“HAYATIN NABZI”
TERÖRE LANET OLSUN
01 Ekim Pazar günü tam da TBMM yeni yasama yılı açılışı olacakken başkent Ankara
lanet bir terör eylemi teşebbüsü ile sarsıldı. Terör örgütü PKK üyesi iki terörist Ankara’nın
tam da göbeğinde İçişleri Bakanlığımıza saldırıda bulundu ama Kahraman Türk Polisinin
uyanıklığı sayesinde iki terörist de hedeflerine ulaşamadan belalarını buldular. Teröristlerden
biri kendini patlatarak parçalandı, diğeri de Türk Devletinin kurşunu ile kafasından vurularak
öldürüldü. Hep söyleriz; “Bu milletin ekmeğini yiyip, bu vatana ihanet eden Türk Devletinin
kurşununu yemeyi de hak eder.” Allah korusun teröristler Bakanlık içine girebilseydi kimbilir
kaç vatan evladını şehit edeceklerdi. Teröristler PKK’nın Ölümsüzler Taburu (sözde) dediği
bir örgütün içindeymişler. Bu örgütün 2012 de Kayseri’de bir karakola saldırarak bir
polisimizi şehit ettikleri, Ankara Merasim Sokak saldırısının içinde oldukları da biliniyor. Bu
yapı içindeki teröristler Işid türü bir eylem koyuyorlar, sonuçta ya öldürülüyorlar ya da
kendilerini patlatıyorlar. Türkiye 1984 Ağustos Şemdinli – Eruh baskınlarıyla başlayan lanet
PKK teröründen çok çekti. Daha önce de Ermeni Terör Örgütü Asala’nın eylemleri olmuştu.
PKK terörü hem binlerce insanımızın canına mal oldu, hem de ülkemizin kalkınmasında
kullanabileceğimiz milyarlarca dolarlık kaynaklarımızın heba olmasına sebep oldu. PKK
teröristleri çok azalmış olmalarına rağmen hala da bitmediler. Tür değiştirip duruyorlar; PKK
bir bakıyorsunuz PKK/YPG oluvermiş ve ABD’nin kanatları altında Suriye’de onun müttefiki
olarak sahada bulunuyor. Zaten dış destek almayan terör örgütünün varlığını devam ettirmesi
mümkün değildir. Terör örgütleri her zaman birileri tarafından kullanılırlar. Kullananlar
devletler olabilir, istihbarat örgütleri olabilir, bazı uluslararası finans çevreleri olabilir,
uluslararası mafya örgütleri olabilir. Kısacası terör örgütü yöneticileri dünyada doları veren
herkese hizmet ederler. Zaten kriminalde bir kural vardır; “bir suç örgütüne ulaşmak
istiyorsan ya kadını takip et, ya parayı takip et.” Bu ikisinden birinin izini sürebilirsen suç
örgütüne ulaşırsın. Hain iki PKK teröristinin yaptığı eylem hedefine ulaşamadan bertaraf
edildi. Tabiri caiz ise tokat atmaya geldiler, tokadı yiyip yere serildiler. Lakin bu olayda
anlayamadığımız, oturmayan noktalar da hayli fazla. Terör toplumda korku ve güvensizlik
duygusu uyandırmak, devleti güçsüz göstermek, örgütün propagandasını yapmak, yerli ve
yabancı basında yer bulmak vb. gibi hedefleri güder. O nedenle terör örgütleri kolay ama çok
fazla ses getirecek eylemler yapmayı tercih ederler. Allah korusun bombalı eylemler bunların
başında gelenlerdendir. Kahraman Güvenlik Güçlerimiz pek çok eylemi daha başlamadan
ortadan kaldırmayı başarabilen çok deneyimli yapılardır. Bu eylemde daha kolay bir hedef
seçmek varken terör örgütü neden başarması pek mümkün olmayacak bir eylemi tercih etti ve
iki hain teröristle o kadar polisimizin, savaşçımızın bulunduğu İçişleri binasına saldırmaya
kalktı? Neden? Yani başarı şansları sıfırdı. Teröristler muhtemelen Suriye’den ya da az bir
ihtimalle Irak’tan Kayseri’ye kadar geldiler. (Çünkü Irak daha uzak mesafede) Kayseri’de
gece genç bir veteriner teknisyenimizi şehit ediyorlar ve aracını gasp ediyorlar. Patlayıcıları,
