Öğretmenlik mesleği, toplumun en önemli ve saygın mesleklerinden biri olarak kabul edilir. Ancak son yıllarda öğretmen atamalarında yapılan mülakat sistemi, tartışmaları da beraberinde getirdi. Öğretmenlerin seçimi ve atanması sürecinde adil ve objektif bir değerlendirme yapılmaması, mülakat tartışmalarının ana nedenleri arasında yer alıyor.

Mülakat sistemi, sadece akademik başarıya dayalı olmayan ölçütlerin değerlendirilmesine olanak tanır. Ancak bu durum, subjektif bir değerlendirme sürecine yol açabilir ve adayların eğitim ve deneyim düzeylerinden ziyade kişisel tercihlerin ön plana çıkmasına sebep olabilir. Bu durum, öğretmen atamalarında adaletsizlik ve objektiflikten uzak bir süreç ortaya çıkar.

Bu sebeplerden dolayı pek çok öğretmen adayı, mülakatların kaldırılması yönünde taleplerde bulunmaktadır. Mülakatların kaldırılması konusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak, gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız" söylemi ile öğretmenleri umutlandırmıştı.

Ancak bugün, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in atama açıklaması dışında mülakat kaldırılmasına ilişkin söylemleri öğretmenlerin umudunu söndürdü. Tekin, sınavın yüzde 50 ve mülakatın da yüzde 50 etki edeceğini söyleyerek tepkilerin odağı haline geldi.

Bu arada Tekin’in mülakatların kullanış biçiminde değişiklik yapılacağını söylemesini anlayamadım. Mülakatlar daha önce torpil olabileceğini belirtiyor. Bana kalırsa torpiller bu sistemde de devam eder. Öğretmenler için mülakat sistemi değişse de bir telefon işi değişemez. Torpilin ana yeri olmuş durumdayız.

Son olarak, öğretmenlerin tek bir talebi var; mülakatların kaldırılması yönünde. Öğretmenlerin adil ve adaletli bir şekilde atanması için yeni sistemlerin değil, köklü bir değişiklik yapılması gerekmektedir.