Tüm insanlık olarak, küresel ısınmanın etkilerini son yıllarda daha belirgin şekilde yaşıyoruz.

Yükselen sıcaklıklar, uzun süren sıcak hava dalgaları ve bunların getirdiği rahatsızlıklar, davranışlarımız ve duygularımız da dâhil olmak üzere hayatımızın çeşitli yönleri üzerinde derin bir etkiye sahiptir.

Özellikle duygulara baktığımız zaman, yüksek sıcaklıklar tahrik edici bir kızgınlığa, asabiyete yol açabiliyor.

Havanın verdiği bunaltı haliyle sabır eşiğimiz düşebiliyor ve günlük etkileşimlerimizde daha tahammülsüz ve irrite olabiliyoruz.

Araştırmalar aşırı sıcakların agresif davranışlarda artışla ilişkili olduğunu net bir biçimde kanıtlıyor.

Sıcaklık, hayal kırıklığı ve öfke duygularını şiddetlendirerek hem kişisel ilişkilerde hem de daha geniş sosyal bağlamlarda çatışmanın ve husumetin artmasına neden olabiliyor.

Şaşırtıcı bir şekilde, sıcak hava empatinin azalmasına da neden olabiliyor.

Kendi rahatsızlığımıza daha fazla odaklanmamıza ve başkalarının ihtiyaç ve duygularına normalden daha az yönelmemize neden olarak sosyal destek ve işbirliğinin azalmasına yol açabiliyor.

Bunaltıcı sıcaklıklar, değerlendirme biçimlerimize ve bilişsel becerilerimize de etki ediyor.

Yüksek sıcaklıklara uzun süre maruz kalmak konsantrasyon, hafıza ve karar verme becerilerimizi kısıtlarken, üretkenliğimizi ve performansımızı doğrudan etkileme potansiyeline sahiptir.

Sıcaklık, muhakememizi ve risk algımızı da etkileyebiliyor.

Araştırmalar, bireylerin sıcak hava dalgaları sırasında dürtüsel riskler almaya daha yatkın olabileceğini öngörüyor.

Çünkü sıcaklığın verdiği bunalma hali acil rahatlama ihtiyacını uyandırıyor.

Böylece, uzun vadeli sonuçlara gebe davranışlarımız ketlenip, kısa vadeli haz ve rahatlamaya meylediyoruz.

Hava durumunun, bu sıraladıklarım ve daha fazlasına olan etkisini yönetmek tabii ki kolay değildir.

Ancak en azından farkındalık oluşması, gerek kendi davranışlarımızı anlamak ve yapılandırmak için gerekse başkalarına yönelik anlayışımız için kolaylık sağlayabilir.