Ahmet Arvasi'nin Kürtçe hakkında görüşleri
Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde 15 Şubat 1932 tarihinde doğan Ahmet Arvasi, bir Doğu Anadolu çocuğu olarak Doğu ve Güneydoğu'nun sorunlarıyla ilgilenmiş ve bu alanda "Doğu Anadolu Gerçeği" ve "Türkiye'de Şark Meselesi ve Alınacak Tedbirler" adlı iki de kitap kaleme almıştır. İkincisi ölümünden sonra yayımlanmıştır.
Ahmet Arvasi, bazı çevrelerin kasıtlı olarak "Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan herkesi, sanki, bütün tarih boyunca hep 'Kürtçe' konuşan kimseler gibi göstermeye" çalıştığını belirtmekte ve "Onlara bakılırsa, bütün şark, 5000 yıldan beri 'Kürdistan'dır ve orada hep Kürtler' yaşamıştır..." ifadelerini kullanmaktadır.
Tarihten birçok örnek veren Arvasi, bölücü çevrelerin Eyyubi Hanedanına sahip çıkmak istediklerini, Eyyubi ahalisinin umumiyetle Arap ve idarecilerinin de Türk olduğunu, ilim adamlarınca da isbat edildiğini belirterek şöyle der:
"Nitekim, Selâhaddin-i Eyyubi'nin ağabeyisinin adı Turanşah'tır. Diğer kardeşlerinin adları ise Tuğtekin ve Böri'dir."
Arvasi ayrıca, Selâhaddin'in annesinin ve eniştelerinin de Türk olduğunu ifade etmektedir.
Ahmet Arvasi, Kürtlerin "Turani" bir kavim olduklarını anlatmakta, Dr. M. Şükrü Sekban'ın bile "Kürt Meselesi" kitabında Kürtlerin "Turani" olduklarını kabul etmek zorunda kaldığını ifade etmektedir.
Kürtler ve Türkler kardeş topluluk
Ahmet Arvasi, emperyalist ülkelerin siyasi Kürtçülük yoluyla Türk devletini parçalamak, Türk milletini tarih sahnesinden silmek istediğini kitaplarında anlatmaktadır. Arvasi, burada yaşayan ve Kürt denilen yurttaşlarımız hakkında şöyle der:
"Kürtçe konuşsun veya konuşmasın, bazıları 'ben Kürdüm' diyorsa, bunu, Türk'ten ayrı bir kavim şuuru ile değil, 'ben şarklıyım' mânâsında ve mâsumca kullanmaktadır. Bunları tanımak kolaydır. Bunlar, vatanın ve milletin bütünlüğüne bağlı, gönlünde AY-YILDIZLI ALBAYRAĞI taşımaktan gurur duyan, Türk-İslam kültür ve medeniyetinin değerlerine bağlı kimselerdir." (Doğu Anadolu Gerçeği, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü y., 1986, s. 52.).
Ahmet Arvasi, Kürt denilen yurttaşlarımızın Türklerin kardeşi olduğunu, emperyalizmin emeline ulaşamayacağını ifade etmektedir.
Biz de burada Arvasi'nin sözlerine bir iki satır ekleyelim. Kürtler Müslüman’dır ve terör örgütü PKK'dan bu nedenle uzaktır. Din ve yurt kardeşliğimiz emperyalizmin oyununu bozmuştur ve bozmaya devam edecektir.
Arvasi: Kürtçe Türkçenin bozulmuş hali
Ahmet Arvasi'nin bölgenin Türklüğüne bakışına kısaca değindik şimdi konumuza dönelim. Dil konusunda söz açılmışken Kürtçeye bakışını ele alalım.
Ahmet Arvasi'ye göre 'Kürtçe' diye bir dil yoktur. Bu konudaki görüşleri şöyledir:
"Bugün yer yer Doğu ve Güney-Doğu Anadolu'muzun dağlık ve çok defa kapalı havzalarında konuşulan ve 'Kürtçe' adı yakıştırılan 'ağız', öyle bir halitadır ki, bunun 'yapısına', 'gramerine', 'sentaksı' ve 'kelimelerine' bakarak onu, belli bir 'dil gurubuna' sokamazsınız. Bu karışık yapısı ile 'Kürtçe' tabir edilen ağız, her türlü yoruma ve istismara açıktır. Çünkü bir bakıyorsunuz, sentaksı Türkçe, kelimeleri Farsça ve Arapça olan cümleler kullanılmaktadır. Yine bir bakıyorsunuz 'Kürtçe' denen ağızda, ancak, bir Orta Asya Türk'ünün kullanabileceği kelimelerin yanında Farsça ve Arapça kelimeler bulunuyor. Onun için herkes, işine geldiği gibi birkaç örnek göstererek bu ağzı, müstakil bir dil gibi itibar ederek uygun bir 'dil grubuna' sokabilmektedir." ("Doğu Anadolu Gerçeği", 1986).
Ahmet Arvasi tüm bu sözlerinin ardından Kürtçe hakkında şöyle der:
"Kürtçe tabir edilen ağız, kültür sürtüşmeleri sonucunda ortaya çıkmış, bozulmuş bir Türkçe'dir."
Ahmet Arvasi, Kürt sorunu ve Kürtçe denilen dil hakkında birçok menfi propagandaların yapıldığını belirtmekte, ve buna bizim 'aydın' sandığımız bazı kişilerin de bu hataya düştüğünü söylemektedir. Bunların "Doğu ve Güney-Doğu Anadolu'yu Kürdistan ve orada yaşayan Türkmen ve Oğuz çocuklarını 'Kürt' sandığını" üzülerek anlatmaktadır.
Ahmet Arvasi, bu konudaki sözlerini şöyle tamamlar:
"Kâmus-u Alâm yazarı Şemseddin Sami Efendi bile adı geçen kitabında bu günahı işler. Kaldı ki, pekçok Osmanlı kayıtları da bu hatayı tekrarlar durur. Türk'e bu iç ilgisizlik veya ters tutum, başımıza ne belâlar açacak istidattadır, bilen az..." ("Doğu Anadolu Gerçeği", Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü y. 1986, s.26).
Ahmet Arvasi'nin bu konudaki diğer görüşlerini ve yazdıklarını merak edenlere yukarıda adını verdiğimiz iki kitabını tavsiye ederiz.
Esen kalın.