Law silahını, diğer uzun namlulu silahları ve mühimmatı bu araca koyuyorlar. Peki, bu kadar
yüklü mühimmatı ve patlayıcıyı Kayseri’ye kadar nasıl getiriyorlar, üstlerinde nasıl
taşıyorlar? Ülkemizin hemen her yerinde, çarşılarda, yollarda kameralar var. Yollardaki
kameraların yüz tanıma sistemleri var. Sakal, bıyık taksanız bile sizi tanıyor ve yüzde 96-97
doğrulukla tespit ediyor. Haberlerde dinlediğimiz kadarı ile gasp ettikleri aracın plakasını da
değiştirmemişler. Bu teröristler Kayseri- Ankara arasındaki 351 km. yolu kameralara
yakalanmadan nasıl geliyorlar? 351 km de 10 dan fazla kontrol noktası var. Deniliyor ki, dağ
yollarını tercih etmişler. İyi de İçişleri Bakanlığımızın önüne gelebilmek için Ankara’nın içine
girmeleri gerekmiyor mu? Aracı helikopterle mi Bakanlığın önüne indirdi bu teröristler? Bu
durumda kameralara neden yakalanmadılar, en azından Ankara’nın içine girmek için
girdikleri yollarda ya da Bakanlığın önüne gelene kadar Ankara’nın içinde? Olaydan sonra
Ebabil harekâtı denilen sosyal medya hesabından İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın alay konusu
yapılmaya kalkılması da çok rahatsız edicidir. Gerçi sonrasında bir açıklama yaparak hesabın
kendilerine ait olmadığını beyan ettiler ve hesaplarını kapattılar ama böyle bir rahatsızlık da
yaşandı. Yine Türk Savunma Harekâtı isimli sosyal medya hesabı da kendisini kapattı. Olay
sonrasında Bakan Yerlikaya’nın yaptığı açıklamada terör örgütleri ile mücadelenin yanısıra
“her türlü suç örgütü” ile mücadeleye kararlılıkla devam edileceğini açıklaması da dikkatimizi
çeken önemli bir nokta idi. Bu arada mafya türü suç örgütlerinin terör örgütleri ile bağlantılı
oldukları da dünyada bilinen bir gerçektir. Çünkü terör örgütlerinin gelirlerinin çok önemli bir
kısmı da uyuşturucu satışı, kadın ticareti, insan kaçakçılığı, gasp, haraç, hırsızlık gibi
suçlardan elde edilir. Bu suçlar da genellikle “organize suç örgütlerince” işlenir. Türkiye’de
son dönemde ne yazık ki suç örgütleri sayısı artmış görünüyor. Hatta yabancı uyruklu suç
örgütü liderleri çatışmalara giriyorlar. Örneğin İstanbul’da bir Sırp mafya liderinin mafya
çatışmasında öldürülmesi, Trabzon’da bir Gürcü mafya liderinin mafya çatışmasında
öldürülmesi gibi. Burada kaynağı belli olmayan para sorunu da ortaya çıkıyor yani “Kara
Para” yani suçtan elde edilen para. Bu da uluslararası toplumda ülkemizin saygınlığı
açısından gerçekte çok sıkıntılı bir durumu oluşturuyor. O nedenle hem terörle hem de
organize suç örgütleri ile mücadele bir hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Biz Bakan
Yerlikaya’yı son derece başarılı buluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yerlikaya’yı
İçişleri Bakanı olarak atamasını da son derece isabetli bir karar olarak görüyoruz. Yerlikaya
bu mücadelesini yılmadan devam ettirdiği sürece ülkemize büyük yararlar sağlayacaktır.
Terörü lanetliyoruz ve dileriz bu terör olayı son olur, ülkemiz bir daha böyle terör olayları
yaşamaz. Teröristleri ortadan kaldırırken yaralanan iki Kahraman Polisimize, iki aslan yürekli
vatan evladına da geçmiş olsun diyor, acil şifalar diliyoruz. Türkiye bu terör örgütlerinin
kökünü hem içerde hem dışarıda artık kısa zamanda kazımalıdır. Elindeki gelişmiş silah
teknolojileri ile Türk Ordusu, Türk Jandarması ve Türk Polisi bunu başaracak imkân ve
kabiliyete sahiptir.