasama Yılı” açılışında da, “Türkiye, ülkenin ve toplumun gerisinde kalan değil, önünü açan, aydınlatan, ufkunu genişleten bir anayasayı hak ediyor.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 3 Ekim 2023’te, “Danıştay Başkanlığı IASAJ Programı” kapanış toplantısında yaptığı konuşmada, “Vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını genişletme idealimizin tepesinde, ülkemizi darbe anayasasından kurtarmak vardır.” dedi.
Oysa, 1982 Anayasası yürürlüğe girdiği 9 Kasım 1982’den bu yana 19 defa değişikliğe uğradı. Bu değişikliklerin 12’si ile 2007, 2010 ve 2017 Anayasa değişikliği halk oylamaları (referandumu) AK Parti iktidarları döneminde yapıldı.
Bu süreçte Anayasanın 177 maddesinden 134’ü AK Parti iktidarları döneminde değiştirildi.
Hâl böyle olmasına ve “darbe anayasası”ndan eser kalmamasına rağmen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sürekli “yeni bir anayasadan” söz etmesi ve gündeme getirmesinin gerekçelerini şöyle değerlendirebiliriz:
* Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı ve ekonomik krizin yarattığı sıkışmışlık sendromunu izole etme ve gündem değiştirme operasyonu.
*Anayasanın “Başlangıç” bölümünde yer alan Cumhuriyetin temel değerleri ve nitelikleri hükümlerinde değişiklik yapmak veya ortadan kaldırmak.
*Anayasanın ilk üç maddesi ile onların değiştirilmesini yasaklayan dördüncü maddesini değiştirmek.
*Anayasada yer alan, “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmünü değiştirerek, ikiden fazla Cumhurbaşkanı seçilebilmenin önünü açmak.
*Cumhurbaşkanı seçilebilmek için ilk oylamada geçerli oyların salt çoğunluğunu (50+1) aşağı çekmek.
*Anayasada yer alan laiklik ilkesinin uygulama alanını daraltmak.
Ülkeyi istila eden ve sayıları 13 milyonu bulan “mülteci, sığınmacı ve kaçaklar”, pahalılık ve geçim sıkıntısı, Avrupa’da 1’inci, Dünya’da 7’nci en yüksek enflasyon, deprem, kentsel dönüşüm, eğitim, sağlık, finansman, cari açık ve dış borç gibi pek çok sorunu olan Türkiye’nin, “Yeni bir Anayasa” hazırlamak acil ve öncelikli gündemi olamaz!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a öncelikle, “Yeni bir Anayasa” hazırlamak yerine, siyasette kirlenmeye yol açan, siyasi parti genel başkanlarına “padişah” ve “kral” yetkisi veren, antidemokratik ve çağ dışı 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun değiştirilmesi için irade ortaya koymasını ve çaba sarf etmesini tavsiye ederim.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Şükrü Karatepe, mevcut anayasanın başlangıç, değiştirilemez hükümleri, egemenlik hakkı, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı yeminine ilişkin hükümlerini eleştirdi.
“Anayasada ‘Başlangıç’ olmamalı. Olacaksa da demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğünü vurgulayan küçük bir paragraf olmalı.” görüşünü dile getirdi.
Bütün bunlar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarının “yeni bir Anayasa” talebiyle neleri amaçladıklarını açıkça ortaya koymaktadır.
Mevcut Anayasanın verdiği hak ve özgürlükleri kullandırmaktan kaçınan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarının daha “özgürlükçü, sivil, kuşatıcı, millî, vizyoner ve çağdaş” bir Anayasa yapma çağrısı samimiyetten uzaktır!
Anayasaya uymayanlar “Anayasa” sözü ediyor!
Yeni bir Anayasa dayatıyor!